ÇHD ve HHB üyesi avukatlara toplam 159 yıl 1 ay 30 gün ceza

ÇHD ve HHB üyesi avukatlara toplam 159 yıl 1 ay 30 gün ceza

İstanbul - Cansu Pişkin, ÇHD ve HHB davasında kararını tutuklu avukatların ve müdafilerinin yokluğunda okuyan mahkeme, avukatlara ceza yağdırdı. ÇHD ve HHB üyesi avukatlara toplam 159 yıl 1 ay 30 gün cezası verildi.

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi 6’sı tutuklu 20 avukatın “Terör örgütü yöneticiliği” ve “Terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davaya devam edildi. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi Kampüsünde görülen duruşmaya tutuklu avukatlar ve müdafileri katılmadı. Tutuksuz yargılanan avukatlardan Ahmet Mandacı ve Zehra Özdemir’in hazır bulunduğu duruşmada, 100’ü aşkın jandarma görevlisi vardı. Duruşmayı izleyenler arasında sanık yakınlarının yanı sıra Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği (AED), Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupalı Avukatlar Birliği'nden (ELDH) avukatlar ile İtalya, Belçika, Almanya, Fransa ve Yunanistan'dan avukatlar ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyaları Koordinatörü Milena Buyum da vardı.

Avukatların yokluğunda beyanlar dinlendi

Üçüncü blok duruşmalarının ikinci gününde (dün) mahkeme, esasa ilişkin beyanların alınması için duruşmayı bugün saat 10.00’a bırakmıştı. Mahkeme başkanı Akın Gürlek, saat 10.37 olmasına rağmen tutuklu sanıklar ve avukatlarının salona gelmediğini zapta geçirdi. Başkan Gürlek daha sonra, tutuksuz sanıklar Ahmet Mandacı ve Zehra Özdemir’e esasa ilişkin beyanlarını sordu. Avukatının aynı zamanda eşi olduğunu ve hamileliği sebebiyle rapor alarak duruşmaya katılamadığını belirten Mandacı, esasa ilişkin bu aşamada savunma yapamayacağını söyledi. Mandacı, dünkü taleplerini tekrarladı ve ev hapsinin kaldırılmasını istedi. Tutuksuz avukatlardan Zehra Özdemir de, dünkü duruşmada mahkemenin, avukatı Bahattin Özdemir’i kısıtladığını hatırlattı ve avukatının yokluğunda esasa ilişkin savunma yapamayacağını ifade etti. Özdemir, haftada iki gün imza atma yükümlülüğünün kaldırılmasını talep etti. Son sözleri sorulan Mandacı ve Özdemir, “avukatlarımız eşliğinde savunma yapmak isterdik” diyerek beraat istedi. Mahkeme kararını açıklamak üzere duruşmaya 12.00’a kadar ara verdi.

Öte yandan avukatlar dün heyetin reddini istemiş ancak mahkeme heyeti bu talebi reddetmişti. Avukatların, heyetin reddi hâkim talebini geri çevirmesi üzerine bir üst mahkeme olan İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz ettikleri öğrenildi.

Karar protesto edildi

Verilen aranın ardından saat 12.00 itibariyle duruşma salonu açıldı. Saat 12.21’de salona gelen heyet kararını tutuklu avukatların ve müdafilerinin yokluğunda iki tutuksuz sanık, 100'den fazla jandarma görevlisi, sanık yakınları ve gazetecilere okudu. Mahkeme başkanının kararı okuduğu sırada duruşma salonu dışındaki avukatlar, “Devrimci avukatlar teslim alınamaz” sloganları ve alkışlarla mahkemeyi protesto etti.

İki kişinin dosyası ayrıldı

Mahkeme başkanı Gürlek kararını, “Başkaca incelenecek husus kalmadığından açık yargılamaya son verildi” diyerek açıkladı. Tutuksuz sanıklardan Ahmet Mandacı, Zehra Özdemir, Ayşegül Çağatay, Yağmur Ereren, Didem Baydar Ünsal, Yaprak Türkmen’in “örgüte bilerek isteyerek yardım etmek” suçundan cezalandırılmasına karar veren mahkeme, Mandacı ile Zehra Özdemir’in duruşmada hazır bulundukları gerekçesiyle cezalarında indirim yaparak 2 yıl 13 ay 15 gün hapisle cezalandırılmalarına, tutuklu kaldıklarının sürenin cezadan düşülmesine hükmetti. Kararla birlikte Mandacı’nın ev hapsi, Özdemir’in de imza yükümlülükleri kalktı ancak her ikisine de yurtdışına çıkış yasağı verildi. Mahkeme diğer tutuksuz sanıklar Çağatay, Ereren, Baydar Ünsal ve Türkmen’in cezalarında ise indirim uygulanmayarak ayrı ayrı 3 yıl 9 ay hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Mahkeme, mütalaaya uyarak, yakalaması yapılmayan Oya Aslan ve Günay Dağ’ın savunmalarının alınmamış olması nedeniyle dosyalarının ayrılmasına ve yargılamanın açık kalmasına karar verdi.

Timtik’e yöneticilik suçundan 18 yıl ceza

Tutuklu sanıklardan Barkın Timtik’e “örgüt yöneticiliği” suçundan 18 yıl 9 ay hapis ve tutukluluğunun devamına kararı veren mahkeme, diğer 11 avukata ise “örgüt üyeliği” suçundan hapis cezaları verdi. Haklarında yakalama kararı bulunan Özgür Yılmaz ve Ebru Timtik’e 13 yıl 6 ay, Şükriye Erden’e 12 yıl, Süleyman Gökten’e 10 yıl 6 ay, Naciye Demir’e 9 yıl hapis cezası veren mahkeme yakalama kararlarının devamına hükmetti.

Tutuksuz yargılanan Çakır’a ev hapsi

Mahkeme, tutuklu sanıklar Behiç Aşçı’ya 12 yıl, Selçuk Kozağaçlı’ya 11 yıl 3 ay, Engin Gökoğlu ve Aytaç Ünsal’a 10 yıl 6 ay, Ayçan Çiçek’e 9 yıl hapis cezasıyla birlikte tutukluluklarının devamına karar verdi. Tutuksuz sanık Ezgi Çakır’ın ise 8 yıl hapisle cezalandırılmasına hükmedildi. Çakır’ın küçük çocuğu olduğu ve eşinin firari olması sebebiyle hakkında ev hapsi uygulanmasına hükmedildi.

“Bu yargılama hukuku paspas etti”

Sanık avukatları kararın ardından duruşma salonlarının önünde açıklama yaptı:

ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil: “Gözaltı, tutuklama ve yargılama sürecinin tamamı hiçbir şekilde hukukla ilgili değildi ve burada bir yargılama faaliyeti yürütülmüyordu. Yargılama adı verilen işlemleri yürütenler de hakim değildi. Belli olan cezalandırma kararlarını açıklamak üzere atanmış memurlar duruşma salonu yazan salona çıkıp arkadaşlarımızın tamamı hakkında ağır cezalara hükmettiler.”

Şanlıurfa Barosu Başkanı Abdullah Öncel: “Biz baro olarak burada yargılama var diye geldik. Ancak yargılama olmadığını gördük, adil yargılanma ilkesinin ciddi anlamda ihlal edildiğini gördük, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini gördük. Burada yargılanan Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları değil Türkiye’deki avukatlıktır, avukatlardır.”

Avukat Several Ballıkaya: “Trajik olan bu cezalar değil, trajik olan yargının ve savunmanın geldiği haldir. Akın Gürlek mahkemeye atandığı ilk günden beri sadece bu dosyada ceza vermeye kilitlenmiş ve bunun için atanmıştır. Bu mahkemenin vicdanı kurumuş. Mahkeme üç gündür 55 gündür açlık grevinde olduklarını bile bile tutuklu avukatları hırpaladı.  Avukatsız, savunmasız, delilleri toplanmamış, tanıkları dinlenmemiş bir şekilde karar verdi. Bir mahkeme değildi bu. Adeta bir esir kampında zorla bağlanmış insanlara verilen bir ceza bu. Akın Gürlek’in yaptığı hukuk kurallarını ortadan kaldırmak oldu. Ancak mücadelemize devam edeceğiz.”

CHP Milletvekili Mahmut Tanal: “Mahkeme hümanist ceza hukukundan ayrılarak adeta düşman ceza hukuku uyguladı. Düşman ceza hukukunun uygulandığı bir mahkeme tarafından verilen karar adil bir karar değildir. Adil yargılama ilkesi ve masumiyet ilkesi ihlal edildi. Bu yargılama adaleti, hukuku ve insan haklarını paspas etmiştir. Bir heyetin hukukla bu kadar oynamaması lazım. Hukukla oynayan ateşle oynamaktır, ateşle oynayanın eli yanar,” diye konuştu.

Yabancı heyetler adına konuşan İtalya Ceza Hukuku Avukatları’ndan Fabio Marcelli: “Genel hukuk ve uluslararası hukuk kurallarının burada nasıl ihlal edildiğine tanıklık ettik. Evrensel hukuk kurallarının nasıl yıkıldığını gördük. Bağımsız yargılamanın ve savunma hakkının ihlal edildiğini gördük. Yargılamanın hukuk kurallarına uygun olmadığını ve yıkıldığını gördük. Bütün sanıkların derhal serbest bırakılması gerektiğini düşünüyoruz.”

ÇHD Genel Sekreteri Nergis Tuba Aslan: “Artık bu özel teşekkül teşkil edilmiş, özel atanmış Akın Gürlek başkanlığındaki heyetin hakimlikle hukukla ilgisi yoktur. Selçuk Kozağaçlı yüzlerine söyledi ben de tekrar ediyorum; Akın Gürlek ve üyeleri, bu dosyaya değmiş dokunmuş tüm savcılar, tüm polisler bir organize suç örgütünün üyeleridir.”

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.