Kaftancıoğlu: “Bu dava, İstanbul’u halka vermek üzere yola çıkmış bir il başkanını cezalandırma davasıdır”

Kaftancıoğlu: “Bu dava, İstanbul’u halka vermek üzere yola çıkmış bir il başkanını cezalandırma davasıdır”
İstanbul - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında geçmiş yıllardaki sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “cumhurbaşkanına hakaret,” “Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılama,” “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek,” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarıyla açılan davanın ikinci duruşması bugün İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.  Duruşma öncesinde ise Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde çok sayıda kişinin katılımıyla Kaftancıoğlu’na destek eylemi düzenlendi.  Mahkeme başkanının talimatıyla basın mensupları duruşma salonuna alınmazken, salonun küçüklüğünden dolayı çok sayıda izleyici de duruşmayı takip edemedi. Mahkeme salonunun olduğu koridor ve kat duruşmayı takip etmek isteyen kişilerle doldu. Kaftancıoğlu savunmasında satır başları ise şöyle:  “Umarım ve dilerim ki; düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde, toplumsal olarak canımızı acıtan, hiçbir ayrım yapmadan, her biri tarifsiz acıyı barındıran güncel olay ve olgular karşısında hiçbir suç kastı ve niyeti taşımadan gösterdiğim toplumsal, siyasal ve insansal sosyal medya paylaşımlarım nedeniyle, bütün dünyanın gözü önünde açık bir hak ihlaline uğramadan bu salondan çıkabilirim. Umarım, bir siyasetçinin fikir ve ifade özgürlüğüne asgari saygıyı duymayıp kamu gücü ve olanakları ile linç kampanyası başlatanlar karşısında 'Olsun İstanbul’da hakimler var!' demem mümkün olur. Bu umudum ve dileğim şahsımdan ziyade hukukun üstünlüğüne inanan ancak üstünlerin hukuku altında ezilmeyi reddeden yine hukuk sınırları içinde mücadele edecek olan milyonlar adınadır.  İnsan hakları mücadelesi vermiş, örneğin işkencenin ne hukukta ne de tıpta çok da dillendirilemediği bir dönemde mahkemelere ve hekimlere yol gösterici olması amacıyla bu konuda tez hazırlamış bir hekimim. Bu mücadelemde tüm canlıların en temel hakkı olan yaşam hakkını sonuna kadar savunmuş; fikir ve ifade özgürlüğü, aile içi şiddet, çocuk istismarı gibi acı gerçeklikler ise daima ilgilendiğim ve savunduğum konular olmuştur. Savunduğum bu değerler ve ilkelerle birlikte; 2011-12 yılları arasında CHP İl Bşk Yrd, 12-14 il başkan vekili, 16-18 PM üyesi, 2018 Ocak ayından beri de İstanbul il Başkanı olarak aktif siyasetin içinde bulunuyorum. İl başkanı seçildiğim ilk günden itibaren yalan ve iftiralarla beslenen ailemi de içine alan korkunç hatta kolay katlanılmayacak, bir karalama kampanyasına maruz kaldım. Bilinçli ve kasıtlı yapılan o saldırılar ve tehditlerle bugünün taşları döşenmeye başlanmıştı aslında. Neyse ki hayat, o taşlara takılmadan yürümeyi de öğretiyor insana.  İl başkanı seçildiğimin hemen ertesi günü şahsımı hedef göstererek talimat niteliğinde hakkımda “Bedelini ödeyeceksiniz” ithamında bulunanların şu an bizi getirdiği noktadayız. Çok ilginçtir ki; 13 Ocak’ta il başkanı seçiliyorum. 15 Ocak’ta jet hızıyla başlatılıyor. Aynı gün ne tesadüf ki Cumhurbaşkanı şikayetçi oluyor ve hızlıca soruşturma dosyasına dahil ediliyor. 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen önce 22 Mayıs 2018’de soruşturma izni veriliyor 23 Haziran seçimlerine giderken iddianame oluşturuluyor ve 5 gün içinde kabul ediliyor. Mazbatadan bir gün sonra 28 Haziran’da da ilk duruşmamız vardı. Bu gün 18 Temmuz yine bir aradayız. Sürecin işleyiş hızı, şekli, daha da önemlisi tarihleri alt alta sıraladığımızda söz konusu yargısal sürecin siyasi niteliğini göstermesi bakımından önemli. Gelelim 7 yıl öncesine. O yıllarda yine aktif siyasetin içindeyken yazdıklarım suç kabul edilmeyerek bugün “suç” olarak değerlendiriliyor olması ve il başkanı seçildikten sonar alçakça saldırıların başlaması oldukça manidar.  İşte bu nedenlerle bu dava bir cezalandırma davasıdır. İstanbul’u yeniden halka vermek üzere yola çıkmış bir il başkanını cezalandırma davası. Bu dava, muktedire göre şekillenen yargı sisteminin, suçu ve suçluyu iktidar karşıtı olup olmamaya göre tanımlayan bir hukuki anlayışın sonucudur. Bu anlayış emin olun bizler kadar sizleri de mağdur etmektedir.” Duruşma savcısı esas hakkında mütalaasını sundu ve Kaftancıoğlu’nun üzerine atılı suçlar yönünden cezalandırılmasını istedi. Mahkeme heyeti ise Kaftancıoğlu ve avukatlarının esas hakkında savunma hazırlamaları için ek süre verdi. Bir sonraki duruşma 6 Eylül 2019 tarihinde görülecek. 
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.