Haberler

Diyarbakır Barosuna bir TCK 301 soruşturması daha

Diyarbakır Barosuna bir TCK 301 soruşturması daha
DENİZ TEKİN
Diyarbakır – Diyarbakır Barosu önceki dönem başkanları ve yönetim kurulu üyeleri hakkında Ermeni aydınların 24 Nisan 1915 tarihinde tehcir edilmesinin yıldönümünde yaptıkları anma ve yüzleşme içerikli açıklamalar gerekçe gösterilerek 2017 yılından beri beş soruşturma ve üç dava açıldı. Bu soruşturmalara bir yenisi daha eklendi. Adalet Bakanlığı, Baronun önceki dönem başkanlığını yapan Cihan Aydın ve 10 yönetim kurulu üyesi hakkında 2020 yılında yaptıkları 24 Nisan açıklaması nedeniyle TCK 301’den soruşturma izni verdi.  Diyarbakır Barosu, Kürt illeri başta olmak üzere Türkiye’deki hak ihlalleri, Kürt sorunu, toplumsal ve hukuksal konular hakkında yaptığı açıklamalar ve yürüttüğü faaliyetler nedeniyle yargı tehditi ve baskısı altında. Baronun maruz bırakıldığı yargısal taciz ve baskının boyutuna da dikkat çekmek isteyen Baronun eski yöneticileri, Baro hakkında açılan soruşturma ve davalar ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle 2020 yılında Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapmıştı.

Baronun 2017 yılından bu yana yaptığı her 24 Nisan açıklamasına TCK 301’den soruşturma

Yedi yıl önce Sur’da Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklamasının ardından katledilen Tahir Elçi’nin ardından seçilen üç Baro başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında Ermeni aydınlarının 24 Nisan 1915 tarihinde tehcir edilmesinin yıldönümünde yaptıkları resmi açıklamalar gerekçe gösterilerek sistematik olarak soruşturma açılıyor. Geçmişle yüzleşme ve anma amacıyla yapılan bu açıklamalar, TCK’nin 301. maddesinde düzenlenen “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” iddiasıyla açılan soruşturmalara konu ediniliyor.  Baro yöneticileri hakkında 24 Nisan açıklamaları nedeniyle bugüne kadar açılan beş soruşturmadan üçü davaya dönüşürken, bir soruşturma ve kovuşturma için de Adalet Bakanlığından izin bekleniyor. Tahir Elçi’nin ölümü ardından Baro Başkanı seçilen Ahmet Özmen ile yönetim kurulu üyeleri, 2017-2018 yıllarında yaptıkları iki 24 Nisan açıklaması nedeniyle TCK 301’den yargılandıkları davadan geçtiğimiz Şubat ayında beraat etti. Diyarbakır Barosunun önceki başkanı Cihan Aydın ve yönetim kurulu üyeleri hakkında ise 2019 yılında yaptıkları 24 Nisan açıklaması nedeniyle açılan ve davaya dönüşen soruşturma, yöneticilerin itirazı üzerine istinaf mahkemesi önünde bekliyor. 2021 yılından beri Diyarbakır Barosunu başkanlığını yapan Nahit Eren ile 10 yönetim kurulu üyesi hakkında 2021 yılında yaptıkları 24 Nisan açıklaması nedeniyle hazırlanan fezleke ise soruşturma izni verilmesi için Adalet Bakanlığı önünde bekliyor. Aynı şekilde Aydın ve Baro yöneticileri hakkında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın LGBTİ+ bireyleri hedef gösteren hutbesine karşı 2020’nin Nisan ayında yaptıkları açıklama nedeniyle açılan soruşturma da izin için Adalet Bakanlığına gönderilmeyi bekliyor. 

AYM Başkanı’nın hedef gösterilmesine tepki açıklaması da soruşturma konusu oldu 

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Baronun yaptığı açıklamalar ve faaliyetlere ilişkin Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ve bazı kişilerin CİMER üzerinde yaptığı şikayetler üzerine bir önceki dönem Baro yöneticileri hakkında inceleme başlattı. Avukatların mesleki faaliyetleri nedeniyle işlediği iddia edilen suçlar ve TCK 301 maddesi kapsamına giren suçların soruşturulmasının izne tabi olması nedeniyle Diyarbakır Barosunun önceki başkanı Cihan Aydın ve Yönetim Kurulu Üyeleri olan Muhlis Oğurgül, Ahmet Dağ, Erhan Aytekin, Fırat Üger, Gazal Bayram Koluman, Mehmet Akbaş, Ömer Şeran, Özgür Yılmaz Biçen, Serdar Çelebi ve Tevfik Karahan hakkında hazırlanan fezleke, soruşturma izni verilmesi için Adalet Bakanlığına gönderildi. Fezlekede, Baro yöneticilerinin, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan’ı hedef gösteren sözlerine ilişkin Baronun sitesinde yapılan “Hiçbirimiz güvende değiliz” açıklaması ile kamuoyunda tartışmalara neden olan Çoklu Baro Yasası’na dair yapılan “Bağımlı Yargının, Bağımsız Savunucuları Olarak, Susmayacağız!” başlıklı açıklamada geçen ifadeler suç delili olarak gösterildi.   Soruşturma izni için Bakanlığa gönderilen fezlekedeki suçlamaya Baronun internet sitesinde 20 Nisan 2020 tarihinde yayınlanan “1915 yılında zorla yerinden edilen, tehcire uğrayan, büyük felaketler yaşayan, soykırım mağdurlarını saygıyla anıyorum” içerikli açıklama ve devamında geçen  “ 1915… Zorla yerinden edilme… Tehcir… Büyük Felaket… Jenosid… Soykırım…” ifadeleri de delil olarak gösterildi.  

Savcı, soruşturma izni veren bakanlıktan bu kez kovuşturma izni istedi 

Soruşturma izni talebini inceleyen Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, Baro yöneticilerinin yaptığı 24 Nisan açıklaması için TCK’nin 301 maddesinden soruşturma açılmasına izin verdi. Bakanlık, fezlekedeki diğer açıklamaların eleştiri sınırları içerisinde kaldığını belirterek bu açıklamalar hakkında soruşturma izni vermedi.  Bakanlığın soruşturma izni vermesinin ardından soruşturma başlatan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının ifade vermeleri için çağrı kağıdı gönderdiği Baro yöneticileri, açıklamalarının suç olmadığı gerekçesiyle ifade vermeyi reddetti.  Bunun üzerine avukatlar hakkında fezleke hazırlayan Başsavcılık, avukatlık faaliyetleri nedeniyle soruşturma açılan Baro yöneticileri hakkında bu kez kovuşturma izni verilmesi için Adalet Bakanlığından izin istedi.

‘Baro hakkında soruşturma açmak Bakanlığın ve savcılıkların rutin işi haline geldi’

Diyarbakır Barosunda 2018-2020 yılları arasında yönetim kurulu üyeliği yapan Av. Muhlis Oğurgül, daha önce Baronun faaliyetleri nedeniyle Baro hakkında nadir soruşturma açıldığını ancak 2016 yılından itibaren Baronun faaliyetleri gerekçe gösterilerek açılan kovuşturma ve soruşturma sayısında gözle görülür ciddi bir artış yaşandığına dikkat çekti. Oğurgül, Baronun sadece 24 Nisan açıklamaları gerekçe gösterilerek değil, Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonunun yürüttüğü hak temelli faaliyetler ve yaptığı açıklamalar gerekçe gösterilerek de çok sayıda soruşturma ve kovuşturmaya maruz kaldığını belirtti. Oğurgül, Baroda görev yaptığı iki yıllık sürede tespit ettikleri kadarıyla haklarında en az onun üzerinde soruşturma açıldığı bilgisini verdi. Yargısal baskıların avukatların, sivil toplum örgütlerinin hak arama faaliyetlerini her geçen gün daha da zorlaştıran ciddi bir tehdit haline geldiğini dile getiren Oğurgül, bu yargısal baskılarla sivil toplum ve hak mücadelesinin sesini kısılmasının amaçlandığına işaret etti. Oğurgül, yıllarca hiçbir işlem yapılmadan açık tutulan soruşturmalar ile avukatların tehdit edilerek baskı altında tutulmak istendiğini söyledi.  Ermeni Soykırımının yıldönümünde yaptıkları açıklamaların geçmişle yüzleşme çağrısı olduğunu belirten Oğurgül, “Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilecek bir açıklamanın kriminalize edilmeye çalışılması bakanlığın ve soruşturma makamlarının rutin işi haline geldi” dedi. Oğurgül, bütün baskılara rağmen İnsan haklarını ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceklerini vurguladı.

‘Son bir yılda en az 104 avukat mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılandı’

Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyesi ve Avukat Hakları Merkezi Koordinatörü Av. Mehdi Özdemir, 24 Nisan açıklaması nedeniyle hakkında soruşturma açılan Baro yöneticilerinden biri. Özdemir, hukuka aykırı uygulamalara itiraz ettiği için birçok avukat meslektaşıyla birlikte duruşma salonunda polislerce darp da edilmişti. Özdemir, Avukatlık Yasası’nın Barolara ve avukatlara insan haklarını savunma ve geliştirme sorumluluğu verdiğini söyleyerek bu yönüyle avukatların, Baroların yaptıkları açıklamalar ve yürüttükleri faaliyetlerin insan hakları savunuculuğu olduğunu vurgulayarak bu çalışmaların kriminalize edilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Özdemir, avukatların belli insanları temsil etmesinin, hapishanede mahkumları ziyaret etmesinin, basın açıklamaları yapmasının ve devlet uygulamalarını eleştirmesinin haklarında soruşturma açılması ve mahkumiyet kararı verilmesi için temel gerekçeler olarak kullanıldığını vurguladı. TCK’nın 301. maddesine dayanılarak açılan soruşturma ve davaların yargı tehdidiyle ifade özgürlüğünün engellenmesi anlamına geldiğine işaret eden Özdemir, bu yargısal tacizin baroların çalışmalarına yönelik olumsuz ve caydırıcı etkisi olduğunu dile getirdi.  Son bir yılda Diyarbakır Barosu üyesi en az 104 avukat hakkında mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek dava açıldığını ve en az 60 avukatın yargılamasının derdest olduğunu paylaşan Özdemir, 39 avukat hakkında ise savcılığın takipsizlik kararı verdiğini belirtti. Avukatlar hakkında açılan davalarda kesinleşmiş kararlar da olduğunu söyleyen Özdemir, en az dört avukatın beraat ettiğini, bir avukat hakkında açılan davanın ise mükerrer olduğu gerekçesiyle reddedildiğini paylaştı.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.