Haberler

COVID-19 salgını hakkında merak edilenler: Prof. Akova yanıtladı

COVID-19 salgını hakkında merak edilenler: Prof. Akova yanıtladı
Burcu Karakaş
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Akova, COVID-19 salgını hakkında sosyal medya kullanıcılarının merak ettiği soruları MLSA için yanıtladı. Erken tanının önemi nedir? Belirti göstermeyenler için kişinin enfekte olduğunu bilmesi, başkalarına bulaştırmamak için önlem alması açısından çok önemli. Toplumun içinde hatırı sayılır oranda belirti göstermeyip taşıyıcı olanlar var. Belirti gösterenler için ise “Tedavi erken başlarsa hastalık daha hafif mi geçer” ile ilgili çok iyi bilgimiz yok açıkçası çünkü hiç belirtisi olmayan kişileri hastalığı öğrendiğimiz zaman evlerine gönderiyoruz, tedavi vermiyoruz. “Şikâyetiniz olursa gelin” diyoruz. O nedenle erke tedavi almadığı için bu hastalar, hastalığın seyri açısından önemli bir etkisi var mı yok mu, bilmiyoruz. Ancak ateş ve öksürük varsa hemen tedaviye başlıyoruz tabii.  Belirti göstermeyen biri 14 gün sonra da bulaştırıcı olmaya devam ediyor mu? Bunun da yine çok açık bir cevabı yok. Genellikle bu hastaları 14 gün evde izole ediyoruz. Bir kişinini taşıyıcı olmadığının anlaşılabilmesi için iki kez arka arkaya yapılan boğazdan alınan örnekle yapılan PCR testinin negatif çıkması isteniyor. Ancak ondan sonra kişi taşıyıcı değildir diye karar veriliyor. Buna karşın, az miktarda da olsa, Çin’deki bazı hastalar arasında “Taşıyıcılığınız yok” denildikten sonra aynı belirtilerle başvurduklarında virüs taşıdıkları belirlenenler olmuş. Bu da şuna işaret ediyor aslında: Siz hastalığı geçiriyor ya da taşıyorsunuz vücudunuzda, “Virüs kaybolmuştur” diyorsunuz, ancak sonra yapılan bir testte virüs ortaya çıkabiliyor. Fakat bu ortaya çıkan virüsü yeniden birisinden mi aldığınız yoksa vücudunuzda olan virüsün yeniden canlandığı anlamına mı geliyor, o da iyi bilinmiyor. COVID-19 hastalığını atlatan kişi tekrar enfekte olabiliyor mu? Az sayıda var, çok değil ama böyle hastalar olabiliyor. Ama şu an güvenle “Hastalığı tedavi ettik, 14 gün de evinizde kaldınız. İki test yapıldı, onlar da negatif çıktı. Bu hastalıktan kurtuldunuz” şeklinde diyemiyoruz. Yüzde 90 diyebiliyoruz ama yüzde 100 diyemiyoruz.  Hastalığı atlatan kişilerde kalıcı sorunlar oluyor mu? Bu, hastalığın ne denli ağır geçtiği ile ilişkili. Hastalığı ayakta, hafif geçiren de var, yoğun bakıma yatırılarak entübe edilip ağır akciğer yetmezliği tablosu olan da… İkinci grupta kalıcı hasar kalma ihtimali olabilir ama bununla ilgili de bilgilerimiz yetersiz çünkü ancak veriler toplanıyor. Bazı akciğerlerde kalıcı hasar ortaya çıktığına dair bilgiler var ama bu aşamada “Kesin şöyle olur” diyemiyoruz. Virüs havada asılı kalıyor mu? Hepimizin konuşurken ağzımızdan birtakım tükürük parçaları çıkıyor. Bu parçacıkların çapları genellikle 5 mikron boyutunda. Bu büyüklükteki partiküller genellikle havada uzun süre asılı kalamazlar. Ağırlıklarından ötürü 10-15 dakika ya da daha kısa süre içinde yüzey üzerine çökerler. Virüs hava ya da su kesecikleri içerisinde çıkıyor. O kesecikler ne kadar büyükse yere düşme hızları o kadar fazla. Ancak “aerosol” dediğimiz parçalar havada asılı kalabiliyorlar. Mesela, diş dolgusu için kullanılan delici alet ağzınızın içine tutulduğunda ya da endoskopi gibi işlemler sırasında bu parçacıkların oluşturulması söz konusu. Bu parçacıklar genellikle 1-2 mikron çapında oluyor. Bu parçalar havada asılı kalabiliyorlar. Yani normal konuşma sırasında bizim ürettiğimiz  küçük partiküller uzun süre havada asılı kalmıyor ama birtakım özel işlemler sırasında olanlar havada asılı kalabiliyorlar. O nedenle yukarıdaki gibi işlemleri yapan kişilerin özel olarak korunmasını istiyoruz. Virüsün büyüklüğü, 100 nanometre boyutunda.  Maske kullanımı gerekli mi? “Aranıza mesafe koyarsanız, o mesafede bulaşma olasılığı düşer” deniyordu ama şimdi virüs o denli hızlı yayılmaya başladı ki özellikle kalabalık yerlere girildiği zaman, mesela alışverişe gidildiğinde veya başka insanlarla karşılaşma ihtimalinizin olduğu durumlarda, yüzünüzü, ağzınızı ve burnunuzu örten bir maske ve varsa gözlük takmanızda yarar var. El ve yüzey dezenfeksiyonu da halen çok önemli.  Viral yükün önemi nedir? Bulaşan virüs miktarına göre hastalık hafif ya da ağır mı geçiyor? Tıp dergisi Lancet’te yayınlanan bir makaleye göre, yoğun virüse maruz kalırsanız şayet, hastalığınız daha ciddi ve ağır geçiyor. Bu durumun klinik örnekleri var. Çin’de vefat eden göz doktoru Li Wenliang muhtemelen çok uzun süre çok fazla virüse maruz kalmıştı.  Salgın Türkiye’de “tepe noktasına” ulaştı mı? Kontrol altına alınması mümkün mü? Bizdeki emareler daha bu işin yeni başladığı yönünde. Bilim Akademisi Başkanı Ali Alpar’ın bir matematik modellemesi var, Türkiye’deki durumun nasıl olacağını çok iyi özetliyor. (Makale burada: https://sarkac.org/2020/04/salgin-bulasma-agi-nasil-kirilir/ ) Resmi rakamlar gerçeği yansıtıyor mu? Türkiye’de bildirilen ölüm sayıları ile ilgili şöyle itirazlar var: Sağlık Bakanlığı ölümleri PCR testi pozitif olan hastaları varsayarak alıyor. Vakaları da bu şekilde alıyor. Halbuki biz şunu biliyoruz: Klinik tablo COVID-19 için dört dörtlük uyumlu ama PCR testini pozitif yapamıyoruz çünkü o testler her zaman yüzde yüz güvenilir olmuyor. Dolayısıyla vakaların ve ölümlerin, bakanlığın bahsettiği rakamlardan biraz daha fazla olma olasılığı var.  Tansiyon hastası olup iyileşen COVID-19 hastası yok mu? Tansiyon bir risk faktörü ama iyileşenler var.  Hava sıcaklıkları artınca yayılma hızı azalacak mı? MIT tarafından yapılan bir araştırma var. Hava sıcaklığının 17 derecenin altında olan ülkelerde hastalık çok yaygın şu anda. Ama 17 derece üstü ve nemi yüksek yerlere giderseniz, hastalık daha seyrek görünüyor. Ancak hemen arkasından şunu ekliyorlar: Singapur’da, örneğin, vakalar az ama Singapur en başından beri oldukça etkili önlemler aldı. Sıcaklık bir faktör olabilir çünkü coronavirüsler sıcak ve nemli ortamlarda çok fazla yaşamıyorlar. SARS deneyiminden de bunu biliyoruz. Ama, “Sıcaklar gelecek, iki ay sonra kurtulacağız” diyecek kadar da basit değil. Sıcaklık belki etkileyecektir ama en kötü örneği 1918’deki İspanyol gribidir. Yazın düzelmiş, Ekim ayında çok daha şiddetli bir şekilde geri gelmişti.  Virüs kuluçkadayken test sonucu pozitif çıkar mı? Bu sürede bulaşıcı etkisi var mı? Kuluçka süresi ortalama 2 ila 14 gün. Virüs vücuda girdikten sonra boğaz ve genizdeki hücrelere yapışıyor, orada çoğalmaya başlıyor. Ancak kuluçka döneminde oradaki virüs miktarı nedir, çünkü arttıkça saptamaka daha mümkün olacaktır, bunu bilmiyoruz. Ancak teorik olarak kuluçka döneminde de test yapılırsa orada virüs saptanabilir. Virüs varsa da kişiler bulaştırıcı olabilir tabii. Marketten aldığımız ekmekten virüs bulaşır mı, ekmeği nasıl yemeliyiz? Bu şekilde virüs bulaşma ihtimali çok düşük.  Hangi hastalıklar “kronik hastalık” kabul ediliyor? KOAH, astım, kronik kalp hastalıkları, kalp yetmezliğine sebep olan kapak hastalıkları, koroner arter hastalığı, böbrek ve karaciğer hastalıkları, organ nakli yapılmış olanlar, kanser tedavisi görenler, romatolojik hastalıklar. Hamilelerin de kendilerini risk grubunda kabul etmeleri lazım.  Üç yaşındaki oğlum bir ay önce Kawasaki Sendromu sebebiyle IVIG tedavisi aldı. Riskli grupta mı? IVIG tedavisi risk faktörü değil, aksine biz bazen yoğun bakıma yatırdığımız hastaları IVIG ile tedavi ediyoruz.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.