Duruşma Haberleri

Gezi davasında AKP’li hakimin yer aldığı heyet ceza yağdırdı

Gezi davasında AKP’li hakimin yer aldığı heyet ceza yağdırdı
ELİF AKGÜL*
Yeniden görülen Gezi davasının karar duruşması, 25 Nisan saat 10:00’da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Mahkeme heyeti, 1637 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala’ya “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi, “casusluk” suçlamasından ise beraat kararı verdi. Tutuksuz sanıklar Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye de 18’er yıl hapis cezası verildi. Hükümle beraber tutuklama kararı da verildi. Önceki duruşmalarda Kavala hakkındaki tutukluluğa devam kararlarına şerh düşen kıdemli üye hakim Kürşad Bektaş hukuksuz delillerden ceza verilemeyeceğini belirterek tüm sanıklar için beraat, Kavala için de tahliye yönünde karara şerh düştü. Öte yandan duruşmaya, avukat Evren İşler’in açıklamalarıyla üye hakim Murat Bircan’ın daha önce AKP’den Samsun milletvekili aday adayı olduğunun ortaya çıkması damga vurdu. Bircan’ın dosyada bir numaralı müşteki olarak yer alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki övücü sözleri üzerine avukatların yaptığı reddi hakim talepleri ise reddedildi. Tüm gün süren duruşmada sanık avukatları savunma yaptı. Avukatların savunmalarından öne çıkan başlıklar şöyle: ‘Derhal beraat kararı verilmeli’ Mine Özerden'in avukatı Tuğçe Duygu Köksal: "Beraat kararının verildiği 18 Şubat 2020'den beri bu dosyada hiçbir ilerleme yok, derhal beraat kararı verilmesi gerekir. Beraatin aksi yönünde ne delil toplandı? Hangi delil tartışıldı? … Beraat kararı istinaf mahkemesince esastan bozulmadı. İstinaf, dosyanın delillerinin tartışılmasını ve Çarşı davası ile birleştirilmesi talep edilmişti. Anlaşıldı ki o dosyadan aleyhe hiçbir şey çıkmayacaktı dolayısıyla ara karardan dönüldü. O karardan sonra derhal beraat verilmeliydi ama onun yerine dosya esas hakkında mütalaa için savcılığa verildi. Esas hakkında mütalaada zımni beraat mütalaasıdır. … Müvekkilimin hakkını kullanması esas hakkında mütalaada ‘hükümeti kaldırmaya yönelik teşebbüse yardım’ olarak nitelendirilmiş. Esas hakkında mütalaada müvekkilin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına yönelik talebi kriminalize ediliyor.” ‘Toplumun susturulması amaçlanan politik bir dava’ Yiğit Ali Ekmekçi'nin avukatı Emel Ataktürk: “Bu dava, insan hakları için çalışanların ve sivil alanın yok edilmesine yöneliktir. Konusu suç olan eylemlerin yargılanması değil, hak savunucuları üzerinden tüm toplumun susturulmasını amaçlayan politik bir davadır. “Gezi ve Çarşı davaları yüksek mahkemelerde incelenirken siyasi otoriteler Gezi davası hakkında yorum yapmayı sürdürdü. Gezi ve Çarşı davaları yerel mahkemeye döndüğünde de müdahaleler sürdü. 30 ACM dosyaya daha hakimdi, beraat kararı verilmişti ama dosya tefrik aşamasına geldiğinde dosya hızla karara çıkarılmak için 30. ACM'ye değil, mahkemenize verildi.” Av. Emel Ataktürk savunmasını yaptığı sırada izleyici sıralarında bulunan bir gözlemci hakimlere seslenerek “Telefonlarınızla oynuyorsunuz, dinlemiyorsunuz. Telefonlarınızla oynamayın!” dyie tepki gösterdi. Gökçe Tüylüoğlu müdafiii Bahri Belen: “Müvekkilimin çalıştığı vakıfta yapılan denetimlerde hiçbir usulsüzlük bulunmadı. Müvekkilimin sorgusu da yapılmadı. Aslında bu dava, hukukun siyasetle dansıdır. Siyaset dans etmek isteyebilir ancak hukukun böyle bir dansa izin vermemesi gerekir. Başta müvekkilim olmak üzere dosyadaki sanıklar hakkında, mahkemenin siyasetin dışında, hakimler olarak bir karar vermenizi talep ediyorum.” ‘Beş yıl sonra yargılarsanız yine aynı savunmayı yapacağız’ Can Atalay, Mücella Yapıcı ve Tayfun Kahraman'ın avukatı Fikret İlkiz: “İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamaya hiçbiriniz katılmadınız, orada neler konuşulduğunu bilmiyorsunuz. Biz tekrarların tekrarlarını yaşıyoruz. Yargı organları aynı şeyleri tekrarlatmak için insanları sanık yapma hakkına sahip değildir.  İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararında Osman Kavala’nın Gezi’nin finansörü olmadığı belirtildi. Müvekkillerim de değildir, olamazlar da çünkü beş paraları yok.” “İstanbul 33’üncü Asliye Ceza Mahkemesindeki ilk yargılama sırasında kaç iddianame düzenlerseniz düzenleyin aynı savunmayı yapacağını söyleyen Mücella Yapıcı, yine aynı savunmayı yaptı. Beş yıl sonra yine yargılarsanız yine aynı savunmayı yapacağız.” “Her olasılıkta derhal karar vermek istiyorsunuz. Savunma için süre verilmesine dair bir karar çıkmadı ağzınızdan. Başka bir ceza muhakemesini dikkate almıyorsanız savunma için süre verilir. Avukat Tora Pekin konuşurken ‘48 dakika oldu’ dediniz. Süre mi tutuyorsunuz? 10 dakika daha süre verdiniz. Bu savunma hakkının ihlalidir. O halde biz burada ne yapıyoruz? Bir ritüeli tamamlamak üzere savunma yapıyoruz. Bu insanlar size karşı ne kadar çok şey savundular! İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında bekleyen bir dosyanız varsa getirin, bizi tekrar yargılayın! Hangi yasada yeri var bunun? Ne dersen de karar belli!” Üye hakim Murat Bircan AKP’den milletvekili aday adayıymış Atalay, Yapıcı ve Kahraman’ın avukatlarından Evren İşler savunmasında, üye hakim Murat Bircan’ın 2018 genel seçimlerinde AKP’den Samsun milletvekili aday adayı olduğunu söyledi. Bafra55 isimli internet sitesindeki haberden alıntı yapan İşler, Bircan’ın “Güçlü bir Türkiye için güçlü bir lidere ihtiyacımız var. Bu güçlü lider de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır” dediğini aktardı. İşler, “Bu dosyada Erdoğan ilk mağdur. Talimat vermeye gerek var mı? Üye hakim onu seviyor zaten, onun liderliğine güveniyor” dedi. Reddi hakim talebi reddedildi Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar ve Hakan Altınay’ın avukatı Tora Pekin, hakim Bircan’ın davadan çekilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, davayı uzatmaya yönelik olduğunu savunarak talebi reddetti. Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar, esas hakkındaki mütalaada Gezi eylemlerine “kalkışma” dendiğini hatırlatarak “Kalkışma, ihtilâl ve darbe demek. Terimleri doğru seçmek gerek. Biz ihtilâlci veya darbeci değiliz. Böyle bir hakkınız yok. Bu sözü söyleyemezsiniz” dedi. ‘Bu heyetin vereceği karar baştan sakat olur’ Kavala’nın diğer avukatı Tolga Deniz Aytöre de şunları söyledi: “Davadan çekilme talebimizle ilgili ‘Davayı uzatmaya yönelik’ dediniz. Bu heyet bu kararı veremez. Karar baştan sakat olur. Yargılama yapılmadı ki burada. Bir tane soru bile sormadınız Osman Kavala’ya. ‘Sen Gezi Parkı’na gittin mi?’ diye sorsanız bile olurdu. Olağandışı bir aceleyle karara gidiyorsunuz. Bari yegane deliliniz olan tapeleri getirip ‘Bunlar sanıkların sesi mi?’ diye sorsaydınız. Tamamen bir ritüeli yerine getirmek için konuşuyoruz, bir daha böyle mütalaalar olmasın diye konuşuyoruz. Bu delilleri ısrarla kullanmak istiyorsunuz, çünkü elinizde başka bir delil yok. Bu tapelerdeki konuşmaların içeriğinde de bir suç yok.“ Kavala’nın avukatı İlkan Koyuncu da “Davada cebir ve şiddet unsuru olmadığı için çArşı davasını bu davayla birleştirdiniz. Sonra onlara ceza vermek istemediğiniz için dosyayı ayırdınız, çünkü seçim geliyor. Bir zümreyi karşınıza almak istemediniz. Siz derken kararına sahibine sesleniyorum” dedi. Avukatların konuşmalarından sonra sanıklara son sözleri sorulan sanıklar şöyle konuştu: Osman Kavala: Yargı kullanılarak yapılan bir suikast eylemi Son sözü sorulan Osman Kavala, “AİHM’in hak ihlali kararından sonra aleyhime sunulan delillerin hiçbiri beni suçla ilişkilendirip makul şüphe yaratmamışken delil olmayan delillerle hakkımda ağrılaştırılmış müebbet hapis istenmesi hukuki değildir. Bu aynen ikinci iddianamedeki suçlar gibi yargı kullanılarak yapılan bir suikast eylemidir.” Mücella Yapıcı: Bu son sözüm değil “Son sözüm olduğunu düşünmüyorum. Ben 50 yıllık bir meslek insanıyım. Olabildiğince aydın olmaya çalıştım. Hiçbir zaman şiddetten yana olmadım. Toplum yararına mesleğimi onurla yürüttüm. Bugüne kadar tek bir çocuğuma haram lokma yedirmedim; hırsızlık, uğursuzluk, yolsuzluk yapmadım. Mesleğimi mesleğim doğrultusunda kullandım. Yaşamımdan onur duydum. Aynı onuru benim yaşıma gelince sizin de yaşamınızı umuyorum. Hüküm sizindir.” Tayfun Kahraman: Talimatla yürüyen yargı sürecini reddedin “Sözün bittiği yerdeyiz. Olmayan bir suçla ilgili burada yargılama yapılıyor. Gezi başarıyla sonuçlandı, çünkü park olarak korundu. İstanbul’da elde ettiğimiz tek başarı belki de budur. Kent suçlarına karşı muhalif olmaktan dolayı yargılanıyoruz. Vicdanen bir karar vereceksiniz. Talimatla yürüyen bu yargılama sürecini reddetmenizi ve bu davayı kapatmanızı istiyoruz.” Can Atalay: Bu bir yargılama faaliyeti değil “Harama el uzatmadık, kul hakkı yemedik, devleti kendi çıkarlarımız için kullanmadık, devletin gücünü ele geçirip yandaşlarımızı zengin etmedik. Suç işlemedik. Avukatlık, mimarlık, şehir plancılığı yaptık. Bu yargılama faaliyeti değil. Eğer sorun Gezi direnişini sahiplenmekse sahipleniyoruz. Bu bir son değil. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.” Çiğdem Mater: Esefle karşılıyorum “Bu iddialarla yargılanmayı esefle karşılıyorum. Darbeci olarak yargılanmayı kabul etmiyorum. Protestolar sırasında gençleri öldürenlerin peşine düşülmesini beklerdim, ama onun yerine bu dava açıldı. Osman Kavala’nın hayatından çaldığınız 4,5 yılı geri veremezsiniz. Tüm suçlamaları reddediyor, derhal beraatimi talep ediyorum.” Mine Özerden: Yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını talep ediyorum “Yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını, güçlünün hukukunun yerine hukukun gücünün galip gelmesini talep ediyorum ve beraatimi talep ediyorum.” Hakan Altınay “Söyleyeceklerimi söyledim, beraatimi talep ediyorum” derken Yiğit Ali Ekmekçi de beraat istedi. Ceza yağdı: Ağırlaştırılmış müebbet, 18 yıl hapis ve tutuklama Hükmünü açıklayan mahkeme heyeti Kavala’ya “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi, casusluk cezasından beraatına ve casusluk suçlamasından tahliyesine hükmetti. Kavala’nın “darbe teşebbüsü” suçlamasından da tutukluluk hali sürüyor. Tutuksuz sanıklar Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi 18’er yıl hapis cezası aldı. Mahkeme, yedi kişi hakkında “ceza miktarı ve adli kontrol tedbirinin tutuklamadan beklenen menfaati sağlayamayacağını” gerekçe göstererek tutuklama kararı verdi. Kıdemli hakim şerh düştü: Dinleme kayıtları hukuksuz delil, beraat verilmeli Karara şerh düşen kıdemli hakim Kürşad Bektaş, dosyada dinleme kayıtlarından başka delil olmadığını belirterek şunları kaydetti: “İlk dinleme kararının 18 Haziran 2013 tarihinde TCK’nin 220’nci maddesinde düzenlenen ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçuna ilişkin olarak alındığı, TCK 312’nci maddesi kapsamında ‘hükümete karşı suç’ suçundan alınan dinleme kararı olmadığı, daha sonra dinlemenin uzatılması talep ve kararlarında ayrıca TCK 312’nci maddesinin de eklendiği, ancak bu suçun bu tarihlerde CMK’nin 135/8’inci maddesinde sayılan ve yasal dinlemeye konu suçlardan olmadığı, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan, hükümete karşı suç’ suçunun 2 Aralık 2014 tarihinde CMK’de yer alan dinleme kapsamındaki suçlara eklendiği, bu tarihten sonra da alınan bir dinleme kararının bulunmadığı, dosyadaki tüm dinleme kayıtlarının 2 Aralık 2014 tarihinden önce olduğu, bu haliyle dinleme kayıtlarının kanuna ve hukuka aykırı delil niteliğinde bulundukları, CMK 206/2-a, CMK 217/2, CMK 230/1-b maddeleri doğrultusunda yapılan değerlendirme ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre dosyadaki dinleme kayıtlarının yasak delil mahiyetinde olduğu, sanıkların kanuna aykırı dinleme kayıtlarına karşı beyanları da yasak delile dayandığından hükme esas alınamayacağı, aksi kabul edilse dahi kayıtlarını destekleyen somut kanıtlar olmadığı ve tek başına dinleme kayıtlarının sanıkların üzerlerine atılı suçlardan mahkumiyetlerine yeter olmadığı anlaşılmış olup sanıkların üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarına yeter her türlü kuşkudan uzak somut, kesin ve inandırıcı başkaca delil de bulunmadığından beraatı, tutuklu sanık Osman Kavala’nın tahliyesi ile diğer sanıkların tutuklanmaması görüşündeyim.” *Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş,  MLSA’ya atıf yapmak şartı ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.