Köşe Yazıları

Dernekler yalan beyan vermeye mi zorlanıyor?

Dernekler yalan beyan vermeye mi zorlanıyor?

KEREM DİKMEN

(Avukat – Kaos GL İnsan Hakları Programı Koordinatörü)

Bu yazıda derneklerin son dönemde içine sürüklendiği ikilemle ilgili sorunları olabildiğince gündelik dilde izah etmeye çalışacağım.

Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi, Kitle İmha Silahlarının Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanunu'nun bazı maddelerini iptal etti. Adı bu olsa da aslında kanun büyük ölçüde dernekler kanununda değişiklik yaptı, öyle ki, adı “Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” olsa yeridir. Böylece dernekler kanunu bir kez daha gündemimize girdi.

Yapılan değişiklikler arasında bir de yurtdışında yapılan “yardım”ların önceden Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğüne bildirim zorunluluğu yer alıyordu. Dernekler Kanunu'nun “Yurt dışı yardımlar” başlıklı 21. Maddesine ikinci fıkra eklendi ve “Yurt dışına yapılacak yardımlar ise, yardım yapılmadan önce dernekler tarafından mülki idare amirliğine bildirilir.” hükmü getirildi.

Dernekler Kanununun tanımlar başlıklı 2. Maddesi'nde “yardım” tanımlanmış değil. Dernekler Yönetmeliği'nde de yardımın tanımı yapılmamış. Kanun yapıcılar ilginç biçimde “yardım” olgusu ile ilgili asıl düzenleme olan Yardım Toplama Kanunu'nda da tanım yapmamış. Neyse ki bu kanununun uygulama yönetmeliği olan Yardım Toplama Esas Ve Usulleri Hakkındaki Yönetmeliğin 4. Maddesi'nde yardımın tanımı yapılmış, buna göre yardım “Bir kişinin veya başka bir özel hukuk yahut kamu tüzel kişisinin veyahut kamu kurum ve kuruluşunun ayni veya nakdi varlıklarından; bir kişi veya başka bir özel hukuk yahut kamu tüzel kişisinin veyahut kamu kurum ve kuruluşunun ihtiyacını gidermek maksadıyla doğrudan veya dolaylı olarak talep edilmesi hâlinde karşılıksız veya ödünç olarak vermesi” anlamına geliyor. Yani yardımı, yardım yapan; onun karşılıksız veya ödünç olması. Bu, Türk Dil Kurumu Genel Sözlüğündeki tanımla da uyumlu, orada da yardım, bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri” olarak nitelenmiş.

Özetle bir dernek yurtdışına karşılıksız bir ödeme ( bağış gibi ) yapar veya ödünç verirse, vermeden önce bunu resmi kurum olan Sivil Toplumla İlişkiler İl Müdürlüklerine bildirmek zorunda.

Bu arada bir not, Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz günlerde verdiği kararla Yardım Toplama Kanununda yer alan “Yurt içine ve yurt dışına yapılacak yardımlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte düzenlenir.” hükmünü iptal etti. Nedeni ise “kanuni çerçeve çizilmeden konuyla ilgili usul ve esasların tamamının düzenlenmesinin yönetmeliğe bırakılması suretiyle yürütmeye sınırsız, belirsiz, geniş bir düzenleme yetkisinin” tanınmış olması.

Geçtiğimiz günlerde çok sayıda dernek başkanı, idari para cezası ödemekle yükümlü olduklarına dair tebligat aldı. Gerekçesi ise başkanlığını yürüttükleri derneklerin yurtdışına yaptıkları yardımları bildirmemesi. Ancak yakından bakıldığında ortada derneklerin yurtdışına yardım yapması söz konusu değil. Ceza verilen derneklerden bazıları, üyesi oldukları uluslararası üst kuruluşlara aidat ödemiş, bazıları yurtdışındaki kişilerden aldığı hizmetler nedeniyle bu kişilere sözleşmeye dayalı hizmet bedeli ödemesi yapmış, bazıları derneğin yurtdışı konferansa katılımı nedeniyle konferans katılım ücreti ödemiş, bazıları yabancı dergide yayımlanan bir makaleyi kendi yayımladığı dergide çevirerek yayımladığı için telif ücreti ödemiş. Şimdi dönelim yardımın tanımına, yönetmelikte yardım ne şekilde tanımlanmıştı, “karşılıksız veya ödünç olarak” verilen para veya eşya.

Hizmet alıyorsunuz, hizmet “karşılığı” ödeme yapıyorsunuz ancak devlet bunun karşılıksız ödeme olduğunu öne sürüyor. Telif ödemesi yapıyorsunuz yani bir fikri mülkiyetin kullanım hakkını satın alıyorsunuz, bir nevi onu kiralıyorsunuz ama devlet bunun karşılıksız ödeme olduğunu öne sürüyor. Konferansa katılım ücreti ödüyorsunuz, Müdürlük bunun karşılıksız ödeme olduğunu öne sürüyor. Oysa İçişleri Bakanlığının yayımladığı yönetmelikteki tanıma bakıldığında, bunların yardım olmadığını zaten net biçimde görülüyor.

Şimdi neden derneklerin bir ikileme sürüklendiğini kısaca izah etmeye çalışayım. Geçtiğimiz günlerde bir dernek yetkilisinden mail aldım, dernek yurtdışından satın aldığı uzmanlık hizmeti için uzmana ödeme yapacağını bildirdi, nasıl hareket etmesi gerektiğini soruyor. Aslında bildirime gerek yok, kanun ve yönetmelik bunu söylüyor ancak bırakalım hukuk devleti kanun devleti bile olamadığımız için “kanunu uygula, bildirme yolla gitsin” demek zor. Açtım DERBİS ekranını, yurtdışı yardım bildirimine baktım, derdim yönlendirmek ve danışan derneğin idari para cezası tehdidi ile karşılaşma ihtimalini önlemek.

Sivil Toplumla İlişkiler İl Müdürlüğü ( Eski adıyla “Dernekler Müdürlüğü”, daha eski adıyla “Dernekler Masası ) yurtdışına yollayacağınız her türlü parayı önceden bildirin diyor ama bildirin dediği bu ödemeyi bildirmeden önce ödemenin “şartlı mı şartsız mı” olduğunu soruyor? Hizmet karşılığı bir ödeme yapıyorsunuz, şartlı olma ihtimali zaten yok. Örneğin bir derneğin yurtdışındaki bir acenteden uçak bileti satın aldığınızda şartlı ödeme yapıyor musunuz? Müdürlük bu bilet için yapacağınız ödemenin “Projeli mi projesiz mi” olduğunu soruyor. Soruların işaret ettiği olgunun karşılıksız bir para ödemesi olduğu o kadar belli ki, hizmet karşılığı yaptığınız ödeme hiçbir seçeneğe denk gelmiyor.

Şimdi düşünün, dernek başkanısınız, çalışanınızı yurtdışında toplantıya gönderdiniz, aniden hastalandı ve apandisit ameliyatı oldu, Berlin Şehir Hastanesi faturayı derneğe yolladı, malum işveren olarak çalışanınızın o sıradaki sağlık ihtiyacını karşılamakla sorumlusunuz. Dernek hesabından Berlin Şehir Hastanesine apandisit ameliyatı ödemesini yapmanız gerekiyor. Yolluyorsunuz.

Ve bir gün İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğünden bir yazı alıyorsunuz. Sebep ise çalışanın apandisit ameliyatı için Berlin Şehir Hastanesi hesabına dernek hesabından yapılan ve Müdürlüğe göre yardım göndermenin kurallarına tabi olan ödemeyi bildirmemiş olmanız. Evet bunu yardım olarak beyan etmek zorundasınız ama yaptığınız bir yardım değil. Ama uygulama sizi bunu yardım olarak bildirmeye zorluyor. Yani devlete yalan beyanda bulunuyorsunuz, yardım olmayan bir ödemeyi yardım olarak beyan ederek. Aşağı tükürsen yalan beyandan idari para cezası, yukarı tükürsen beyan etmemekten para cezası. Neyse ki yardım olmayan ödemeleri yardım olarak beyan ettiği için hakkında henüz ceza uygulanan bir dernek başkanına rastlamadım. Ama yarın bir gün, bir Müdürlük yetkilisinin canı isterse pekala bu da mümkün.

Bu yazıyı umarım Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlükleri yetkilileri de okur. Niyetim orada işini iyi niyetli yapan emektar kamu personeli, müdürleri eleştirmek değil esasında. Bu bir yönetim zihniyetinin ürünü ve bu zihniyetin kodlarını Müdürlükler değil devlet yöneticileri, karar alıcılar oluşturuyor. Taşra teşkilatlarının yapacağı fazla bir şey yok.

Bu arada bu konuda açılmış itiraz davaları var, lehe karar çıkar çıkmaz ayrı konu. Ama bu bir noktada Anayasa Mahkemesi gündemine gelecek ve olursa oradan, olmaz ise İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinden bir ihlal kararı verilecek. Anayasa Mahkemesi Yardım Toplama Kanununun 9/2. Maddesini iptal etmişken, yurtdışına para gönderimi nedeniyle idari para cezasına çarptırılan bir kişinin başvurusu hakkında ihlal kararı vermemesi normal şartlar altında mümkün değil artık. Derneklerse her türlü araçla baskı altına alınsa da direnmekten ve bu hukuksuzlukları tarihe not düşmekten vazgeçmiyor. Herkesi, kamu makamlarını da elbette, eksik ve gedik olsa da Türkiye Cumhuriyet'inin Anayasası'na uygun davranmaya davet ediyor, hukuk yoluyla buna zorluyor.

Devlet insan hakları alanını sınırladıkça sınırlıyor, ihlalleri yaptıkça yapıyor. Türkiye, yetkililerin her fırsatta insanların haklarını ihlal ettiği bir ülke. Demokrasi falan hikaye. Türkiyenin içinde bulunduğu insan hakları krizi her yerinden dökülüyor, bu da başka bir örneği.

Özetle sayın yetkililer, siz bize değil kendinize kötülük yapıyorsunuz.

Bu arada belki başka il Müdürlüklerinde de aynı hukuksuz uygulama vardır, varsa lütfen benimle Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresimden iletişim kurun. Bu örnekleri çoğaltmaya, derneklerin omzunun üzerinde sopa gibi duran idari para cezası yetkisinin ne şekilde kullanıldığının röntgenini çekmeye ihtiyacımız var.

 

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.