Haberler

İnfaz yasalarında çifte standart: Samast serbest, yüzlerce tutuklu bekliyor

İnfaz yasalarında çifte standart: Samast serbest, yüzlerce tutuklu bekliyor

HAYRİ DEMİR

Hrant Dink’in katili Ogün Samast, 16 yıl 10 aylık tutukluluğunun ardından “iyi hali” gerekçe gösterilerek tahliye edildi. Siyasetçi ve gazetecilerin aralarında bulunduğu yüzlerce tutuklunun tahliyeleriyse cezaevi yönetimlerine tanınan, çok geniş ‘infaz yakma’ yetkisiyle engelleniyor. Hukukçulara göre infaz yasası, keyfi uygulamaların önünü açıyor. 

Dink cinayeti, üzerinden geçen 16 yıla rağmen sorulmamış ve yanıtlanmamış sorularıyla hâlâ aydınlatılmayı beklerken, tetikçi Ogün Samast’ın geçen hafta tahliye edilmesi, tartışmalara yol açtı.

Dink ailesinin avukatı Doğan: Katiller korundu 

Cinayetin gerçek faillerinin ortaya çıkarılmasını amaçlayan bir yargılama yapılmadığını söyleyen Dink ailesinin avukatlarından Erdal Doğan, aslında yıllar önce Yargıtay tarafından Samast’ın işlediği suçun, “siyasi bir cinayet değil, adli bir cinayet olarak” değerlendirilmesi sonucunda tahliye kararının verildiğini söyledi. Doğan şunları söyledi:

“Tahliye, en başta suçun ‘terör’ kapsamına alınmayıp basit bir vaka olarak değerlendirilmesinden kaynaklanıyor. Mahkeme suçu ‘terör’ kapsamında değerlendirmiş olsaydı Samast tahliye edilmemiş olacaktı. Herhangi bir muhalifin tek paylaşımı, ‘terör örgütü propagandası’ ya da ‘terör örgütü üyeliği’ kapsamında değerlendirilirken, ülkeyi ve dünyayı sarsan bir cinayet, sarsıcı bir vaka olarak değerlendirilmediği için, katiller korunmuş oldu.”

“Ceza infaz sistemi kötüye kullanılıyor”

Diğer taraftan Samast’a uygulanan  ‘iyi hal’ ve koşullu salıverme hakkının, haklarında verilen cezaların infazı çoktan dolmuş gazetecilere ve siyasetçilere uygulanmaması da tartışma yarattı. 

Dink ailesinin avukatı Samast’ın tahliye edilmesini, “infaz yasalarının çifte standardı” olarak değerlendirdi: “Siyasetçiler, gazeteciler başta olmak üzere yüzlerce mahpus ağır koşullara rağmen infaz yasasından yararlandırılmıyor, ‘iyi hal’ uygulanmıyor ve tahliye edilmiyor. Bu da ceza infaz sisteminin ne kadar keyfi, ne kadar hukuksuz, aynı zamanda ne kadar kötüye kullanıldığını gösteriyor.”

Cezaevi idareleri geniş yetkiler verildi

İnfaz Kanunu, yürürlüğe girdiği tarihten bu yana tam 32 kez değiştirildi. 2020 yılının Mart ayında yapılan değişikliklerle, cezaevi idarelerine geniş yetkiler verildi. İlgili yasanın "Hükümlülerin değerlendirilmesi ve iyi hâlin belirlenmesi" başlıklı 89. maddesinde yapılan değişiklikse 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe girdi. Peşinden AKP ve MHP tarafından Meclis’e getirilen tasarıyla ilgili yönetmelik de değiştirildi ve İdare ve Gözlem Kurulu'na (İGK) infazını tamamlamış hükümlülerin, "iyi halli olup olmadıklarını" değerlendirme yetkisi verdi.

Bu değişiklikler kamuoyunda “infaz yakma” olarak bilinen keyfi uygulamaların da önünü açtı. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Ağustos 2023’te yayımladığı rapora göre, cezaevlerindeki yüzlerce tutuklunun koşullu salıverme talepleri “keyfi” olarak engellendi. Örneğin, son infaz yasası değişikliğinin yürürlüğe girdiği 2021 yılının başından bu yana, en az 313 tutuklunun tahliyesi birden fazla kez, 6’şar ay ve 3’er aylık periyotlarla engellendi.

Keskin: İnfaz yasaları son derece ayrımcı bir sistem

Mevcut infaz yasalarının son derece ayrımcı bir sistem olduğuna dikkat çeken İnsan Hakları Derneği Eş Başkanı Eren Keskin, MLSA’ya şu değerlendirmeyi yaptı:

“Adli mahpuslara, cinayet işleyenlere, hırsızlık yapanlara, dolandırıcılık yapanlara çok daha az yatarı ön gören bir infaz sistemi uygulanıyor. Pandemi döneminde bu süre yarıya kadar bile indirilmişti. Ogün Samast da bu infaz sisteminden yararlandı. Maalesef siyasi mahpuslar, bu düzenlemelerden yararlandırılmadı. Burada devletin siyasi mahpuslara bakışı çok net görülüyor. Cezaevinde tutulan siyasetçiler ve gazeteciler, Ogün Samast’tan çok daha iyi halliler. Gardiyan dövmedi hiç kimse. Ogün Samast gardiyan dövmüş birisi. Siyasi mahpusları tahliye etmemeleri, iyi halden yararlandırılmamalarının tek sebebi biat etmemeleri.”  

Celalettin Can hasta olmasına rağmen tahliye edilmiyor

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinde bir günlük Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı için bir yıl, üç ay hapis cezası verilen ve bu cezanın infazı kapsamında tutuklanan Celalettin Can da ağır hastalığına rağmen “iyi halli” sayılmıyor.

Keskin, “Celalettin Can, hemen tahliye edilmesi gerekirken Cezaevi Gözlem Kurulu’nun kararıyla tahliye edilmiyor. Bu, tamamen ‘siyasi mahpusları ne kadar daha uzun süre yatırırız’ diye kurulmuş bir kurul. Celalettin Can’ın tahliye edilmemesinin gerekçesi şu: Tarafsızlar koğuşuna gitmesini istemişler. Celalettin Can bunu kabul etmemiş. Ölümcül bir hastalığı olmasına rağmen sadece tarafsızların koğuşuna gitmediği için tahliye edilemiyor” dedi.

400’e yakın tutuklunun tahliyesi keyfi gerekçelerle engellendi

Özgürlükçü Hukukçular Derneği’nin (ÖHD) verilerine göre ise 400’e yakın tutuklunun koşullu salıverilme hakkı “keyfi” gerekçelerle reddedilerek, tahliyeleri uzatıldı. Keyfi gerekçelerden bazıları şunlar:  “suyu tasarruflu kullanmama”, “örgütten ayrılmama”, “pişmanlık dilekçesi vermeme”, “cezaevi kütüphanesinde yeterince kitap okumama”, “aile bireyleri dışında isimlerle mektuplaşma”, “manevi etkinliklere katılmama”.

Bu gerekçelerle infazları yakılan tutukluların büyük bir bölümü 30 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan isimler. Örneğin, 1993 yılından bu yana tutuklu bulunan Hamit Babat, “suyu tasarruflu kullanmadığı” gerekçe gösterilerek tahliye hakkını kullanamadı. Fevzi Esen, “aile bireyleri dışında kişilerle mektuplaştığı” için hala cezaevinde. Sincan Kadın Cezaevi’nde 6 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan gazeteci Dilan Oynaş, İdare ve Gözlem Kurulu’nun “pişman değil” değerlendirmesiyle salıverilmiyor.

Tahliyeleri engellenenler, sadece hüküm giyerek İGK’ın benzer kararlarıyla tahliye edilmeyenlerle sınırlı değil. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanıyken, 25 Ekim 2016’da gözaltına alınarak tutuklanan Gültan Kışanak, mevcut kanunlarda azami tutukluluk süresini doldurmuş olmasına rağmen tahliye edilmeyen bir isim.

HDP eski eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Sebahat Tuncel de azami tutukluluk süreleri dolmalarına rağmen tahliye edilmiyor.  

Sidar: İGK siyasi mahpusların tahliye imkanlarını zorlaştırıyor

ÖHD Hapishane Komisyonu Üyesi Ferdi Sidar, Samast’ın tahliyesi karşısında bu kadar tutuklunun “iyi halli olmadığı” gerekçesiyle tahliye edilmemelerinin infaz yasalarındaki ayrımcılığın göstergesi olduğuna dikkat çekti.  Sidar, şöyle devam etti:

“Adaletsizlik, ayrımcılık, hukuksuzluk ve çifte standart uzun zamandır sıkça yüzümüze çarpıp duruyor. Yasalar, tüm yurttaşlar için eşit uygulanması gerekirken, ne yazık ki ayrımcı uygulamalara imza atılmaktadır. Yargının bu çifte standardı, maalesef yüzlerce hasta mahpusu ölüme terk ederken, Hrant’ın katilini serbest bırakıyor. Keyfi kararlara imza atan idare ve gözlem kurulları ile siyasi mahpusların şartlı tahliye imkanları da fiili olarak zorlaştırılmıştır. Gerçek dışı gerekçelerle ve tamamen keyfi şekilde siyasi mahpusların bu hakkı kullanmasının önüne geçiliyor. Tabii bu açıkça siyasi bir karardır, hukuki olduğunu ifade etmek mümkün değildir. Akla mantığa, hukuka ve vicdana sığmayan gerekçeler gösterilerek siyasi mahpusların tahliyeleri uzatılıyor.

Samast nasıl tahliye oldu?

Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de, Şişli’de gazetenin önünde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Emniyet raporlarından jandarma istihbarat belgelerine, Trabzon’dan Ankara ve İstanbul’a uzanan bilgi trafiğine kadar, cinayetin işleneceğinin bilindiği Dink’in ölümünün ardından ortaya çıktı.

Samsun’da yakalanan ve Türk bayrağı önünde poz verdirildikten sonra 24 Ocak 2007’de tutuklanan Ogün Samast, suç işlediği sırada 18 yaşının altında olduğu için çocuk mahkemesinde yargılandı ve cezası düşürüldü. Temmuz 2011'de çıkan kararda Samast, "tasarlayarak adam öldürmek" ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçlarından 22 yıl 10 hapis cezası aldı.

“Örgüt üyeliği” suçlamasıyla 2019 yılında açılan dosya, 2020 yılında diğer kamu görevlilerinin de yargılandığı ana davayla birleşti.  Samast'ın da aralarında bulunduğu 9 kişi hakkında “örgüt üyeliği” suçunda 2020 yılında verilen cezayı Yargıtay bozdu.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, “zaman aşımı” sebebiyle örgüt üyeliği cezasının düşmesine karar verirken, Samast’ın suçunu Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt” kapsamında değerlendirdi. Yani Samast örgüt üyeliğinden değil, sadece Hrant Dink cinayetinden ceza aldı. Böylece suç, zaman aşımı kapsamına da alınmış oldu ve Samast, “üyelik” açısından ek bir ceza almadı. 

Yargıtay’ın bu kararı Samast’ın aldığı cezanın infaz süresini de etkiledi. Örgütlü cinayetin, “suç örgütü” kapsamında değerlendirilmesiyle Samast’ın aldığı cezanın dörtte üçü yerine, üçte ikisini cezaevinde geçirmesinin önü açıldı. Samast aslında, daha erken bir tarihte 2020 yılında tahliye edilecekti, ama cezaevinde gardiyanlara karşı işlediği bir suçtan dolayı 5 yıl 43 gün daha hapis cezası aldı. Samast, bu cezanın da tamamını yatmadan, ‘iyi hal’ uygulanarak koşullu salıverme talebinin kabulüyle 15 Kasım Çarşamba günü tahliye edildi. Yani, Samast’ın tahliyesi, mevcut infaz yasalarına göre deyim yerindeyse “gecikmiş” bir tahliye oldu.

Yani iddianame zamanaşımı kapsamında

Dink cinayetinin tetikçisi Samast hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla yeni iddianame hazırlandı ancak Dink Ailesi avukatlarından Hülye Deveci, iddianamenin öngördüğü suç maddesinin zamanaşımı kapsamımda olduğuna dikkat çeki.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede Ogün Samast için “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçundan 7 yıl 6 aydan 12 yıla kadar hapis cezası istendi. İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, Samast hakkında tahliye edilmesinin ardından hazırlanan iddianameyi kabul etti. Mahkeme, ilk duruşma günü olaraksa 26 Aralık’ı belirledi.

Agos gazetesinin haberine göre Dink Ailesi avukatlarından Hülya Deveci iddianamenin TCK 314/2 maddesinde düzenlenen “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasını öngördüğünü, bu maddenin olağanüstü dava zamanaşımının 22,5 yıl olduğunu hatırlattı. Deveci, suç işlendiği sırada Samast 18 yaşından küçük olduğundan bu sürenin üçte ikisinin uygulanacağını, bu durumda da 19 Ocak 2022'de zamanaşımının dolduğunu ifade etti.

 

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.