Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Dava Takip Proje Koordinatörü Mümtaz Murat Kök, 27 Şubat’ta Avrupa Uygulama Ağı (European Implementation Network -EIN) tarafından organize edilen toplantıda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ni Oya Ataman ve İfade Özgürlüğü dava gruplarını ilgilendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının icrası hakkında bilgilendirdi.
Credit: EIN
46 üye devletin daimi temsilcilik delegelerinin katıldığı toplantıda Türkiye’nin bu dava gruplarında yer alan AİHM kararlarının gereklerini yerine getirmediğine ve hak ihlallerinin artarak devam ettiğine dikkat çekildi.
Bulgaristan ve Macaristan’da faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de kendi ülkelerini ilgilendiren davalar hakkında sunum yaptı.
‘2911 ve 5442 sayılı yasalar hak ihlallerinin kaynağı olmaya devam ediyor’
MLSA’nın EIN’in daveti ve desteğiyle katıldığı toplantıda ilk olarak barışçıl gösteri ve toplantı hakkı ihlallerini ve barışçıl gösteri ve toplantılardaki polis şiddetini ilgilendiren davaların yer aldığı Oya Ataman Grubu ele alındı.
25 sivil toplum kuruluşu ve yedi baro ile birlikte gruba Kural 9.2. Bildirimi yapan Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi’nden (TLSP) avukat Beril Önder, gruptaki AİHM kararlarının 16 yıldır icra edilmediğine dikkat çekti.
Av. Önder, Türkiye’nin her seferinde çok önceden yapılan ve Bakanlar Komitesi’nin yeterli olmadığına kanaat getirdiği yasal değişiklikleri öne sürerek sorumluluklarını yerine getirmediğini, yasaların sağladığı imkanlar ile yerel yönetimlerin belirli grupların ya da belirli konularda etkinlikleri keyfi şekilde yasaklamaya devam ettiğini paylaştı.
Hükümetin Komite’ye sunduğu verilerin Adalet Bakanlığı’nın yayınladığı verilerle uyuşmadığına dikkat çeken Önder, Eşit Haklar için İzleme Derneği’nin verilerini delegeler ile paylaştı.
Önder’in ardından söz alan Kök, barışçıl gösteri ve toplantı hakkını ilgilendiren 39 davanın takip edilmesiyle elde edilen verileri delegeler ile paylaşarak sunumuna başladı. Barışçıl toplantı ve gösterilere yönelik spesifik yasaklama ve müdahalelerin belirli bir kalıbı olduğunu savunan Kök, bu kalıbı gözler önüne seren örneklere dikkat çekti.
Eskişehir ve İstanbul’da onur haftası etkinlikleri ayrımcı uygulamalar ile yerel yönetimler tarafından yasaklanırken LGBTİ+’ları nefret söylemleri ile hedef alan grupların etkinliklerine göz yumulduğuna dikkat çeken Kök, yerel yönetimlerin yasaklara karşı açılan davalarda yasakları hukuki olarak anlamı olmayan komplo teorileri ile savunduklarını delegeler ile paylaştı.
Cumartesi Anneleri/İnsanlarının sistematik olarak yasaklamalara, polis şiddetine ve yargısal tacize maruz kaldığını aktaran Kök, Cumartesi Anneleri/İnsanlarının 700. Hafta buluşmasına açılan davanın 21 Eylül 2022 tarihinde görülmesi planlanan duruşması öncesinde de polis saldırısına maruz kaldığını ve dağılmalarına dahi müsaade edilmediğini anlattı. 21 Aralık 2022 tarihinde adliye önünde toplanan radikal islamcı bir gruba ise nefret söylemi içeren sloganlar atmalarına rağmen polisin göz yumduğunu paylaşan Kök, Cumartesi Anneleri/İnsanlarının her türlü barışçıl etkinliğine yönelik yasaklama ve saldırılara yasaların imkan sağladığını vurguladı.
Sunum, MLSA ve 33 STK’nın Oya Ataman Grubu’nda yaptığı bildirimlerde yer alan tavsiye ve taleplerin delegeler ile paylaşılması ile sonlandırıldı.
‘Komite Başkanı, AİHM kararlarının uygulanmaması konusunda Adalet Bakanlığı’na mektup göndermeli’
Bulgaristan ve Macaristan’da faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin sunumlarının ardından tekrar söz alan Kök, Öner ve Türk, Nedim Şener, Altuğ Taner Akçam, Artun ve Güvener ile Işıkırık dava gruplarını içeren ve “İfade Özgürlüğü Grubu” olarak da bilinen dava grupları hakkında sunum yaptı.
Credit: EIN
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 125, 215, 216, 220/6, 220/7, 299 ve 301. maddeleri ile birlikte Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 6/2 ve 7/2 maddelerinin sebep olduğu ve AİHM’in dava gruplarında ortalama 10 yıl önce tespit ettiği ihlallerin artarak devam ettiğini delegeler ile paylaşan Kök, hükümetin daha önce yeterli olmadığına kanaat getirilmesine rağmen yıllar önce yapılmış mevzuat değişikliklerini Komite’ye sunmaya devam ettiğinin altını çizdi.
TCK 299 ve 301 maddeleri hakkında hükümetin “tüm sorunlar çözüldü” argümanının hiçbir dayanağı olmadığını belirten Kök, bu kanun maddeleri hakkında dava takip projesi ile elde edilen verileri delegelerle ile paylaştı. TCK 299 ve 301 maddelerinin siyasi saiklerle kullanıldığını söyleyen Kök, Diyarbakır Barosu’nun TCK 301 davalarıyla yargısal olarak taciz edildiğini ve TCK 299 maddesinin ise “özgürlük ve güvenlik hakkı” ihlallerine giderek daha fazla sebep olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın hedef alındıktan sonra uzun süre özgürlüğünden mahkum bırakılmasına ve nihayetinde cezalandırılmasına dayanak olarak gösterilen TMK 7/2 maddesinin ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünü kullanan yurttaşları cezalandırmak için giderek daha fazla kullanıldığını aktaran Kök, yalnızca bir yıl içerisinde en az 10 gazetecinin mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek “terör örgütü propagandası” suçundan cezalandırıldığını paylaştı.
Credit: EIN
Nedim Şener Grubu içerisinde değerlendirilen ihlallere özellikle değinen Kök, Türkiye’de önceki yıllara kıyasla daha az gazetecinin cezaevinde olmasının ihlallerin azaldığı anlamına gelmediğini söyledi. Son dokuz ayda 26 gazetecinin mesleki faaliyetleri dolayısıyla tutuklandığını aktaran Kök, 16 Haziran 2022 tarihinde Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazetecinin halen haklarında iddianame hazırlanmasını beklediklerini delegeler ile paylaştı.
MLSA’nın İfade Özgürlüğü Grubu’na yaptığı bildirimdeki tavsiye ve talepleri delegeler ile paylaşarak sunumunu sonlandıran Kök, bir talebin ise özellikle altını çizdi. Dava gruplarında yer alan AİHM kararlarının ortalama 10 yıldır uygulanmayı beklediğini hatırlatan Kök, Komite Başkanı’nın, AİHM kararlarının uygulanmaması konusunda Adalet Bakanlığı’na mektup göndermesini talep ettiklerini vurguladı.
Bakanlar Komitesi, bildirim yapılan dava gruplarındaki AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını 7-9 Mart tarihinde yapılacak 1459. İnsan Hakları Toplantısı’nda değerlendirecek.