Osman Kavala'ya yine tahliye yok, sonraki duruşma Aralık'ta

Osman Kavala'ya yine tahliye yok, sonraki duruşma Aralık'ta
İstanbul - Aralarında Taksim Dayanışması inisiyatifinden avukat, şehir plancısı ve mimarların yanı sıra sivil toplum çalışanları ve iş insanı Osman Kavala’nın da olduğu 16 kişinin yargılandığı Gezi davasının üçüncü duruşması Silivri’de görüldü. Mahkeme bu duruşmada da Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmederek bir sonraki duruşmanın tarihini 24-25 Aralık olarak belirledi.

Gezi davasına özel heyet

Davanın ikinci duruşmasından sonra Hâkimler ve Savcılar Kurulu yaz kararnamesinde davaya bakan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ikiye ayırmıştı. Kararın ardından bugüne dek Kavala’nın ev hapsi şartıyla tahliye edilmesi uygulanması yönünde şerh düşen mahkeme başkanı ikinci heyete dahil edilmiş, yeni heyet sadece Gezi davası ve Adnan Oktar davası için görevlendirilmişti. Yeni heyetin dosyayı üstlenmesi ile beraber Silivri Cezaevi Kampüsü önünde yeni uygulamalar da dikkat çekti. Sanıklardan sadece Kavala’nın tutuklu bulunduğu dava öncesinde duruşmanın görüldüğü Silivri Cezaevi kampüsünde ekstra güvenlik önlemleri alındı.

Çizerlere yasak

Sabah 10.00’da başlaması beklenen duruşma öncesinde Silivri Cezaevi’ne giden yol yaklaşık iki yüz metre önceden jandarmalar tarafından kesilmişti. Duruşmayı takip etmek isteyenler ve cezaevine görüşe gidenler beyaz midibüslere doldurularak kampüse getirildi. Adliye binasının merdivenlerine de beş koridor oluşturacak şekilde bariyerler konuldu. Bunlara ek olarak daha önceki duruşmalarda yer alan, ayrıca aynı heyetin baktığı Adnan Oktar davasında da izin verilen duruşma çizerleri bu seferki duruşmada salondan çıkarıldı. Saat 10.30’da başlayan davayı milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Züleyha Gülüm, Ali Şeker, Garo Paylan, Hüda Kaya, Filiz Kerestecioğlu, Sera Kadıgil, Dilşat Canbaz, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu; İsviçre, Hollanda, İsveç, Danimarka, Almanya, Norveç, Kanada, İrlanda ve Fransa Başkonsolosları, ABD ve Hollanda konsolosluk görevlileri, İsviçre, İrlanda ve Danimarka büyükelçilik temsilcilikleri; PEN Norveç, İnsan Hakları İzleme Örgütü, THİV, Af Örgütü, İngiltere Galler Barosu ve Uluslararası Barolar Birliği temsilcileri de takip etti. Duruşmada 707 gündür tutuklu bulunan Kavala ile tutuksuz sanıklar Çiğdem Mater, Yiğit Aksakoğlu, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Mine Özerden, Ali Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekçi hazır bulundu. 

SEGBİS sorunu nedeniyle tanık dinlenemedi

Üçüncü duruşmada Gezi direnişi sırasında İstanbul Emniyeti Güvenlik Şube Müdürlüğü Ekip Amirliğinde görevli olan fakat daha sonra ihraç edilen Başkomiser Ercan Orhan Aydın ile aynı şubeden müdür yardımcısı Hasan Gül, ayrıca eski asker Murat Papuç’un tanık olarak dinlenmesi bekleniyordu. Papuç mazeret bildirirken, Gül ise duruşmaya gelmedi. Aydın ise Muş Ağır Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS ile bağlansa da bağlantıdaki teknik sorun nedeniyle dinlenemedi.

Sanıklara ikinci sorgu

Bunun ardından mahkeme önceki duruşmalarda tamamlanmış olan sanık sorgularını yeniden yaptı. Mahkeme ilk olarak Kavala’nın sorgusunu yaptı. Mahkeme Başkanı Galip Mehmet Perk’in Taksim Platformu’nun kuruluşu ile ilgili ne bildiğine ilişkin sorusu üzerine Kavala, Taksim Platformu’nun kuruluşunda yer almadığını ancak iki toplantısına katıldığını ifade etti.

Kavala: Gezi’ye hiçbir maddi destek sağlamadım

Gezi ile ilk temasının Haziran 2013'te bir telefon konuşmasıyla olayların başlamış olduğunu öğrenmesiyle gerçekleştiğini kaydeden Osman Kavala, Gezi Parkı protestoları başlamadan önceki faaliyetlerle alakası olmadığını ve hiçbir maddi destek sağlamadığını belirtti. Mahkeme başkanının Otpor liderini tanıyıp tanımadığını sorması üzerine Kavala, tanımadığını belirterek, Otpor'un ne olduğunu iddianameden öğrendiğini söyledi. Mahkeme Başkanı'nın, "Alabora'nın "Mesele sadece üç-beş ağaç değil, anlamadın mı" diye tweet'i var. Sizin "Bizim derdimiz sadece Gezi parkıdır. Çevre duyarlılığıyla hareket ettik. Bu beyanlara katılmıyoruz" diye yazılı, ispatlayabileceğiniz bir beyanınız oldu mu?" sorusuna ise Kavala, ispatın iddia makamının yükümlülüğü olduğu cevabını verdi. Mahkeme Başkanı'nın, kendisi lehine beyan olup olmadığı sorusu karşısında Kavala, "Ben TEMA üyesiyim. Meselenin sadece ağaç olmadığını, parkın park olarak kalması gerektiğini birçok defa söyledim" dedi. Açık Toplum'dan Anadolu Kültür'e ne kadar kaynak sağlandığı sorusuna Kavala bu konuda daha önce bilgi verdiklerini, yanlış rakam vermek istemediğini; bilgilerin şeffaf olduğunu ve yeniden istenmesi halinde vereceklerini söyledi. Mahkeme başkanının, eylemcilere gaz maskesi temin edilmesine destek verip vermediğine ilişkin sorusu üzerine Kavala , Açık Toplum Vakfı üzerinden böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.  Mahkeme başkanının, Yiğit Ali Ekmekçi  ile yapılan bir telefon görüşmesinde konuşulanları sorması üzerine Kavala, Gezi’de biber gazının usulüne uygun kullanılmadığının bir raporla da tespit edildiğini, bu konuşmanın buna dair bir tepki olduğunu ifade etti. Kavala, "Bahsi geçen raporda, biber gazının yürürlükteki kurallara uygun olmayan şekilde yaralamalara neden olduğu, protestoların bu nedenle uzayıp şiddetlendiği belirtiliyor.Bu konuşmam buna yönelik tepkidir. Kamuoyunda bu konuda duyarlılık yaratmak, biber gazının kurallara uygun kullanılmasını sağlamak içindir" dedi.

Kavala: Tutukluluğum hukuksuz ve ayrımcı bir uygulamadır 

Sorgusunun ardından yazılı beyanını okuyan Kavala şunları söyledi:  "Hakkımdaki suçlamalar kanaat ve varsayımlara dayanıyor. İddianamede Gezi olaylarını finanse ettiğime dair hiçbir bulgu yok. Gezi olaylarını hükümete kalkışma olarak gördüğüme dair de hiçbir bulgu yok. Faaliyetlerim ve telefon görüşmelerim Anayasamızla güvence altına alınan faaliyetler arasındadır. AYM Başkanının da dediği gibi suç bulgusu olmadan tutuklanmam hak ihlalidir. Yeni delil bulunacak diye 16 ay cezaevinde tutulmam da ve en önemlisi tutukluluğumun devamı da hak ihlalidir. Bu cezaya dönüşen hukuksuz ve ayrımcı bir uygulamadır. Sayın mahkemenizin bu hukuksuz ve ayrımcı uygulamaya son vermesini talep ediyorum."

Yapıcı: Tencere tava ile hükümet indirilmez

Duruşma Mücella Yapıcı’nın sorgusuyla devam etti.  Yapıcı "İddianamedeki tapeler hukuksuzca alınmıştır. Zaten iddianamenin sonunda FETÖ’nün hazırladığı fezlekelerin yeniden değerlendirildiği yazıyor.  Bu nedenle iddianameyi kabul etmiyorum” dedi. Mahkem Başkanı Perk’in “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganı ile nasıl bir mesaj verilmek istendiği yönündeki soru üzerine Mücella Yapıcı, "Parkı kurtarmak için söylenen bir slogan. Bu bir mücadeleydi ve parkı kurtardık" dedi. Mahkeme başkanı “‘Devrim yapacağız’ demişsiniz” deyince de Yapıcı “Ben çok kullanırım. Karpuz keseceğiz gibi. Cinsel devrim var, bir sürü devrim var. Hastaydım arkadaşımla konuşurken dalga geçtim. Ben şakacı bir kadınım” diye karşılık verdi. Eylemlerin yaygınlaştırılması ve devam ettirilmesi için bir müdahalesi olup olmadığına ilişkin soru üzerine Yapıcı, "Tencere tava ile hiçbir hükûmet indirilmez, son derece barışçıl çağrılar yaptık" diye konuştu ve şöyle devam etti:

Yapıcı: Biz hukuku savunduk, hukuksuzluğu yapan polisti

 "Yasalara saygılı şekilde, Dayanışma önce hukuk yoluna başvurdu. Hukuk mücadelesini de kazandı. Davayı kazanmamıza rağmen parka dozer sokanların bunu düşünmesi gerek. Halkı oraya iten bu anlayış ve polis şiddetiydi. Hukuksuzluğu yapan polisti. Hukuku biz savunuyorduk, son derece barışçıl şekilde. Güvenlik güçleri hukuku hiçe saydı. Hükümet de bunu kabul etti. Bunu yapan FETÖ’cü polislermiş.” Tutuksuz sanıklardan Ali Hakan Altınay soru üzerine Açık Toplum Vakfı’ndaki yönetim kurulu başkanlığı görevinin Şubat 2013'te bittiğini söyledi. Özerden ise Anadolu Kültür ve Taksim Dayanışması toplantılarının ne gibi bir bağlantısı olduğu sorusuna ilişkin yanıtında, “Yanlış giden şeyler üzerine bir sözümüz vardı. Olabildiğince kalabalık söylemek istedik sözümüzü” ifadelerini kullandı.

Atalay: Gezi bu toprakların adalet, özgürlük, eşitlik umududur

Tutuksuz sanıklardan Can Atalay da öncelikle HSK’nın mahkeme heyetlerini ayırarak doğal hakimlik ilkesini ihlal ettiğini vurguladı ve özetle şöyle konuştu: "Taksim’de kalan son yeşil alana ve toplanma alanına bir bina yapmaya karar verdi hükümet. Biz buna itiraz ettik ve dava açtık. İnşaatın durdurulması için parka gittik, çünkü hiçbir hukuki dayanağı yoktu bu kaçak inşaatın. Ve o esnada hiçbir şekilde polise mukavemet olmamıştır. Biz 28 Mayıs 2013'te kaçak inşaata itiraz ettik. 31 Mayıs’ta da yapılan hukuksuzluğa karşı herkes itirazını alıp parka geldi. Olay budur. Taksim Dayanışma ya da herhangi bir kurum kuruluş Gezi Direnişi'nin sahibi değildir. Taksim Dayanışması milyonlarca insanın tercümanı olmaya çalışmıştır. Suçu kim işlediyse onunla ilgili dava açılmalıdır. Gezi bu toprakların adalet, özgürlük, eşitlik umududur.” Öğle arasının ardından duruşma Tayfun Kahraman’ın sorgusuyla devam etti. Kahraman şöyle konuştu: "Meslek odası temsilcileri olarak Taksim Dayanışması içinde görev alarak basın açıklamaları yapıyorduk. Kurumsal temsiliyeti yerine getirmek adına yaptığımız faaliyetlerdir bunlar. Taksim Dayanışması bireylerden değil, kurumlardan oluşur. Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür A.Ş. ile benim hiçbir ilgim olmadı. Olsaydı da bu bir suç sayılmazdı çünkü bunlar yasal kurumlardır. Taksim Dayanışması olarak hükümetle görüşmeler yaptık. Vandalizm olarak tanımladığınız tahribat ne kadar yanlışsa, Gezi’deki çadırların yakılması ve oradaki şiddet de o kadar yanlıştı."

Aksakoğlu: Sadece bir telefon konuşmasında ismim geçtiği için 7 ay tutuklu kaldım

Kahraman'ın ardından sanıklarıdan Yiğit Aksakoğlu'nun sorgusuna geçildi. Garajİstanbul toplantısı neye ilişkin olduğu sorusuna Aksakoğlu, Gezi'de ne olduğunun konuşulduğu, 31 kişinin katıldığı bir toplantıdır. Bu toplantıda kolaylaştırıcılık yaptım. Bu Siyaset Meydanı'nda Ali Kırca'nın yaptığı gibi bir iştir. Osman Kavala'dan talimat almadım. Bununla ilgili bir delil de yoktur. Hakkımdaki tüm deliller Gezi bittikten sonrasına ilişkin, dolayısıyla eylemleri yaymak ve derinleştirmek gibi bir suçlama söz konusu olama." dedi. Otpor'un kurucusu hakkındaki soruya ise Aksakoğlu, tanımadığını söyleyerek, "Sadece bir telefon konuşmasında ismi geçtiği için 7 ay tutuklu kaldım" yanıtını verdi. Tutuksuz sanıklardan Çiğdem Mater’e ise iddianamede yer alan film projesi iddiası soruldu. Mater, şöyle cevapladı:  "Film çekmek zor bir iş. Gezi Olaylarından sonra epey bir arşiv oluştu. O dönemde Türkiyeli sinemacıların elinde epey görüntü vardı. Uzun yıllardır Ermenistan-Türkiye Film Festivali organizasyonundayım. Altın Kayısı Film Festivali için yeterli fonumuz yoktu. Açık Toplum Vakfı'ndan Saraybosnadaki film festivalinde projemizi konuşmak için ulaşım desteği aldık. Bu toplam 500 dolara denk geliyor." Sanıkların sorgusunun ardından sanık avukatlarının beyanlarına geçildi. Kavala’nın avukatları tahliye talebinde budundu. 

Dördüncü duruşma Aralık'ta

15 dakika boyunca müzakereye çekilen mahkeme heyeti, Kavala'nın tutukluluk halinin devamına, sanıklardan İnanç Ekmekçi hakkında ise yakalama emri düzenlenmesine karar verdi. Mahkeme bir sonraki duruşmada tanıklar Papuç ve Aydın’ın hazır edilmesine ve diğer tanık Gül’ün zorla getirilmesine hükmetti. Duruşmaya 24-25 Aralık’ta devam edilecek.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.