Duruşma Haberleri

‘Geçinemiyoruz’ Davası: Tutuklu gazeteci Öznur Değer de savunma yaptı

‘Geçinemiyoruz’ Davası: Tutuklu gazeteci Öznur Değer de savunma yaptı
SİBEL YÜKLER*

Ankara’daki “Geçinemiyoruz” eyleminde gözaltına alınan 23 kişiyle yargılaması başlayan JinNews muhabiri Öznur Değer, tutuklu olduğu cezaevinden duruşmaya getirildi. Değer savunmasında, “Bir gazeteciyim, benim görevim haber yapmak. Hiçbir polisin gazetecinin kamerasını kapatma hakkı, haber takibi yaparken engelleme ve şiddet gösterme hakkı yoktur. Ancak Ankara Emniyeti, gazetecilerin sahada çalışmasını engelliyor” dedi.  Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin artan yaşam pahalılığını protesto etmek için 28 Kasım 2021 tarihinde yapmak istedikleri “Geçinemiyoruz” eyleminde gözaltına alınan 23 kişi ile eylemi takip eden JinNews muhabiri Öznur Değer’in, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” suçlamalarıyla yargılandıkları dava, bugün Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesinde başladı.  29 Ekim 2022 tarihinden beri mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek 9 gazeteci ile tutuklu bulunan Öznur Değer, jandarma eşliğinde Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden getirilerek duruşmaya katıldı. Bir kısım sanığın katıldığı duruşmayı, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesinin yanı sıra üniformalı iki polis de izledi. 

Gazetecinin alandan ayrılmaması ‘basın mesleği ile bağdaşmayacak hareket’ görüldü

Avukatlar ise kimlik tespiti sırasında duruşmayı izleyen iki polisin salondan çıkarılmasını talep etti. “Henüz kimlik tespiti aşamasındayız, bitsin çıkaralım” diyen hakime kişisel verilerin gizliliğini hatırlatan avukatlar, “Polisler müvekkillerimizi darpla gözaltına alan taraf konumundalar. Bir sonraki celse tanık olabilirler” diye cevap verdi. Hakim, “Kapının önünde bekleyin” diyerek polisleri duruşma salonundan çıkardı.  İddianamede, eylemde haber takibi yapan Öznur Değer’in gözaltına alınmadan önce JinNews basın kartını gösterdiği ancak Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı tarafından verilen turkuaz basın kartının olmadığı vurgulanarak, “eylem esnasında basın mesleğini icra yerine emniyet mensuplarının ikazlarına ve müdahalesine rağmen ayrılmamakta ısrar ederek emniyet mensuplarına yönelik basın mesleği ile bağdaşmayacak hareketlerde” bulunduğunu iddia edilmişti.

Öznur Değer: Ankara Emniyeti, gazetecilerin sahada çalışmasını engelliyor

Duruşmaya katılan tutuklu gazeteci Değer, “Bir gazeteciyim, benim görevim haber yapmak” diyerek başladığı savunmasında şunları kaydetti:  “Ben orada gazeteci olarak bulundum. Basın kartıma dair iddianamedeki ibareleri tekrarlamayacağım çünkü buna dair Yargıtay kararları var. Esasında sanık olarak değil, tanık olarak dinlenmesi gereken kişiyim. Sanıklar polis saldırısından bahsetti zaten. Ancak ben, Ankara Emniyetinin sahada çalışan gazetecilere saldırısından bahsetmek istiyorum. Kamuya açık bütün yerlerde çekim yapma özgürlüğüne sahibiz, bu bizim yasal hakkımız. Varsa bir polis şiddeti bunu açıkça görüntüleyip ifşa etmek de gazetecilerin görevidir. Ancak Ankara Emniyeti gazetecilerin sahada çalışmasını engelliyor. Düşmanca bir edayla saldırı söz konusuydu. Hiçbir uyarı yapılmadığının tanığıyım.”

‘İddianamedeki basına dönük ibareler kolluk literatürüdür’

“Ben de bir TEM amirinin hedef göstermesi sonucu ablukaya alınarak ters kelepçelendim. Polisler ekipmanlarıma zarar verdi, tripodumun ayağı kırıldı. İddianame savcısı, ‘Emniyet mensuplarına yönelik basın mesleği ile bağdaşmayacak hareketler” derken buradaki kastı nedir? Basın mesleğinin görevi zaten görüntü almaktır. İddianamedeki bu ibareler kolluk literatürüdür. Eğer bu ifadeler yargı literatürü olsaydı şu an karşınızda olmayacaktım. Görüntüyü izlediyseniz haber takibi yaptığım açıktır.” 

‘Hiçbir polisin gazetecinin kamerasını kapatma hakkı yok’

“Henüz eylem başlamadan saldırıyı çekerken polis kameramın önünü kapattı. Her seferinde birkaç adım geri gittim. Bir gazeteci olarak zor bir durumdur çünkü haber takibi engellenir. Hiçbir polisin gazetecinin, yani benim kameramı kapatma hakkı, haber takibi yaparken engelleme ve şiddet gösterme hakkı yoktur. Kır saçlı bir güvenlik amiri, beni işaret ederek, ‘Alın bunu’ dedi. Hemen ardından kalkanlarla alındım. Elimde tripod, kamera ve fotoğraf makinesi varken eylemci olamam, gazeteci olarak oradaydım. Aynı polis, ‘Eğin başını’ dedi ve ardından saçlarım çekildi, ekipmanlarıma zarar verildi.”

‘Şiddet failleri değil, demokratik hakkını kullananlar yargılanıyor’

“Ben bir kadın gazeteciyim, bildiğim ve takip ettiğim bir şey var. Ankara Emniyetinin kullandığı işkence yöntemlerinden biri de kafa eğerek başa ve saça saldırmaktır. Burada yargılanması gereken Ankara Emniyeti Güvenlik Şube ve TEM Şube polisleridir. Şiddet sadece gözaltı aracıyla bitmedi. Hastaneye götürüldüğümüzde de ikinci bir şiddet yaşadık. Kayıtlara geçmesini istiyorum. Bir kişi gözünü açamayacak şekilde biber gazına maruz kalmıştır. Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesi bahçesindeyken yere yatırılarak tekmelendi. Ben bir gazeteciyim, gazeteci olarak oradaydım. Suçlamaları kabul etmeyerek beraatimi talep ediyorum.”

Sanıklar: Eyleme katıldım, çünkü milyonlarca insan gibi geçinemiyorum

Duruşmaya katılan sanıklardan Deniz Gündoğdu ise savunmasında, “Ben de bir vatandaş olarak geçinemiyorum. Geçinemediğimiz için anayasal hakkımızı kullanmak istedik. Fakat yapılması düşünülen ancak henüz başlamayan bir eylem nedeniyle karga tulumba, saldırgan bir tavırla gözaltına alındık. Burada yargılanması gerekenlerin bize saldıran, işkence eden kolluk kuvvetidir” diye konuştu. Sanıklardan Zarife Çamalan da savunmasında, “Bu eyleme katıldım çünkü milyonlarca insan gibi geçinemiyorum. Suç işlediğimi düşünmüyorum ve iddianameyi kabul etmiyorum” dedi.  Hasan Akman ise savunmasında, “Polis fezlekesi iddianame diye karşımıza çıktı. Savcı polisin çarpıtmasının üzerine hiçbir şey koymamış. Basın açıklaması anayasal bir hak. Bunun için önceden izin almak da gerekmiyor. Ancak daha açıklama yapmadan işkenceyle gözaltına alındık” diyerek beraatini talep etti. Duruşmada hazır bulunan diğer sanıklar da anayasal haklarını kullanmak istedikleri sırada işkenceyle gözaltına alındıklarını ifade etti. Avukatlar, esas hakkındaki mütalaadan sonra savunma yapacaklarını belirtti. 

Avukat İpekçi: JinNews kartı kabul edilemiyor ama Hürriyet gibi gazetelerde de basın sigortası olmayan yüzlerce gazeteci var

Beyanda bulunan eski Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı ve avukat Ercan İpekçi ise, “2911 sayılı Kanunun 32. maddesine göre Değer’in sanık olabilmesi için o eylemin katılımcısı, düzenleyicisi olması gerekir. Değer, bir gazeteci. Görüntülerde gördüğünüz gibi haber için çekim yapıyor” dedi. Gazetecilerin mesleki kimliklerini gazeteci sendikalarının ve meslek örgütlerinin belirlediğini söyleyen İpekçi, “İddianame savcısı, Değer’in kurum kartı olduğunu ancak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen Turkuaz Basın Kartı olmadığını söylüyor. Savcıya göre, JinNews basın kartı kabul edilemiyor ama Sabah, ATV, Hürriyet, Milliyet gibi gazete ve televizyonlarda da Basın Kanunu’na göre sigortası yapılmayan yüzlerce gazeteci var, onlar da kurum kartlarını kullanıyor” dedi. İpekçi, Basın İş Kanunu’ndan sigortası olmayan gazetecilerin de gazeteci sayılmamasının yine Basın İş Kanunu’na aykırı olduğunu belirtti.

Polisin uyarı yapıp yapmadığı tespit edilecek

Avukat Çiğdem Kozan dava konusu suçlamalara dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Oya Ataman kararından bahsederken, avukat Nilay Nayman ise Anayasa Mahkemesinin (AYM) Cumartesi Anneleri hakkında verdiği kararı hatırlattı. Hakim, söz konusu eylem günü polislerin gözaltı öncesi herhangi bir uyarıda bulunup bulunmadığının görüntülerden tespit edilmesi için Ankara İl Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmasını karar verdi. Savunma yapan sanıkların vareste tutulacağı bir sonraki duruşma 10 Temmuz’da görülecek. 

Yasak kararı olmayan eylem, iddianamede yasa dışı görüldü

19 Aralık 2022 tarihli iddianamede, eylemde atılan “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Hükümet İstifa”, “Direne Direne Kazanacağız”, “Krizin Yükü Patronlara” ve “Yoksulluğa Teslim Olmayacağız” sloganlarının suçlama konusu olduğu belirtildi. Söz konusu eylem için herhangi bir yasaklama kararından bahsedilmeyen iddianamede, önceden valiliğe bildirilmediği söylenerek eylemin yasa dışı olduğunu iddia edildi. *Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.