Duruşma Haberleri

Sinan Aygül, Dezenformasyon Yasası’ndan hapse mahkum edilen ilk gazeteci oldu

Sinan Aygül, Dezenformasyon Yasası’ndan hapse mahkum edilen ilk gazeteci oldu
DENİZ TEKİN*
Bir çocuğa cinsel saldırıda bulunulduğu iddialarını paylaşması nedeniyle Dezenformasyon Yasası gerekçe gösterilerek tutuklanan ve hakkında dava açılan ilk gazeteci olan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’ün yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme, Dezenformasyon Yasası'nı protesto etmek amacıyla hakkındaki suçlamaya karşı savunma yapmayan Aygül’ü Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 217/A maddesi uyarınca 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Hükmün açıklanmasını geriye bırakmayan mahkeme, cezayı ertelemedi. Savunmasına MLSA’nın da destek verdiği Aygül’ün, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım gerekçe gösterilerek TCK 217/A maddesinde düzenlenen "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davanın ilk duruşması Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.  Gazeteci Aygül, savunmanlığını üstlenen MLSA Hukuk Birimi avukatlarından Emine Özhasar ve avukatı Diyar Orak ile duruşmaya katıldı. Aygül ile dayanışmak için gelen meslektaşları Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye temsilcisi Özgür Öğret ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) avukatı Ülkü Şahin de duruşmayı izledi.  Kimlik tespiti ile başlayan duruşma, iddianame özeti ve iddianame kabul kararının okunmasıyla devam etti. Hakimin savunma için söz verdiği gazeteci Aygül, susma hakkını kullanmadığını fakat Sansür Yasası'nı protesto amacıyla konuşmayacağını belirterek hakkındaki suçlamalara karşı savunma yapmadı. Mahkeme, bunu tutanağa "Herhangi bir beyanda bulunmadı anlaşıldı" şeklinde geçirdi. 

Dava dosyasının norm denetimi için AYM'ye gönderilmesi talep edildi

Duruşmada söz alan avukat Emine Özhasar, esasa ilişkin savunma yapmadan usule dair beyanda bulunacaklarını söyledi. Av. Özhasar, kamuoyunda "Dezenformasyon Yasası" olarak bilinen 7418 sayılı Basın ve Bazı Kanunlarda 13 Ekim 2022 tarihinde yapılan değişiklikle Türk Ceza Kanunu’na (TCK) 217/A maddesi ile "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" hükmü eklendiğini hatırlattı.  1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngören bu kanun hükmünün Anayasa’ya aykırı olduğunu vurgulayan Özhasar, savunmasının devamında "Anayasa'ya aykırılığı sebebiyle AYM önünde somut norm denetimi incelemesi yapılarak davanın geri bırakılmasını talep ediyoruz. AYM, norm denetimlerinde Anayasa'da muhafaza altına alınan temel hak ve hürriyetlerin ihlal edilip edilmediğini üç temel ilke üzerinden değerlendirir. Bu ilkeler 'Kanunilik', 'Meşru amaç' ve 'Ölçülülük' ilkeleridir. TCK 217/A bakımından değerlendirme yaptığımızda bu üç ilkenin ihlal edildiği açık ve net olarak görülmektedir. Nitekim TCK 217/A belirsiz, öngörülemez, keyfi uygulamalara açık ve elverişsizdir. TCK 217/A ile doğrudan hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi Anayasa’nın 25, 26, ve 28. maddeleri ile birlikte tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Saydığımız sebeplerle TCK 217/A bakımından mahkemenizin dosyayı somut norm denetimi için Anayasa Mahkemesine (AYM) göndermesini ve davanın inceleme neticesine kadar geri bırakılmasını talep ederiz" dedi.

‘Bu dava, kanuna karşı hukukla mücadele etmemiz gereken bir davadır’

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) bu kanun maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurduğunu ve ilk incelemesi yapılan iptal başvurunun esas incelemesinde olduğu bilgisini veren Av. Özhasar, "Bu başvuru neticesinde kanun maddesinin iptaline ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi halinde dava konusuz kalacak, kanunilik ilkesi hiç olacaktır. Saydığımız sebeplerle Anayasa Mahkemesinin soyut norm denetimiyle ilgili vereceği kararın bekletici mesele yapılmasını talep ederiz" diye belirtti.  Müvekkili Aygül’ün gazeteci olduğunu ve şu anda Bitlis Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını yürüttüğünü anımsatan Özhasar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında basının, 'kamu bekçiliği' görevini üstlendiğine dair tespitlerde bulunduğunu aktardı.  Özhasar, gazeteci olan müvekkilinin yargılanmasına gerekçe gösterilen paylaşımların dezenformasyon suçunu oluşturmadığını, Anayasa’da güvence altına alınan haber alma ve verme hürriyeti ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde korunan ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.  Savunmasında açıkladığı nedenlerle TCK 217/A maddesinin hukuki olmadığını vurgulayan Özhasar, "Yargılamaya konu dava, kanuna karşı hukukla mücadele etmemiz gereken bir davadır. Müvekkilin beraati gerekmektedir" diyerek savunmasını sonlandırdı. 

Soruşturma kapsamında Aygül’ün telefonu dinlenmiş!

Aygül’ün avukatı Diyar Orak ise davanın, başından beri hukuka aykırı olduğunu belirterek müvekkilinin iddianamede suç delili olarak gösterilen tweet’i paylaştıktan sonra Bitlis Valisi’nin, kendisini arayarak "Bu haberin altında kalacaksın" şeklinde tehdit ettiğini ve bu durumun yürütme erkinin yargı erki üzerindeki etkisini ortaya koyduğunu söyledi. Soruşturmanın en başından beri müvekkiline önyargılı davranıldığını söyleyen avukat Orak, suçlama konusu tweet, dosya arasına alınmasına rağmen gece geç saatlerde müvekkilinin evinde arama yapılmasının müvekkiline yönelik önyargının bir göstergesi olduğunu ifade etti. Sekiz gün tutuklu kalan müvekkili hakkında yürütülen soruşturmada telefonlarının dinlenmesi kararı alındığı bilgisini veren Orak, iletişimin tespitinin hangi suçlar yönünden yapıldığının Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) açık olduğunu ve yapılan bu dinlemenin hukuka aykırı olduğunu vurguladı.  Suçlama konusu yapılan paylaşımın ilgili kamu kurumları etiketlenerek paylaşıldığı, hedef kitlenin halk değil, ilgili kamu kurumları ve yürütme olduğunu söyleyen Orak, müvekkilinin suç işleme kastı ve saikiyle hareket etmediğini, daha sonra yaptığı düzeltme mesajının da bunu gösterdiğinin altını çizdi. Müvekkilinin gazeteci olduğu dikkate alındığında haberi teyit etme zorunluluğu olmadığını, haber yanlış olsa bile müvekkilinin cezalandırılması için gerekli yasal koşulların oluşmadığını belirten Orak, müvekkilinin düzeltme paylaşımından sonraki paylaşımlarının dosyaya eklenmediğini kaydetti. Bu paylaşımların bir çıktısını dosyaya sunan Orak, üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığını belirterek müvekkili hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.

'AYM beklensin' talebi reddedildi

İddia makamı, Aygül’ün avukatlarının Dezenformasyon Yasası'nın iptali talebiyle yapılan AYM başvurusunun bekletici mesele yapılması talebinin reddedilmesini istedi. Hakim, TCK 217/A'nın usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe girdiğini belirtti ve dosyanın mevcut durumunu gerekçe göstererek CHP'nin AYM başvurusunun davada bekletici mesele yapılması yönündeki talebi reddetti. 

Savcı ilk duruşmada ceza istedi

İddia makamı, esas hakkındaki mütalaasında Aygül’ün 12 Aralık 2022 tarihli paylaşımında belirttiğinin aksine o tarihlerde bir çocuğa yönelik cinsel istismar olmadığının yapılan araştırmalar ile anlaşıldığını iddia etti. İddia makamı, sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşabilmesi için sırf halk arasında endişe, korku ve panik yaratma amacının olması, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilginin kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayma eyleminin bulunması gerektiğini savundu. Aygül’ün suçlama konusu paylaşımının gerçeğe aykırı olduğunun sabit olduğunu ve bunu Twitter hesabında paylaşmasıyla suça aleniyet ve elverişlilik sağladığını iddia eden savcı, paylaşımda geçen istismarın failleri olarak kamu görevlisi olan asker ve polislerin gösterilmesinin kamu düzeni ve kamu güvenliği ilgisinin göstergesi olduğunu ileri sürdü.  Aygül’ün paylaşımında geçen "Bu durumlarda bazen üstü örtülür" ifadesinin halk arasında endişe ve korku yaratma kastı ve saikiyle hareketin göstergesi olduğunu iddia eden savcı, Aygül’ün TCK 217/A-1 maddesi uyarınca cezalandırılmasını talep etti.  Hakimin esasa karşı savunma için söz verdiği Sinan Aygül, susma hakkını kullandı. 

Mahkeme, savunma yapmayan Aygül’e 10 ay hapis cezası verdi

Esasa karşı savunma yapan avukat Emine Özhasar, esas hakkındaki mütalaaya katılmadıklarını belirtti. Müvekkilinin cezalandırılması talebine dayanak gösterilen TCK 217/A maddesinin Anayasaya aykırı olduğunun altını çizen Özhasar, isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığını ifade ederek müvekkili hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.  Av. Diyar Orak, daha önceki beyanlarını tekrar ettiğini söyleyerek, müvekkilinin beraatine karar verilmesini istedi.  Duruşmaya kısa bir ara veren hakim, Aygül’ün, üzerine atılı "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunu işlediğinin sabit olduğuna kanaat getirerek gazeteciye 1 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme, TCK’nın 62. maddesi uyarınca hapis cezasını 10 aya indirdi.  Mahkeme, Aygül hakkında daha önce verilmiş hükümleri ve yeniden suç işlemeyeceğine yönelik mahkemede olumlu bir kanaat oluşmamasını gerekçe göstererek hükmün açıklanmasını geriye bırakmadı ve cezayı ertelemedi.  Duruşma sonrasında konuşan Aygül’ün avukatları, kararı istinaf edeceklerini söyledi. 

Ne olmuştu? 

Gazeteci Aygül, 13 Aralık 2022 tarihinde şahsi sosyal medya hesabından, Tatvan’da 14 yaşındaki bir çocuğa cinsel saldırıda bulunulduğu iddialarını paylaştıktan birkaç saat sonra gözaltına alınmış ve 14 Aralık’ta Tatvan Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla tutuklanmıştı. Aygül, 22 Aralık 2022 tarihinde tahliye edilmişti. İddianamede Aygül’e yöneltilen suçlamaya 13 Aralık 2022 tarihinde şahsi sosyal medya hesabından yaptığı ve Tatvan’da 14 yaşındaki bir çocuğa cinsel saldırıda bulunulduğu iddialarını içeren paylaşımı delil olarak gösteriliyor. Yapılan araştırmalar sonucunda o tarihte savcılığa "herhangi bir cinsel istismar olayı" intikal etmediğini iddia eden iddianame savcısı, Aygül hakkında hazırladığı tek sayfalık iddianamede "ülke gündemindeki hassas konulardan olan çocuk cinsel istismarı olaylarına ilişkin aslı olmayan bir haberi paylaşması üzerine" gazeteci hakkında soruşturma başlatıldığını belirtiyor. Aygül’ün emniyet ve savcılıktaki ifadelerine özet olarak yer veren savcı, Aygül’ün "Gazeteci olarak kaynaklarımdan almış olduğum bilgiyi kamuoyuyla paylaşıp olayın örtbas edilmesine engel olmak ve kamuoyunu bilgilendirerek kolluk ve adliye üzerindeki baskıları kaldırmak ve gerçeğin aydınlatılması amacıyla haber yaptım" şeklindeki ifadesiyle ve ilk paylaşımın ardından yaptığı paylaşım ile suçu işlediğini kabul ettiğini iddia ediyor. Aygül’ün bir çocuğun cinsel saldırıya uğradığı iddiasını kamuoyu ile paylaştığı tweet ile "Emniyet ve Jandarma teşkilatı mensuplarını şüpheli gibi göstermiş" olduğunu iddia eden savcı, bu hususu, paylaşımın Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sıfatıyla yapıldığı ve dolayısıyla etki kitlesinin genişlediği hususuyla birlikte değerlendirilerek Aygül’ün üst sınırdan cezalandırılmasını ve bazı haklardan mahrum bırakılmasını talep ediyor.  *Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.  
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.