Haberler

‘İktidar deprem bölgesinde eleştiren gazeteci istemiyor’

‘İktidar deprem bölgesinde eleştiren gazeteci istemiyor’
Nedİm Türfent
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremler sonrası bölgede haber yapan gazeteciler, etkilenen 11 ilde objektif haber yapılmasına karşı büyük bir direnç olduğunu belirterek  karşılaştıkları engellemeleri MLSA’ya anlattı. T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, güvenlik güçlerinin engelleme çabalarının yanı sıra gazetecileri  tehdit eden grupların sahaya sürüldüğünü söylerken, Halk TV muhabiri Ferit Demir, hükümet yanlısı yayın yapmayan gazetecilerin engellendiğini kaydetti.  Deprem bölgesinde çalışan gazeteciler Sema Çağlak, Bahar Kılıçgedik ve Azad Altay da karşılaştıkları baskıları anlattı.

Tahincioğlu: Sahada gazeteci istenmiyor

T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, "Benim gözlemim gazetecilerin, özellikle de eleştirel haber yapanların sahada istenmediği ve uzak tutulması için araçlar geliştirildiği yönünde. Bunun için sahadayken asıl olarak caydırma, engelleme gibi yöntemler uygulandığını gördüm" dedi. Birçok yerde kimlik sorgusu, İletişim Başkanlığının verdiği basın kartları olmayanların çekim yapmasının veya çalışmasının engellenmesi gibi örneklere tanık olduğunu belirten Tahincioğlu şunları söyledi: "Biz, ekip olarak dere yatağına moloz döküldüğünü görüntülerken engellendik. Bu yasağın bir temeli, hukuki dayanağı yok. Bir de gazetecileri tehdit eden gruplar sahaya sürüldü. Kiminle, ne konuştuğunuzu gözleyen bu kişiler, eleştiri yapılıyorsa, 'devlete mi laf söylüyorsunuz' diyerek provokasyon yarattı.  Bazı gazeteciler güvenlik gerekçesiyle bulundukları alandan, kentlerden çıkarıldı. Tartaklanan, dövülen, tehdit edilen gazeteciler oldu. Bunları yapanların depremzede olmadığını anlamak için sahada olmaya bile gerek yok. Sahada gazeteci istenmiyor. Yaşananlar, ana akım medyaya hakim olunmasına rağmen, kalan alanı dolduran gazetecilerin istenmediğini gösteriyor. Ancak amaç bu olsa da gazetecilerin inatla sahada kaldıklarını da söylemek gerekir" 

Çağlak: Halkın imdadına yetişmeyen iktidar OHAL başlattı

8 Şubat’ta Urfa’nın Birecik ilçesinde depremde yıkılan bina enkazındaki çalışmaları görüntülediği sırada gözaltına alınan JINNEWS muhabiri Sema Çağlak, gazetecilere yönelik baskı ve saldırıların her dönemde kendisini yeni bir tarzda gösterdiğini söyledi. Gazetecilerin ilk günden bu yana sahada olduklarını hatırlatan Çağlak, görüşlerini şöyle dile getirdi:  "Deprem alanlarında büyük bir ihmalkarlık oldu. Birçok alana AFAD ekipleri ya hiç gitmedi ya da çok geç gitti. Zira çok sayıda yurttaş enkazların altında yaşamını yitirdi. Zaman zaman kurtarma araçları yerine iş makinelerinin harabelerin içine girdi ve bu birçok  insanın canına mal oldu. İnsanlar ‘kaderlerine’ terk edildi ve büyük bir suç işlendi. Vatandaş bu durumu basın aracılığıyla kamuoyuna duyurdu. Halkın imdadına yetişmeyen ve yetmeyen iktidar, OHAL başlattı. Yasaklar ve sınırlandırmalar başladı. Özgür basını hedef almak da bu konseptin bir parçasıdır. Birçok deprem bölgesinde gazeteciler yasaklarla yüz yüze kaldı ve gözaltına alındı. Ama biz özgür basın emekçileri olarak işimizden geri adım atmadık. Bizler alanda kalmaya ve halkın sesini duyurmaya devam edeceğiz."

Demir: Her şey güllük gülistanlık diye yazarsanız el üstünde tutulursunuz

Halk TV Muhabiri Ferit Demir de, "Her şey güllük gülistanlık diye yazarsanız hiçbir şey olmaz, el üstünde tutulursunuz”dedi.  Bazı medya gruplarının güzelleme yaptığını savunan Demir “Büyük bir felaket bilançosu var. Bu durumda gazetecinin yapacağı şey vatandaşın sesi olabilmektir. Fakat ne yazık ki çalışma olmayan bir enkazın başına gidip AFAD’ı çağıran ve ‘çalışın çekelim’ diyen bir mantık var. Biz bu mantığa karşıyız. Biz verili gerçeği yansıtmaya çalışan gazetecileriz" diye konuştu. Demir sözlerini şöyle sürdürdü:  "Saldırılara uğramamın nedeni birilerinin gerçeklerden rahatsız olması. Birileri gerçeklerin yazılıp çizilmesini istemiyor. Nereye gitsek sorunlarla karşılaşıyoruz, biz vatandaşların bu sorunlarını ekrana yansıtmaya devam edeceğiz. İktidarın nimetlerinden nemalanan birileri avantajları hep sürsün diye bizi susturmaya çalışıyorlar. Fiili saldırılar da oluyor ama biz asla yılmayacağız. Gazeteciler gerçekleri yazdığı sürece birileri onlara işlerini yaptırmamak için çaba sarf ediyor. İşlerini iyi yapan gazetecilere saldırıyorlar."

Kılıçgedik: ‘Bize gelen emir böyle’ diyorlar

Deprem bölgelerinde çalışan gazetecilerin depremzedelerden pek farkı olmadığını belirten Artı TV Diyarbakır Temsilcisi Bahar Kılıçgedik, depremin yerle bir ettiği birçok yerde barınma, ısınma, gıdaya ulaşım, hijyen, kişisel bakım, tuvalet ve duş alma sorununu depremzedelerle birlikte yaşadıklarını ifade etti. Eksi 10 derece soğukta enkaz başlarında saatlerce titreye titreye gelişmeleri aktarmaya çalıştıklarını söyleyen Kılıçgedik, "OHAL ilanı ile valilik tarafından akredite kartı almamız ve turkuaz basın kartınız yoksa çalışamazsınız denildi. Karşı çıkışlarımıza ‘bize gelen emir böyle’ diye cevap verildi. Ancak bu tür keyfi uygulamalar nedeniyle valiliğe de başvurmadık. Diyarbakır’da bazı noktalardaki enkazlarda çekim ve canlı yayın yapıp gelişmeleri de aktarmamıza izin verilmedi" dedi.

Altay: Enkaza giden gazeteciler gözaltına alındı

Depremin gerçekleştiği ilk günden bu yana sahada olan MA Muhabiri Azad Altay, depreme Diyarbakır’da yakalandıklarını ve hemen ardından merkez üssün Pazarcık olduğunu öğrendiklerinde oraya gittiklerini ifade ediyor. Pazarcık’a gittiklerinde tam bir kaos ile karşılaştıklarını söyleyen Altay yaşadıklarını şöyle anlattı: "Kimi yerlerde enkazın altından gelen çığlıkları duyurup adeta hayat kurtaran arkadaşlarımız maalesef gözaltına alındı. Kimi polisler mesleğimize saygı gösterse de sorgulayanlar veya yandaş basına verilen turkuaz kartı isteyenler oldu. Çekim için valilik izni istediler. Ama turkuaz kartlı kimseyi de göremedik orada. Bir engelleme olacaksa sıra en son gazetecilerin olmalı. Çünkü kimi zaman devletin bile ulaşamadığı insanlarla temas kurup hakikati kamuoyuna ulaştırıyoruz."
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.