Arşiv

Yalnızlık Pandemisi 9: “Odamın tam karşısında gasilhane var, sabaha kadar ışığı yanıyor…”

Yalnızlık Pandemisi 9: “Odamın tam karşısında gasilhane var, sabaha kadar ışığı yanıyor…”
Banu Tuna
Mart ayında İspanya’da ordu, birden fazla huzurevinde terk edilmiş yaşlılar buldu. Savunma Bakanı Robles, bazılarının yataklarında öldüğünü açıkladı. Belçika’da Ulusal Kriz Merkezi verilerine göre ülkedeki ölümlerin yüzde 48'ini huzurevlerindeki ölümler oluşturuyor. Avrupa İstatistik Ofisinin (Eurostat) verilerine göre nüfusunun yüzde 17.2’si 65 yaş ve üzeri olan Norveç'te, virüs kaynaklı ölümlerin yüzde 64’ü, yaşlı nüfus oranı yüzde 14.1 olan İrlanda'daki ölümlerin yüzde 55’i, Kanada'daki ölümlerin yüzde 57’i, yaşlı nüfus oranı yüzde 20.1 olan Fransa’da ölen 20 bin civarındaki kişiden yüzde 49’u bakımevleriyle bağlantılı. Türkiye’de Nisan ayında salgının huzurevlerine yayıldığına dair haberler çıkmaya başladı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü bazı kuruluşlarda vaka görüldüğünü 15 Nisan’da doğruladı, yayılmasının önlendiğini bildirdi. Türkiye’de huzurevinde kalan kaç yaşlıyı salgın sırasında kaybettiğimizi ise bilmiyoruz. İstanbul’daki huzurevlerinden birinde kalan Şerife Hanım, tam 90 yaşında. Kendi isteğiyle beş yıl evvel yerleşmiş. Yaklaşık 20 metrekarelik odasında tuvalet ve banyosu, bir de balkonu var. Kendi yetiştirdiği güller sarmış her yeri. Evinden getirdiği az sayıda eşya ve birkaç anıyla birlikte yaşıyor. Salgından evvel odanın bir köşesindeki elektrikli ocakta kendi yemeğini pişiriyor, balkonunda misafirlerini ağırlayabiliyor, komşu odalardaki sakinlerle koridor veya bahçe sohbetleri yapabiliyordu. Salgın günlerinde hayatın nasıl geçtiğini konuşuyoruz telefonda. Dört aydır görevlilerden başka kimseyi görmediğini, akrabalarından, dostlarından tanıdık yüzleri, sohbetleri özlediğini anlatıyor. Huzurevlerindeki salgın önlemleri başlayalı dört ay olmadı ama ona neden dört ay gibi geldiğini anlamak zor değil. 20 metrekarede hayat nasıl geçer? “İlaçlarımı alıp uyuyorum, artık daha uzun uyuyorum” diyor. Uyumadığı zamanlarda ya balkondan bahçeyi seyrediyor ya da televizyon seyrediyor. Odadan çıkması yasak, koridora çıkıp konuşmak yasak, balkondan yan odalarla sohbet etmesi yasak, dışarıdan sipariş vermesi yasak, yakınlarının ona bir şey göndermesi yasak. Tam bir izolasyon içinde yaşıyorlar. “Güvenlik o kadar sıkı ki, nefes alamıyoruz” diyor. Yemekler kazanla kapıya geliyor, tüm yaşlılar tabaklarla odalarının kapısına çıkıp yemeğini alıyor. Bulaşıkları yıkamaya göndermek mümkün ama o hijyene güvenmediğinden odasında yıkıyor. Diğerlerinin de bulaşığı odasında yıkadığını söylüyor. İki haftadır pazar günleri bahçeye inip yürüyüş yapmalarına izin veriliyor ancak onlara tanınan süre, diğer 65 yaş üstü yurttaşlardan farklı, daha kısa. Şerife Hanım bu izinlerde de dışarı çıkmamış. Hem aylardır 20 metrekarede yaşadığından bacaklarına güvenmiyor, hem de herkes aynı anda çıktığından bahçe çok kalabalık oluyor. “Virüs olur diye korktum, karışmadım” diyor. Huzurevi aynı bahçe içinde birkaç binadan oluşuyor. Diğer bloklarda COVID-19 teşhisi konanlar olmuş. “Hastaneye gidip tedavi oldular, geri geldiler” diyor. Hafif hastalıklar huzurevinin revirinde tedavi ediliyor, daha ağır durumlarda ambulansla hastaneye götürüyorlar. O da yakınlarda hastaneye kaldırılmış. Odasına döner dönmez üzerindekileri elde kendi yıkamış ama kolundan rahatsız olduğundan sıkarken çok zorlanmış. Çamaşırlarını da bulaşıkla aynı sebeple ortak yıkamaya yollamıyor. Gerekirse kat görevlisinden yardım istiyor. “Kolonya dağıttılar mı” diye soruyorum. “Yok, kolonya molonya dağıtılmadı. Bir tek salgının başında dezenfektan (o ilaç diyor) getirdiler ama onu kullanınca ellerim yara oldu. Soğuktan çatlar ya, öyle” diyor. Önümüz bayram, ama onlar için hiçbir şey değişmeyecek. Televizyon reklamlarının ne dediğine bakmayın, dışarıdan çikolata göndermek dahi yasak. Cep telefonu var ama görüntülü konuşmaya uygun değil. Birini aramak istediğinde kat görevlisinden yardım istemek zorunda kalıyor, çünkü gözleri iyi görmüyor. Huzurevleri ölüme en yakın yerler. Salgın sırasında daha da yakın. Telefonu kapatmadan evvel en can yakıcı cümleyi kuruyor: “Odamın karşısında huzurevinin gasilhanesi var. Sabaha kadar ışıl ışıl yanıyor.”
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.