Gün matbaacılık çalışanı üç kişi tahliye edildi

Gün matbaacılık çalışanı üç kişi tahliye edildi

Silivri, İstanbul - Mahkeme kararıyla TMSF’ye devredilen Gün Matbaacılık çalışanları hakkında aralarında sahibi Kasım Zengin'in de bulunduğu 20 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme heyeti verdiği kararında tutuklu sanıklar, Mürsel Demir, Polat Arslan ve Kazım Göçer'in tahliyelerine karar verirken, tutuklu sanıklar Cemal Tunç, Erdoğan Zamur, İhsan Sinmiş, İrfan Karaca, Kasım Zengin, Mahmut Abay, Mehmet Emin Sümeli ve Musa Kaya'nın ise tutukluluk halinin devamına hükmetti.

Duruşmada, Gün Matbaacılık'ın imtiyaz sahibi Kasım Zengin ile çalışanlar Cemal Tunç, Erdoğan Zamur, İhsan Sinmiş, İrfan Karaca, Kazım Göçer, Mahmut Abay, Mehmet Emin Sümeli, Musa Kaya, Mürsel Demir ve Polat Arslan duruşmada hazır bulundu. Tutuklu Uğur Selman Kelekçiler ise Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gördüğü için duruşmaya katılamadı. Duruşmada bazı tutuksuz matbaa çalışanları da hazır bulundu. Çok sayıda avukatın hazır bulunduğu duruşmayı, aileler izledi. 10.00'da başlaması gereken duruşma, 11.05’te başladı. Tutuklular askerler eşliğinde duruşma salonuna getirildi. Duruşma, Mahkeme başkanı Kemal Selçuk Yalçın'ın "Eski beyanlarınız var. Tekrara girmeden söyleyeceğiniz bir şey varsa onları söyleyim" uyarısıyla başladı.

Tahliye talep edildi

Mahkeme başkanının uyarısı ardından matbaa çalışanı Erdoğan Zamur söz aldı. Zamur, "Hala neden tutukluyum? Onu sormak istiyorum. Hukuksuzluğun bir an önce bitmesini istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi. Matbaa çalışanı Musa Kaya da çalıştığı birimde çırak olarak çalıştığını ifade ederek, tutukluluğunun hukuksuz olduğunu dile getirdi. Kaya, "9 aydır içerdeyim. Son duruşmaya gelen annem ve babam kaza geçirdi. Biraz hukuk, biraz adalet olmalı" diye konuştu. Matbaa çalışanı Polat Arslan, "Muhasebeden sorumlu olduğum belirtiliyor. Matbaaya alınan malzemeyi iş sahibi alıyor. Gazeteler Yay-Sat dağıtıyordu. Benim bir sorumluluğum yok" dedi.

'Kültür Bakanlığından onayımız var’

Gün Matbaacılık'ın İmtiyaz Sahibi Kasım Zengin ise savunmasında, matbaada her türlü yayınları bastıklarını dile getirerek, "Bir şekilde vergi dairesine kaydımız var. Sigorta mükellefidir, Sanayi ve Ticaret Odası mükellefidir. Çıkardığımız ürünleri her gün bu kurumlara ilertiriz. Bir iş yeridir. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı'nın verdiği sertifikanın sahibiyiz. Bu sertifika matbaa için çok önemlidir. Bu şekilde bandrollü kitap basabiliyoruz. Her ay çıkardığımız yayınları Kültür Bakanlığı'na sunuyoruz. Bugüne kadar bastığımız kitaplardan kaynaklı her hangi bir uyarı yapılmış bile değildir. Tüm kitaplar için bakanlık ISBN numarası verir. Bütün matbaalarda bu şekilde işler. İSBN numarası olması izinli olduğunu gösterir. Bastığımız her hangi bir yayında onayın olmadığı bir yayın basmadık" diye konuştu.

‘Yayınları her gün savcılığa teslim ederiz’

Her gün bastıkları yayınları Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı'na ve valiliğe teslim ettiklerini dile getiren Zengin, "En büyük sorumluluğumuz budur. Cumhuriyet Savcılığı'na, İstanbul Valiliği'ne ve Kültür Bakanlığı'na tüm yayınlarımız ulaştırıldı. Bu belgelerin hepsi mevcuttur" dedi.

'Gazetenin içeriği bizi ilgilendirmez’

Gazetelerin süreli yayınlar olduğunu hatırlatan Zengin, "Gazetelerin içeriği bizi ilgilendirmez. Gazetelerin belli bir yayın politikası vardır. Gazeteyi çalışanları kendisi hazırlar. Hazırlanan sayfalar bize gelir. Yanlış bir bilgi, fotoğraf ya da suç teşkil eden bir durum  varsa buna biz bakmayız. Para kazanmak için elimizdeki yayınları en iyi şekilde basmaya çalışıyoruz. Bastığımız yayınları da Cumhuriyet Savcılığı'na göndeririz" dedi.

'Tarihte ilktir’

Zengin, "Bir matbaanın tüm çalışanlarının gözaltına alınarak, tutuklanması tarihte bir ilktir. Benim mal varlığıma el konuldu. Bir çok yerde borcum oluştu. Tutukluluğun devam etmesi durumunda bu mağduriyetimiz devam edecektir" diyerek savunmasını sonlandırdı.

Matbaa çalışanı Mahmut Abay taleplerini sıraladığı sırada mahkeme başkanının sık sık uyarılarına maruz kaldı. Mahkeme başkanı Kemal Selçuk Yalçın, "Bir kez daha uyarıyorum. Hızlı olarak taleplerini sırala. Yoksa yerine oturursun. Devam edersen savunma hakkını kötüye kullandığını düşünürüm. Devam edeceksen mikrofonu kapatacağım. Yine de devam edersen de dışarı çıkaracağım" dedi. Tutuklu Kazım Göçer, "Kürtçe dil bilgisi kitabının basımını yaptığım iddia ediliyor. Ben Kürtçe bile bilmiyorum. Kitaba ilişkin her hangi bir toplatma kararı da bulunmuyor" dedi.

Sanık savunmaları ardından avukatlar savunma yaptı. Musa Kaya müdafi Emrah Baran, müvekiline Gün Matbaacılık'ta çırak olarak çalıştığını ifade ederek, "İddia makamı müvekkilimin baskı makinesinde çalışmasını gerekçe yaparak, örgüt propagandasını yaptığını ileri sürüyor. Savcı yardım suçlamasını o kadar geniş ele almış ki, bu gazete bir çok yer tarafından dağıtımı yapılıyor. O zaman bu gazeteyi dağıtanları da soruşturmaya dahil edin. Müvekkilim bir tek gazeteyi baskıya veriyor. Aynı makinede usta olarak çalışan iki kişi önceki duruşma tahliye edildi. Ancak, aynı makinede çırak olarak çalışan benim müvekkilim 9 aydır tutukludur" dedi.

Avukat Baran, 18 Eylül günü görülen duruşmada mahkeme heyetinin tutuklular Muhammed Özkan için "... sosyal medya paylaşımlarından anlaşıldığı üzere sanığın üzerine isnat edilen örgütün karşı görüşünde olarak bayrak ve milliyetçilikle ilgili yapmış olduğu paylaşımlar...", Sadettin Demirtaş için "... sosyal medya paylaşımlarına göre sanığın Afrin şehitleriyle ilgili paylaylaşımlarının bulunduğu, Ayrıca 15 Temmuz günü dışarıyya çıktığı ve direnişte bulunduğuna ilişkin paylaşımları...", Özgür Bozkurt için "... sosyal medya paylaımlarında sanığın bayrak ve milliyetçilik durumuna ilişkin sosyal medya paylaşımlarında bulunduğu..." iddialarıyla tahliye kararı vermesini hatırlatarak, "Sizden önceki heyet niyet ile karar verdi. Sayın mahkeme sanıktan delile ulaşmaya çalışmıştır" değerlendirmesinde bulundu.

Tutuklu Erdoğan Zamur müdafi İrfan Arasan, müvekkilinin yasal olarak bir iş yerinde çalıştığını dile getirdi. Arasan, müvekkilinin tahliyesini talep etti.

Avukat Çelik: Dosya hukuki değildir

Avukat Ahmet Baran Çelik ise savunmasında, önceki mahkeme heyetinin sanıklar hakkında "milliyetçi", "bayrak", "15 Temmuz" gerekçeli tahliye kararlarının kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Çelik, "Mahkeme öyle bir algı oluşturmuş ki, burada 'Ben Türküm, ben milliyetçiyim' demelerinin önünü açmış olursunuz. Dosya hukuki değildir" dedi. Çelik, müvekkillerinin tahliye edilmesini istedi.

Avukat Kılıç: 12 Eylül’de bile siyasi görüşlere bakılmadı

Avukat Özcan Kılıç da savunmasında önceki heyetinin ara kararına atıfta bulunarak, 12 Eylül kararlarında bile kişinin siyasi görüşleri baz alınmadığını söyledi. Kılıç, "Bir yıldır, iki yıldır davalarda farklı bir durum var. FETÖ davalarında özellikle, insanlar 'Türküm, hükümet yanlısıyım' savunmalarını yapmaya maruz bırakıldı. Bugün bu yargılamada da yapılmak istenen bu" dedi.

Kılıç'ın savunmasına müdahale eden mahkeme başkanı Kemal Selçuk Yalçın, Kılıç'ın sözlerini keserek, "Kısa tutalım. Talepleri alalım" dedi. Kılıç, "Ben matbaanın avukatıyım. Tutuksuzların avukatlarını bile sabırla dinlediniz" dedi. Mahkeme başkanı Yalçın, bir kez daha "Uyarıyorum. Taleplerinizi alalım" dedi. Kılıç'ın mahkeme başkanı Yalçın'ın sözlerini kesmesi üzerine "Söylediklerimden mi rahatsız oldunuz" diyerek tepki gösterdi. Mahkeme başkanı Yalçın, "Son kez uyarıyorum. Talepleri alalım. Yoksa çıkarırım" dedi.

'Özgürlükçü Demokrasi’nin yargılaması devam ediyor’

Avukat Kılıç, Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin basımının suç olarak gösterilmek istendiğini belirterek, "O gazetenin devam eden bir yargılaması var. O gazete bir silah değil. O gazeteye illegal yaklaşmak doğru değil. Bu insanlar 'Kürt değilim' demek zorunda kaldı" diye konuştu. Avukat Kılıç, bugüne kadar Gün Matbaacılık hakkında doğru dürüst dava açılmadığını, Özgürlükçü Demokrasi gazetesine açılan soruşturma ile ilgili, Gün Matbaacılık'a da dava açıldığını ve bu soruşturmanın 10-15 yıl kadar öncesine gittiğini dile getirdi. Kılıç, Polat Arslan'ın dağıtım sorumlusu olarak gösterildiğini ancak gazetenin dağıtımının Yay-Sat tarafından yapıldığını dile getirdi.

Avukat Alcan: AİHS’in ayrımcılık yasağı ihlal edilmiştir

Avukat İlknur Alcan da müvekkili Uğur Selman Kelekçiler'in yaklaşık bir aydır Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gördüğünü ve şizofreni hastası olduğunu dile getirdi. Alcan, "Yüzde 45 şizofreni raporu var. Ayrıca bipolar bozukluğu var. Kendisini şu anda mehdi olarak görüyor" dedi. 

Alcan, müvekkili Kasım Zengin'in ise ticaret ile uğraştığını ve basımı yapılan eser ve yayınlarla ilgilenmediğini dile getirdi. Alcan, "Burada sanıklar önceki ara kararı yüzünden dinini, etnik kimliğini açıklamak zorunda kaldı. Maalesef bazı meslektaşlarımız da bunu yaptı. Bu açıkça ifade özgürlüğüne aykırıdır. Önceki ara kararda Anayasa'nın eşitlik ilkesi ve AİHS'nin ayrımcılık yasağı ihlal edilmiştir" vurgusu yaptı.

Savcı tutukluluğun devamını istedi

Sonrasında iddia makamı mütalaasını açıkladı. iddia makamı dosyadaki delil durumu, dosyanın gelmiş olduğu aşamanın göz önüne bulundurularak, dli kontrol hükümlerin yetersiz kalacağından sanıklar ve avukatların taleplerinin tahliye reddedilmesini talep etti.

Mahkeme heyeti verdiği kararında tutuklu sanıklar, Mürsel Demir, Polat Arslan ve Kazım Göçer'in tahliyelerine karar verirken, tutuklu sanıklar Cemal Tunç, Erdoğan Zamur, İhsan Sinmiş, İrfan Karaca, Kasım Zengin, Mahmut Abay, Mehmet Emin Sümeli ve Musa Kaya'nın ise tutukluluk halinin devamına hükmetti. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gören Uğur Selman Kelekçiler'in de ATK'ye gönderilmesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 14 Ocak’ta, Silivri’de görülecek.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.