Arşiv

Feminist Gece Yürüyüşü 20 yaşında

Feminist Gece Yürüyüşü 20 yaşında
SİBEL YÜKLER
Bu yıl 20. yaşını kutlayacak 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü, ilk olarak 2003 yılında Taksim’de barış için toplanan bir avuç kadının eylemiyle başladı. 2003’te Mor Çatı ve Kadın Dayanışma Vakfından (KADAV) bir grup kadın, 5 Mart’a bir toplantı çağrısı yaparak 15 Şubat’tan beri her gün saat 20.00’de “Barış için 1 dakikalık karanlık” adıyla yapılan ışık söndürme eylemi gibi savaşı protesto etmek ve Taksim’den Mis Sokak’a yürüyüş yapmak istedi. Amaç, ABD'nin Irak işgali dolayısıyla savaşın erkek yüzünü açığa çıkarmak ve barış çağrısını seslendirmekti.  Böylelikle 2003 yılındaki ilk yürüyüş, Taksim’den Mis Sokak’a “Savaşa Karşı Kadınlar” sloganıyla yapıldı. "Hepsi erkek, bu bir rastlantı mı" pankartıyla çıkılan eylemde Hitler, Mussolini, Miloseviç, Bush ve Saddam gibi tarih sahnesinde savaş ve soykırımla bilinen otorite ve devlet yöneticisi erkeklerin posterleri taşındı. 2004 yılında ise artan kadın cinayetleri nedeniyle “Mezar değil, sığınak” denilerek Taksim’den Mis Sokak’a yüründü. Yürüyüş, bu kez “feministler” imzasıyla yapıldı. 2005 yılında yapılan yürüyüş ise patriyarkaya karşı üretilen sloganlarla ilk kez “Feminist Gece Yürüyüşü” ismini aldı ve bu tarihten sonraki bütün yürüyüşler bu isimle yapıldı.  Daha ziyade örgütlerin, sendikaların ve karma yapıların içinde var olan feministler, uzun yıllar feminist taleplerin görünmesi için verdikleri mücadelenin sonunda ayrı bir feminist eylem örgütlemeye karar vermişti. Galatasaray'dan Taksim'e kadar yapılan bu yürüyüşte "Erkek düzenine itaat etmiyoruz / Feministler" pankartı, 2006 yılında ise "Feminist başkaldırı" pankartı açıldı.   2010 yılında “Kadın cinayetlerine isyandayız” kampanyası, birbiri ardına gelen kampanyalar ve eylemleri de artırdı. 2012 yılında AKP hükümetinin kürtaj hakkını yasaklama girişimine karşı sokağa çıkan feministler, “Kürtaj Haktır, Karar Kadınların” platformu ile eylemleri çoğalttı. Yürüyüş, başladığı günden bu yana Kürt sorunu, Anayasa referandumu, OHAL, devlet şiddeti, erkek şiddeti, nafaka hakkı, kadın bakanlığı, savaş karşıtlığı ve barış talebi gibi pek çok konuyu gündemine aldı. 

Yürüyüşe yapılan polis müdahaleleri

On binlerce feministin bir araya geldiği, ortak gündemler, ortak ama birbirinden de farklı sloganlarla hareket ettiği, Türkiye yakın tarihinde Onur Yürüyüşü ile beraber uzun yıllar durmaksızın sokağa taşan en büyük muhalefeti oluşturan Feminist Gece Yürüyüşü’ne ilk polis müdahalesi ve şiddeti ise Gezi eylemleri sonrası yapılan 2014 yılındaki yürüyüşte gerçekleşti ve feministlerin Taksim Meydanı’na çıkmasına izin verilmedi. 2015 yılından itibaren de yürüyüş güzergahı Fransız Kültür Merkezi’nden başlayarak Tünel’de bitecek şekilde belirlendi.  İlk “gerekçeli” yasaklar ise son üç yılda yapılan yürüyüşlere getirildi denebilir. 2019 yılında İstanbul Valiliğinin kararı doğrultusunda “Taksim’in eylem alanı olmadığı” gerekçesi ile Taksim Meydanı’na çıkan bazı yollar önceki geceden itibaren kapatıldı ve 17. Feminist Gece Yürüyüşü üstü kapalı bir biçimde yasaklandı. Fransız Kültür Merkezi önünde toplanan feministlerin yürüyüş yapmasına izin verilmedi ve polis barikatları oluşturuldu. Yürüyüş yasağını tanımayanlar barikatları aşmaya çalıştı, aralarında darp edilerek gözaltına alınanlar oldu. Türkiye Barolar Birliği (TBB), polisin müdahalesini yazılı açıklamayla kınayarak, Anayasa’da “silahsız bir toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmanın temel bir hak olduğunu” vurguladı. 2020 tarihindeki “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” sloganlı 18. Feminist Gece Yürüyüşü ise resmi olarak İstanbul Valiliği tarafından yasaklandı ve İstiklal Caddesi’nde toplanmaya izin verilmedi. Beyoğlu'nun Taksim’e çıkan yolları ve Yenikapı-Hacıosman metro hattının Taksim çıkışları kapatıldı, sokaklar polis barikatı ile çevrelendi. Polis barikatlarını aşmaya çalışan feministlere plastik mermi ve biber gazıyla müdahale edildi. Kitlenin bir kısmı ağırlıklı olarak Sıraselviler Caddesi’nden Karaköy Meydanı’na geçerek meydanda basın açıklaması yaparken, Sıraselviler’de sloganlarla bekleyenlere müdahale edildi. Plastik mermi ve biber gazı ile müdahale eden polisler, 34 kişiyi gözaltına aldı. 2019 ve 2020 yıllarındaki yürüyüşlerde “Polise mukavemet” ve “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” gerekçesiyle darp edilerek gözaltı alınanlar aynı gece ya da ertesi sabah serbest bırakıldı. 

Erdoğan, ‘mesai dışı yapılmayacak’ demişti: ‘Ritme göre zıplayanlar’ evlerinden gözaltına alındı

Pandemi sürecine denk gelen 2021 yılındaki 19. Feminist Gece Yürüyüşü ise yine polis müdahalesiyle engellendi. Sıraselviler Caddesi’nde toplanan feministlere müdahale edilince kitlenin büyük bir kısmı Karaköy Meydanı’na geçti. Barikatları aşmaya çalışarak polis müdahalesine direnenlerden gözaltına alınanlar oldu, ardından serbest bırakıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2 Mart’ta İnsan Hakları Eylem Planı Tanıtım Toplantısı'nda, "İfade vermek için mesai saati dışında yakalayıp, gözaltına alma, otelde gecenin bir yarısı bulup, gözaltına alma gibi uygulamalara son veriyoruz. İfade işlemleri artık 7 gün 24 saat yapılabilecek" demişti. Ancak bu konuşmanın üzerinden yalnızca bir hafta sonra, 10 Mart 2021 tarihinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yürüyüşe katılan biri çocuk 18 kişi hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla soruşturma başlattı ve aynı gece 13 kişi ev baskınıyla gözaltına alındı.  İstanbul Vatan İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesine götürülen kadınlar, “Yürüyüş sırasında ’Tayyip kaç kaç kaç kadınlar geliyor’, ‘Zıpla zıpla zıplamayan Tayyiptir’ sloganları atarak ve ritme göre zıplayarak cumhurbaşkanına hakaret ettikleri” iddiasıyla suçlandı. Emniyet ifadelerinin ardından ertesi gün adliyeye sevk edilen 17 kişi, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 18 yaşından küçük olan kişi ise aynı gün serbest bırakıldı. 

‘Zıplayan feministlere’ 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası isteniyor

Maskeli olmalarından dolayı yüzleri belirlenemediği için, ”ritme göre zıplayanların tespit edilmesiyle” gözaltına alınan 17 feminist hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “cumhurbaşkanına hakaret” ve “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet etmek” suçlarından ayrı ayrı 2 yıl 8 aydan 7 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. İddianamenin kabulüyle İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davanın ilk duruşması, 1 Mart 2022 tarihinde yapıldı. Avukat Meriç Eyüboğlu, isnat edilen eylem ve delillerin toplanması ve tartışılması için sanıkların savunması alınmadan derhal beraat kararı verilmesinde talebinde bulundu. Ancak talebin reddine karar vererek savunmaları alan mahkeme, ifadeleri alınan sanıkların duruşmalardan vareste tutulmalarına ve hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca, duruşmaya gelmeyen bir sanık hakkında zorla getirme kararı verirken, ifadeleri alınmayan sanıklar hakkında adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına, ancak yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin devamına karar verdi. Duruşma, 23 Eylül 2022 tarihine erteledi. Feminist hareket, kadın hareketi ve LGBTİ+ hareketi yıllar içinde erkek-devlet şiddetine, patriyarkaya, nafaka karşıtlığına, kürtaj yasağına, emek sömürüsüne, transfobiye, homofobiye, heteroseksizme, savaşa karşı yürüttüğü mücadeleyi her 8 Mart gecesi Taksim’de büyütüyor. Taksim’den Mis Sokak’a başlayıp İstiklal Caddesi’nin başından Tünel’e kadar kalabalıklar halinde süren yürüyüş, bu yıl 20. kez yapılacak.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.