Arşiv

Gazeteci Ömer Çelik kaybolan darp raporunu 4 yıl sonra buldu

Gazeteci Ömer Çelik kaybolan darp raporunu 4 yıl sonra buldu
Deniz Tekin
Diyarbakır - Gazeteci Ömer Çelik, RedHack’in yayınladığı dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın emaillerini haberleştirdiği için 25 Aralık 2016 tarihinde evi basılarak gözaltına alındı. Kendisini gözaltına almaya gelen polislerin işkence ve kötü muamelesine maruz kalan Çelik’in aldığı darp raporu soruşturma sürecinde kayboldu ve polisler için takipsizlik kararı verildi. Çelik, maruz kaldığı polis şiddetinin en önemli delili olan ve savcılığın bir türlü bulamadığı raporu olayın üzerinden dört yıl geçtikten sonra buldu.  Süreç ile ilgili MLSA’ya konuşan Çelik, “Normal bir hukuk düzeninde yargının bu haberleri suç duyurusu kabul etmesi gerekirken, şahsi olarak maruz kaldığım yaklaşım işkence ve tutuklama oldu,” ifadelerini kullandı.  Darp raporunun dört yıl sonra bulunması ile birlikte Çelik polisler hakkında suç duyurusunda bulunacak.  “Sayın heyet, aslında bakarsanız bugün karşınızda bile bulunmayabilirdim. Çünkü evimde polislerce infaz edilebilirdim. Bana işkence uygulayan polisler, başucumda uzun süre beni öldürüp-öldürmeme konusunda birbiriyle tartıştı çünkü. Neden bilemiyorum ama bundan vazgeçildiği için bugün karşınıza sanık olarak çıkarılmış bulunuyorum. Bununla birlikte yaşadığımız dönemi özetleyen bir diğer şey ise uğradığım işkenceye dair verilen sağlık raporumun kaybedilmiş olmasıdır. Avukatım, dosya içindeki bu rapora (darp raporu) aylardır ulaşamamaktadır. Bu yüzden suç duyurusunda bile bulunamıyorum. İnsan uğradığı hukuksuzluğa karşı hakkını arayamamakta ne yazık ki…” 

Polis: Sen oğlunun gazeteci olmasına niye izin verdin?

İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesinde 24 Ekim 2017 tarihinde yapılan bu savunma, evine yapılan baskında eşi, annesi ve 38 günlük bebeği önünde kar maskeli özel harekat polislerinin işkence ve kötü muamelesine maruz kalan ve KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nın Haber Müdürü Ömer Çelik’e ait.  Tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşmasında adalet beklentisini bu sözlerle dile getiren gazeteciye mahkeme başkanının verdiği cevap ise “isnat edilen suçlamalar bölümüne gel” oldu. Çelik’in yaşadıkları sadece bununla sınırlı değil. Baskın sırasında evde olan Çelik’in annesi, başında silahla bekleyen bir polisin kendisine "Sen oğlunun gazeteci olmasına niye izin verdin?" dediğini aktardı. 

Çelik’in hastaneden aldığı darp raporu kayboldu

Gözaltına alındıktan sonra muayene için hastaneye götürülen Çelik, darp raporu alarak maruz kaldığı işkence ve kötü muameleyi resmî kayıtlara geçirdi. İstanbul’a götürülen Çelik, 24 günlük gözaltı süresinin ardından tutuklandı. Çelik’in avukatları dosyada kısıtlama kararı olduğu için adli muayene raporuna soruşturma aşamasında ulaşamadı. Dava açıldığında ise dosyada olması gereken darp raporu bulunamadı. Yaşananlara tanıklık eden Çelik’in ailesi İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’ne başvuru yaptı ve polisler hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu. Çelik’in maruz kaldığı işkencenin tespiti için Adli Tıp Kurumu’na (ATK) sevk edilerek rapor aldırılması istendi.  

Savcı: Darp yok, polis yasal görevini yerine getirdi 

Polisler hakkında “görevi kötüye kullanma” iddiasıyla soruşturma açan savcılık, polislerin ve olayın tanığı olan Çelik’in ailesinin ifadelerini dahi almadan 2018 yılında takipsizlik kararı verdi. Savcı, Çelik’in doktor raporlarında darp ve cebir izine rastlanmadığı ve işkence yapmakla suçlanan polislerin “yasal anlamda görevlerinin gereklerinin dışına çıktığına dair” şüpheli bir duruma rastlanmadığını ileri sürdü. İHD’nin takipsizlik kararının kaldırılarak soruşturmanın genişletilmesi talebi ile yaptığı itiraz Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hâkimliğince reddedildi. Ancak ret kararı şikayetçilere tebliğ edilmedi.

Çelik’in darp raporu adli vaka olarak kaydedilmemiş

Dava dosyasındaki darp raporunun kaybolmasının ardından ailesinin yaptığı suç duyurusunun da takipsizlikle sonuçlandığını öğrenen Çelik, maruz kaldığı polis şiddetinin en önemli delili olan raporun peşine düştü. Çelik, bürokratik engeller ve uzun uğraşlardan sonra Diyarbakır Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi arşivindeki adli muayene raporuna ulaştı.  Hastaneden alınan “Hasta Tanıları Raporu” ile muayene ve tedavi bilgilerinin yer aldığı  “Hasta Epikiriz Bilgileri” başlıklı belgelerde Çelik için “bir başka şahıs tarafından darp veya çarpma” tespitinin yapıldığı görüldü. Ancak yasalara göre bu durumun adli bir vaka olarak polise ve savcılığa bildirilmesi gereken Çelik’in darp raporunun bildirilmediği ortaya çıktı. 

Polis: İmanlı tek bir haberin yok 

Maruz kaldığı işkence ve kötü muameleye yönelik cezasızlık ile mücadele için neler yaptığını MLSA’ya anlatan Çelik, kamuoyuyla paylaşılan Bakan Albayrak e-maillerindeki bilgileri haberleştirdikleri için beş meslektaşıyla birlikte halen yargılandıklarını hatırlattı.  İnsanların helikopterden atılarak öldürüldüğü ve sorumluların serbestçe dolaşmaya devam ettiği bir dönemde maruz kaldığı işkenceyi dile getirmekten hicap duyduğunu söyleyen Çelik, kendisine işkence yapan bir polisin “Bu güne kadar imanlı haber yapmadın. İmanlı tek bir haberin yok” dediğine dikkat çekti. Çelik, ev baskını sırasında polislerin kendi aralarında yaptığı “öldürme - öldürmeme” tartışmasının ise ayrıca düşünülmesi gereken bir olay olduğunun altını çizdi.

Çelik: Doktor işkenceci polislerin örtülü tehditlerine rağmen raporu düzenledi 

Maruz kaldığı işkenceyi belgeleyen ayrıntılı doktor raporunun dava dosyasından kaybolmasının ilginç olduğunu kaydeden Çelik, kendisine işkence yapan polislerin örtülü tehditlerine rağmen raporun meslek yeminine bağlı kalan bir doktor tarafından hazırlandığını ifade etti. Başsavcılığın takipsizlik kararında ‘darp ve cebir izine rastlanmadığının’ ileri sürdüğü rapora tüm engellere rağmen kendi bireysel çabasıyla ulaştığını söyleyen Çelik, polisler hakkında suç duyurusunda bulunacağını da ekledi: “Kolluğun yasanın dışına çıkıp işkence uygulaması, yargının ise işlenen bu suçu cezasız bırakma çabasına rağmen elimdeki bu rapor ve hastaneden talep ettiğim ayrıntılı muayene raporu ile birlikte önümüzdeki günlerde bizzat suç duyurusunda bulunacağım.” Çelik, ülkenin içinde bulunduğu koşullar itibariyle yaptığı suç duyurusundan bir sonuç çıkacağı konusunda umutlu olmadığını söyledi.

Zeytun: Suçun üzeri suç işlenerek kapatılmaya çalışıldı 

İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, gazeteci Çelik’in maruz kaldığı işkence ve kötü muamele ile ilgili savcılığın delilleri toplamak yerine bunları delilleri görmezden geldiğine dikkat çekti. Çelik’in darp raporunun kaybolmasıyla ilgili “Sıkça rastladığımız bir durum tekrar karşımıza çıktı” tespitini yapan Zeytun, şöyle devam etti:  “Hastane muayene raporu gibi işkenceyi belgeleyen çok önemli evrak kaybettirilmek istendi. Üstelik bununla suç delillerini yok etme suçu da işlenerek göz göre göre soruşturma kapatılmaya çalışıldı. Savcılık yapmakla yükümlü olduğu soruşturma işlemlerini yapmadığı gibi, soruşturmayı kapatmak adına en önemli delilin kaybolmasını dahi soruşturmadı. Burada temel hukuk ve yargılama ilkeleri açıkça çiğnenmiş, savcılık da buna iştirak etmiştir. Yargının bu dosya örneğinde somutlaştırdığımız şüpheli kamu görevlisini koruyan tutumu, cezasızlık politikasındaki başat rolünü gözler önüne sermektedir.” 

Ne olmuştu?

RedHack tarafından sızdırılan dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın maillerine ilişkin haberleri nedeniyle 25 Aralık 2016’da DİHA haber müdürü Ömer Çelik ve muhabiri Metin Yoksu, Diken haber sitesi eski editörü Tunca Öğreten, Etkin Haber Ajansı (ETHA) sorumlu müdürü Derya Okatan, BirGün gazetesi muhabiri Mahir Kanaat, Yolculuk Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Eray Sargın gözaltına alındı. 24 günlük gözaltı süresinin ardından gazeteciler Çelik, Öğreten ve Kanaat tutuklandı, Yoksu, Okatan ve Saygın ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Kamuoyunda “RedHack davası” olarak bilinen davanın 24 Ekim 2017 tarihinde görülen ilk duruşmasında Çelik, 6 Aralık 2017 tarihinde görülen duruşmasında ise Mahir Kanaat ve Tunca Öğreten tahliye edildi. Dava halen devam ediyor. İki gün önce on birinci duruşması görülen davaya Mayıs ayında devam edilecek.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.