Haberler

Anneliğin gazeteci hali: 'Kadınlar, bebeğin bakımını üstlenmek istediğinde iş hayatına geri dönemeyebiliyor'

Anneliğin gazeteci hali: 'Kadınlar, bebeğin bakımını üstlenmek istediğinde iş hayatına geri dönemeyebiliyor'
Burcu Özkaya Günaydın
Kadınlar, her sektörde olduğu gibi medyada da bir kadın olarak var olmak için yoğun bir mücadele veriyor. Örneğin işe alımlarda hiçbir erkeğe evlilik ve çocuk düşünüp düşünmediği sorulmazken, kadın gazetecilere bu soru çok rahat bir şekilde sorulabiliyor. Çocuklara bakmak yalnızca kadının sorumluluğuymuş gibi davranılıyor. Bu ön kabul nedeniyle de özellikle çocuk sahibi kadınlar, var oldukları her sektörde ev-iş dengesini sağlamak konusunda büyük zorluklarla karşılaşıyor.  Bu kadınlardan biri de bağımsız gazeteci Fatma Keber. Eşinden yıllar önce boşanan Keber, bir yandan çocuklarının bakımıyla ilgilenirken diğer yandan da sektörde kalmaya çalışıyor.

‘Kadın olduğum için korkacağımı düşünüyorlar’

Keber, "Urfa’da çalışan bir kadınsan sert, mesafeli olacaksın. Buna mecbursun. Urfa gerçekten zor bir memleket. Hem boşanmış bir kadın hem gazeteci kimliğimle var olmak zor fakat sevdiler beni. ‘Erkek gibi kadın’ diyorlar benim için" diyor. Gazeteciliği çok sevdiği için 10 yıl önce öğretmenliği bırakıp gazeteciliğe başlayan Keber, mesleğin henüz başındayken, gece habere gittiği zamanlarda çocuklarını ablasına emanet ettiğini söylüyor. Keber, "Bir haber yaptığımda 'Çabuk kaldır' diye arayan oluyor. Kadın olduğum için korkacağımı düşünüyorlar. Tek başınızaysanız, bir kadın ve gazeteciyseniz, üstelik çocuğunuz da varsa bazı haberlerde iki değil, üç defa düşünmek zorunda kalıyorsunuz. İnatla gazeteciliğe devam ettim ve şimdi saygı da sevgi de görüyorum" diyor.

‘Hiçbir erkek gazeteciye çocuğu olup olmadığı sorulmuyor’

Şu an dört aylık bebeği için ücretsiz izinde olan gazeteci Beyza Kural ise "Gazeteci kadınların çocuk sahibi olma kararını, kadınlardan önce işverenler düşünüyor" diyor. Kural, gebelik ve izin konularında destekleyici olan bir işyerinde çalışmasına rağmen doğum izni ve maaş kesintisi gibi etkenleri göz önünde bulundurarak, gebeliğin son anına dek çalışmak zorunda olduğu düşüncesine kapıldığını söylüyor. Kendisiyle görüştüğümüzde ücretsiz izinde olan Kural’ın tam zamanlı çalışmaya dönebilmesi, bebeğinin bakımı konusunda bir çözüm bulmasına bağlı.  Sürecin nasıl devam edeceğinin kendisi için belirsiz olduğunu söyleyen Kural, "Mevcut durum, kadınları çocuk bakımından birincil sorumlu kılıyor ve iş hayatından uzaklaştıran sorunlar taşıyor. Üzerine bir de çalışma koşulları her an değişebilen gazetecilikte iş biraz daha zorlaşabiliyor. Ücretsiz izinler bittiğinde bebek bir yaşından küçük oluyor, kreşler ise iki yaş civarı çocukları alıyor. İstanbul'da kreş sağlayan bir medya kuruluşu bilmiyorum. Kadınlar bebeğin bakımını bir süre kendisi üstlenmek istediğinde ise iş hayatına geri dönememe endişesi ortaya çıkıyor" diyor.

‘Her ikisini de idare etmeye çalışıyorum’

Gazeteci Senem Ilgaz da diğer çalışan anneler gibi işi ve çocukları arasında mekik dokuyor.  Gazetecilikte mesai kavramının olmadığını söyleyen Ilgaz, "Biri 14, diğeri sekiz yaşında olmak üzere iki çocuğum var. Çocuklar da tempomuzu biliyorlar ama zaman zaman 'Diğer anneler akşam çalışmıyor', 'Bilmem kimin annesi hep evde', 'Neden hep seni çağırıyorlar?' diye isyan ettikleri oluyor" diyerek kendi tecrübesini aktarıyor. İlk çocuğu dokuz aylık olana kadar çalış(a)madığını; çocuğu altı aylıkken, çalıştığı kurumdan ayrıldığını ve dolayısıyla doğum izninin uzadığını kaydeden Ilgaz, "İkinci çocukta da altı aylıkken işe başladım. Süt sağma hikâyeleri ilginçti. Yer bulamayıp her gün müsait bir oda arayışı falan... Habere giderken aklım çok kalmıyor ama eğer hastalık falan varsa o zaman iş zorlaşıyor. Sürekli temas halinde kalarak her ikisini de idare etmeye çalışıyorsun" diyor.

‘Her şeyi yarım yamalak yaptığımı hissediyorum’

"İş, sosyalleşme, çocuklarla kaliteli vakit geçirme… Her şeyi yarım yamalak yaptığımı hissediyorum" diyen Ilgaz, şöyle devam ediyor: "Çocuklar da kaliteli zaman geçiremiyorsunuz. Bir de kafa dolu olduğu için odaklanamıyorsunuz. Ben ayrıca hem gün içinde bülten hem de akşamları tartışma programı yaptığım için sürekli birilerini dinleme, birileriyle konuşma halindeyim. Evde bazen çocuklara tahammülsüz davranabiliyorum. Bu da beni üzüyor. Bazen kendimi ‘Gazetecilik bekar işi’ derken buluyorum…"

‘Hem işe hem çocuğa yetişemedim, mecburen işi bıraktım’

Son olarak Mersin Büyükşehir Belediyesinin basın biriminde görev yapan gazeteci Esra Yağmur da bu sorundan muzdarip kadınlardan biri. İş ve çocuklarının bakımını birlikte yürütmekte zorlandığı için işi bırakmak zorunda kaldığını belirten "Biri dört, biri üçüncü sınıfa giden iki çocuğum var. Hem iş hem çocuk yetiştirmekte çok zorlandım, tıkandım. Habere git, hızlı bir şekilde yetiştirmeye çalış... Yetiştiremedim ve bırakmak durumunda kaldım" dedi. "Türkiye’de gazeteci maaşlarının çok düşük ve şartların ağır olması ile belediye basınında dahi kreşin olmaması, kadınların gazeteciliği bırakmasındaki en büyük etmenler arasında" diyen Yağmur, sıraladığı nedenlerden dolayı evlenip gazeteciliği bırakan çok sayıda arkadaşının olduğunu söyledi.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.