Duruşma Haberleri

Gezi Davasında üçüncü duruşma: Osman Kavala yine tahliye edilmedi

Gezi Davasında üçüncü duruşma: Osman Kavala yine tahliye edilmedi
Aralarında Osman Kavala, Can Dündar ve Mehmet Ali Alabora’nın da olduğu 17 kişinin yargılandığı “Gezi Davasının”, Gezi Parkı eylemlerine katılan Çarşı taraftar grubundan 35 kişinin yargılandığı “Çarşı Davası” ile birleştirildiği davanın üçüncü duruşması 17 Ocak’ta İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Osman Kavala, mahkemenin oy çokluğuyla verdiği karar ile yine tahliye edilmedi. Davanın bir sonraki duruşması 21 Şubat’ta görülecek.  İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşması, sanık ve avukatların çokluğu ve duruşmayı birçok gazeteci, kurum ve yabancı ülke temsilcisinin izlemesi nedeniyle İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapıldı. Daha önce artık duruşmalara katılmayacağını beyan eden Osman Kavala dün görülen duruşmaya da katılmazken avukatları salonda hazır bulundu. Tutuksuz olarak yargılanan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi üyesi Mücella Yapıcı, şehir plancısı Tayfun Kahraman, avukat Can Atalay, eski Anadolu Kültür çalışanı Mine Özerden, akademisyen Ali Hakan Altınay, sivil toplumcu Yiğit Ali Ekmekçi ve bazı çArşı davası sanıkları ile avukatları da duruşmaya katıldı. HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, CHP Milletvekilleri Özgür Özel, Sezgin Tanrıkulu ve Ali Şeker ise duruşmayı takip edenler arasındaydı.

Atalay: Asıl siz teslim olun

Duruşmada ilk olarak Can Atalay beyanda bulundu. “"Biz size Gezi'yi anlatacağız demiştik. Gezi direnişinin mahiyeti nedir ve neden bu dava ısrarla sürmekte?” diyerek söze başlayan Atalay, şöyle konuştu: “Gezi Direnişi karalanmaya çalışılıyor. Bize 'Teslim olun' deniyor. Asıl siz teslim olun, asla teslim olmayacağız. Bizim fikrimizin teslim olmaması önemli. Gezi Direnişinin tek bir kuruş ile ilişkilendirilmesi mümkün değil. Delil yok, tezvirat var. Biz yurttaşlarız, bizim haklarımız var. Bu haklara tecavüz edileceği zaman bu hakları kullanacağız. Başka çaremiz yok. Biz, bu iddianameyi reddediyoruz. Kendi ayağımızı bu memlekete bağlıyoruz. Mahalleme, toprağıma, evime, ormanıma, kentime, bedenime bir insan olarak kaderime tecavüz etme. Olmadık sözlerle düşmanlaştırılmak istemiyorum. Gezi Direnişi, insanın kendi kaderini eline alma kararlılığıdır. Gezi, eşitlik ve özgürlük umududur. Biz haklıyız, biz kazanacağız.”

Kahraman: Hiçbir güç ya da para 80 ilde milyonları sokağa dökemez

Atalay’ın ardından konuşan Tayfun Kahraman ise “Yarın yine siyaseten ortaya çıkacak olan, İstanbul'un mahvına neden olacak ya da Taksim Meydanı gibi yegane mekanı halkın elinden alacak her projeye karşı olmaya devam edeceğiz Gezi  Direnişinde bu ülkenin gençleri, parkına, ağacına, kuşa sahip çıktı.” “Ben, o gün gördüğüm şiddeti hayatımın başka yerinde yaşamadım” diyen Kahraman şöyle devam etti: “Hiçbir güç, para, otorite 80 ilde insanların sokağa çıkıp haklı haykırışlarını dile getirmesini organize edemez. Gezi Direnişi, sadece bizler değiliz, milyonlardır. Siyasi iktidarın kışkırtıcı diliyle beraber tansiyonun yükselmesiyle kendiliğinden başlayan hareketin organize olduğunu söyleyemezsiniz. Protestonun merkezine yerleşen sadece anayasal hak talepleridir. Polis şiddeti ile arkasında birikmiş itirazlarıyla birlikte insanların sokağa çıkmasıdır. Burada tarih yeniden yazılmaya çalışılıyor, ama biz anlatmaya devam edeceğiz. Gezi'nin yüzü aydınlıktır, karartamazsınız. “Dayanışmanın sekretaryasını yürüten meslek odasının başkanı, akademisyen ve yurttaş olarak ben de Gezi Parkı'ndaydım ve savunmaya devam edeceğim. Bu alanın kullanıcılarından alınmasına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Bizler İstanbul'un yanında olmaya devam edeceğiz, buradan suç çıkartmak mümkün değildir."

Yapıcı: Bize beraat veren hakim ortadan kayboluyor

Kahraman’ın ardından konuşan Mücella Yapıcı da Gezi Direnişi nedeniyle defalarca yargılanıp beraat ettiklerini hatırlatarak “Bize beraat veren hakim ortadan yok oluyor” diyerek heyete, “O nedenle sizin de işiniz zor, size de kolay gelsin” dedi. Gezi Parkı’nın betonlaştırılmasına mesleğinin gereği olarak karşı çıktığını vurgulayan Yapıcı, “Mesleğimizin evrensel ilkelerine, kentin ve kamuoyunun yararına uygun davranıyoruz. Diplomaları alırken böyle yemin ettik. Sizler de herhalde ediyorsunuzdur, çünkü sizinki her şeyin üstünde bir meslek. Sizin mesleğinizde evrensel etiğin kurallarına uygun hareket edilmediğinde değil kent, hiçbirimizin yaşamı güvende olmaz. Bu kadar yoksulluğun, cinayetin, faili meçhullerin olduğu yerde beni ve arkadaşlarımı mesleğimin gereğini uygulamış olmaktan dolayı nasıl defalarca idamla yargılarsınız?” Direnişin ilk günlerinde maruz kaldığı polis şiddetine dikkat çeken Yapıcı, “Bir gece yarısı gelir, parkı keser yaya yolunu açarız dediler. İşte o zaman halk başlattı direnişi. Kalktık gittik kurum başkanlarıyla. Bakın ben ölüyordum. Benim her tarafım sarıldı ağaca sarıldım diye. İnanılmaz bir gaz... Ondan dolayı KOAH hastasıyım. Gece, içinde çocuklar varken çadırlar yakılmaya kalkıldı. Yapılan şey usulsüzlüğün de usulsüzlüğüydü. 45 kişi gözünü kaybetti, 8 çocuk öldü. Kediler, köpekler, kuşlar öldü. Bunlar, bu halkın gözü önünde oldu. Ayağa kalkan halkın vicdanıydı. Türkiye'de hiçbir siyasetçi, kişilik, lider 80 ilde siyasi görüşü bu kadar farklı olan insanı bir araya getirip de bu kadar müthiş bir empati ve kardeşlik yaratamaz. Şimdi, Osman Kavala'yı rehin olarak kullanıyorlar. Gezi’yi ciddi şekilde kriminalize etmeye çalışmaktadır birileri. Size demiyorum. Sizlere üzülüyorum, çünkü bize beraat veren hakim yok oluyor. Onun için size kolay gelsin. Gezi onurdur” şeklinde beyanda bulundu.

Av. Köksal: Yargıtay, beraat kararında yanlış bir şey bulamamış

Yapıcı’dan sonra tutuksuz yargılanan sanıklar Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi ile birlikte avukatları sırayla söz aldı. Hakan Altınay, konuşmasına “Ben neyden suçlandığımı anlamıyorum” diyerek başladı ve “Hiçbir delil ve somut olguya dayanmayan bu haksız suçlamanın tümünü reddediyorum” diye konuştu. Vakıf yöneticiliğinin bir suç olmadığını belirten Altınay, “Gülenciler konusunda 2009'dan beri ulusal ve uluslararası kamuoyunu uyaran birisini Gülencilikle suçluyorlar” dedi.  Altınay’ın ardından konuşan tutuksuz sanıklardan Mine Özerden de “Neden burada olduğumu anlayamıyorum. Avukatım, savcının hakkımdaki suçlamaları bana iletmesini istemişti, ancak bu talebimizi reddettiniz. Bu ne demek şimdi? Düşünüp düşünüp uygun bir suç mu bulmalıyım kendime?” diye sordu. “İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesindeki beraatın nesini yanlış buldunuz? Ona göre savunma yapalım, delil sunalım” diyen Özerden, “61. Hükümet'in üyelerini hangi konuda mağdur etmişiz? O iddianamedeki mağdurların bazıları sağda solda ‘Bizim böyle bir mağduriyetimiz yok’ diyor. Bu durumda neden hala isimleri mağdur olarak geçiyor? Size gerçekten kolay gelsin” diye konuştu. Özerden’in avukatı Tuğçe Duygu Köksal, davanın savunma aşamasında olmadığını vurgulayarak “Yargıtay, beraat kararında yanlış bir şey bulamamış. Ama bozma kararıyla henüz o sırada bozulmamış olan Çarşı Davasını kastederek demiş ki ‘Ben sanıkları geri yolluyorum, bir de bunlarla yargıla bakalım bir şey çıkacak mı!’ demiştir” dedi. Köksal, demokratik bir toplumda ölçülü bir şekilde ve nadiren uygulanması gereken adli kontrol tedbirlerinin bu davada yalnızca Gezi Davası sanıklarına uygulandığını belirterek müvekkili Özerden hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını talep etti. Tutuksuz sanıklardan Yiğit Ali Ekmekçi ise, “Anlaşılan, savcının iddialarının kanıtlarını sunmak gibi bir kaygısı yok. Bu durumda biz, olmayanın olmadığını ispatlamak gibi imkansız bir işle uğraşıyoruz. 2022 Türkiye'sinde böyle bir iddianame ile yargılanmayı zul addederim" dedi.

Bayraktar: Hukuksuzluğa bugün son verin

Beyanlardan sonra Osman Kavala’nın avukatlarından İlkan Koyuncu söz aldı. Koyuncu, “Amerika'nın, Rusya'nın, Avrupa'nın arkasında durduğu kişiler değil 4,5 yıl, 4,5 ay bile cezaevinde kalmadı. Kavala'nın casus olmadığının en önemli kanıtı, 4.5 yıldır cezaevinde tutulmasıdır” dedi. Koyuncu, siyasal iklimin bu duruşma için daha uygun gözüktüğünü söyleyerek ilk defa Osman Kavala için ev hapsi ile de olsa beraat talep ettiklerini dile getirdi. Kavala’nın diğer avukatı Köksal Bayraktar ise, müvekkili hakkındaki tutukluluğun devamı kararlarıyla ilgili mahkeme heyetine seslenerek “Sizden önce de 30. ve 36. Ağır Ceza Mahkemeleri de aynı şablonu kullanmıştı. Tahliye talebinin reddine ilişkin kararlarda gerekçe yok, bir takım kelimeler arka arkaya getirilmiştir sadece” diye konuştu. Bayraktar, AİHM’in Osman Kavala kararına dikkat çekerek “Üç duruşmadır AİHM kararından bahsediyoruz. AİHM'in 18. Madde ihlal kararı nadirdir. Bu demektir ki ihlale sebep olan davanın arkasında siyasi saikler vardır. 1539 gündür tutukluluğun devam etmesi, AİHM'in tespit ettiği hukuksuzluğun devam ettirilmesidir. Bu hukuksuzluğa bugün son verin, müvekkilimiz bugün özgürlüğüne kavuşsun. Osman Kavala için beraat talep ediyoruz” dedi. çArşı davasının avukatları da iki davanın ayrılmasını talep etti. Avukatların ardından mütalaasını açıklayan duruşma savcısı Edip Şahiner, duruşmalardan vareste tutulmak isteyen sanıkların bu taleplerinin kabul edilmesini, Kavala'nın da tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etti. Şahiner,  Kavala’ya isnat edilen suç göz önüne alındığında adli kontrol tedbirlerinin yeterli olmayacağını savundu.

Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı

Ara kararını açıklayan mahkeme, Osman Kavala'nın tutukluluğunun oy çokluğuyla devamına karar verdi. Mahkeme Başkanı Mesut Özdemir ve üye hakim Murat Bircan, hukuki durumda bir değişiklik olmadığını belirterek, Kavala’ya isnat edilen suç göz önüne alındığında adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı gerekçesiyle tahliye yönünde oy kullanmadı. Üye hakim Kürşad Bektaş ise sanığın tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak Kavala’nın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesi gerektiğini belirtti. Heyet, duruşmalardan vareste tutulmak isteyen sanıkların bu taleplerinin kabul edilmesine, hakkında yurt dışına çıkış yasağı bulunan sanıklar için bu yasakların devam etmesine hükmetti.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.