Haberler

İçişleri Bakanlığı: Ses ve görüntü yasağı genelgesi var olan yetkinin açıklanması

İçişleri Bakanlığı: Ses ve görüntü yasağı genelgesi var olan yetkinin açıklanması
Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) ve İçişleri Bakanlığı “ses ve görüntü yasağı” getiren Emniyet genelgesinin kolluk kuvvetlerinin “var olan yetkisinin açıklanmasına ilişkin talimat niteliğinde” olduğunu öne sürdü. EGM, 30 Nisan’da bir genelge yayımlayarak kolluk personelinden kamusal alanda görevlerini yaparken ses ve görüntü kaydı alanları engellemesini istemişti. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) genelgenin yürütmesinin durdurulmasını isteyerek EGM ve İçişleri Bakanlığına karşı Danıştay’da dava açmıştı. EGM ve İçişleri Bakanlığı, 16 Ağustos günü Danıştay 10. Daire Başkanlığına savunmalarını sundu.  Her iki kurumdan ayrı ayrı gönderilen fakat birebir aynı olan cevaplarda, toplumsal olaylar sırasında ses ve görüntü kaydını engellemeye yönelik  genelgeye karşı açılan davanın “dayanaktan yoksun” olduğu savunuldu.  Başvurunun bir gazeteci adına yapıldığını vurgulayan kurumlar, usule ilişkin savunmada, basın mensuplarının bu tür bir davanın tarafı olamayacağını söyleyerek, genelgenin yalnızca kurum içi görevlileri ilgilendirdiğini ve “iç düzen işlemi” olduğunu öne sürdü. Savunma, basın mensuplarının davaya taraf olamayacağını genelge metninde Basın Kanunundan kaynaklanan hakların sınırlandırıldığına ilişkin bir ifadenin yer almamasına dayandırıyor. MLSA Hukuk Biriminden avukat Zelal Pelin Doğan, söz konusu genelgenin “iç düzen işlemi” olamayacağını söyleyerek, bu durumu “Genelge pratikte ‘genel düzenleyici işlem’ sonucunu doğuruyor. Kolluk kuvvetlerinin bu genelgeden talimat alarak yaptıkları her idari eylem tüm yurttaşları doğrudan etkiliyor” diye açıkladı.

‘Vatandaşların kişisel verilerini koruma’ savunması

Kurumlar, esasa ilişkin savunmalarında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) özel hayatın ihlalini ve kişisel verilerin kaydedilmesini yasaklayan 134. ve 135. maddelerine atıfta bulunarak genelgenin sadece polislerin değil, olaylar sırasında görüntü kaydı alınan diğer vatandaşların da kişisel verilerinin korunmasını sağlamayı amaçladığını iddia etti. Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) terörle mücadelede görev alan kişilerin hedef gösterilmesini engellemeyi amaçlayan 6. maddesini hatırlatan yazıda ayrıca ses ve görüntü kaydının polisi hedef gösterme riski taşıdığı öne sürüldü.  Savunmada “yalnızca polisin zor kullandığı an kayıt altına alınarak” bazı basın kuruluşları ve sosyal medya aracılığıyla “toplumda polis aleyhine algı oluşturulmaya çalışıldığı” ifade edildi.

‘Savunmanın hukuki bir karşılığı yok’

MLSA Eş Direktörü avukat Veysel Ok ise genelgenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa’da garanti altına alınan ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğüne aykırı olduğunu belirterek, “Temel hak ve özgürlükler genelge ile kısıtlanamaz. Dolayısıyla Emniyet ve İçişleri Bakanlığından gelen savunmanın hukuki bir karşılığı yoktur. İdare mahkemesi genelgeyi iptal etmelidir” diye konuştu. MLSA tarafından Mayıs ayında Danıştay’a sunulan dilekçede genelgenin basın ve ifade özgürlüğüne müdahale niteliği taşıdığı vurgulanırken, bu uygulamanın anayasa tarafından güvence altına alınan haber alma ve verme özgürlüğüne de sansür getirmeyi amaçladığı ifade edilmiş, ayrıca temel hak ve özgürlüklere getirilecek sınırlamaların ancak kanunla öngörülebileceği belirtilmişti.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.