Haberler

10 yılda 4197 kadın öldürüldü

10 yılda 4197 kadın öldürüldü
DİDEM ÇAM*

Kadın cinayetlerine son vermek isteyen bir grup kadın tarafından 2010 yılında kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verileri, son 10 yılın korkunç bilançosunu ortaya koydu. Platform verilerine göre, 2013 yılında 237, 2014’te 294, 2015’te 303, 2016’da 328, 2017’de 409, 2018’de 440, 2019’da 474 kadın erkekler tarafından öldürüldü. KCDP, 2020 yılından itibaren raporlarında kadın cinayetlerinin yanı sıra şüpheli kadın ölümü verilerine de yer verdi. Böylece, 2020 yılında 300 kadın cinayeti, 171 şüpheli kadın ölümü, 2021’de 280 kadın cinayeti, 217 şüpheli kadın ölümü, 2022’de ise 334 kadın cinayeti, 245 şüpheli kadın ölümü yaşandı.

Kadın cinayetleri giderek artıyor

2023 yılının ilk 4 ayı geride kaldı. Peki, son 10 yılın 3’te 1’lik bölümünde ne kadar kadın cinayeti yaşandı? İşte cevabı… Geride bırakılan son 10 yılın ilk 4 ayına bakıldığında, kadın cinayetlerinde ve şüpheli kadın ölümlerinde artış olduğu gözleniyor. Verilere göre, 2013 yılında 74, 2014’te 91, 2015’te 91, 2016’da 115, 2017’de 132, 2018’de 130, 2019’da 137 kadın cinayeti işlendi. Şüpheli kadın ölümlerin de eklenmesiyle birlikte 2020 yılının ilk 4 ayında bu sayı 146’ya, 2021’de 154’e, 2022’de de 181’e ulaşıyor.

2023’ün ilk dört ayında 165 kadın öldürüldü

2023 yılı ocak ayında ise 31 kadın cinayeti 25 şüpheli kadın ölümü, şubat ayında 11 kadın cinayeti 12 şüpheli kadın ölümü, mart ayında 23 kadın cinayeti 19 şüpheli kadın ölümü ve son olarak nisan ayında 21 kadın cinayeti 23 şüpheli kadın ölümü yaşandı.  İlk 4 ayda en fazla ölüm 56’yla ocak ayında yaşanırken en az ölüm ise 23’le asrın felaketi olarak nitelendirilen deprem sürecinin yaşandığı şubat ayında oldu. Elde edilen veriler doğrultusunda, 2023 yılının 3’te 1’lik bölümünde 165 kadın öldürüldü. Son 10 yılın genel tablosuna bakıldığında ise 2023 yılının ilk 4 ayı da dahil olmak üzere, toplam 4 bin 197 kadın yaşama veda etti.

“İktidarın kullandığı dil şiddeti cinayet noktasına getiriyor”

Kadına şiddete karşı çalışmalarıyla bilinen Ankara Barosu Gelincik Merkezi’nin önceki başkanlarından Avukat Aslı Koçak Arıhan, iktidarın kullandığı dilin kadına şiddeti cinayet noktasına getirdiğini savundu. Giderek şiddete yönelen bir toplum olduğumuza dikkat çeken Arıhan, “Şiddet önlenmediğinde ne yazık ki kadın cinayeti olarak karşımıza çıkıyor. Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddetin son görünür hali. Burada kullanılan dil de çok önemli. Hükümetin resmi olmasa bile gayri resmi olarak kullandığı dil, kadına yönelik şiddeti bir şekilde kadın cinayetleri noktasına getiriyor” diye konuştu.

“Ceza almayacağı algısı faili cesaretlendiriyor”

Kadına yönelik şiddetin devlet tarafından cezasız kaldığı algısının oluştuğunu ifade eden Av. Arıhan görüşlerini şöyle dile getirdi: “Şiddet gören kadınlar, ‘Kocam bana, seni istediğim gibi dövebilirim. Sana istediğim gibi davranabilirim. Zaten suç değil’ diyor. Bu normalde olmasını düşünemeyeceğimiz bir şey ama toplumda bu durumun cezasız kalacağı ile ilgili bir algı da oluştu. Bu durum özellikle de sosyal medyada çok yaygın. Tutuklama çıkmadığında ceza olmadığı düşüncesi var. Oysa daha sonra ceza alabiliyor veya bir şekilde tutukluluğa kadar giden bir süreç de olabiliyor. Süreç takip edilmediği için sanki hepsi beraat etti düşüncesi hakim. Yani, hukuki bilgisizliğin yansıması çok var. Şiddetin toplumsal yönü ve bileşenleri, çok fazla ve farklıdır. Tabii ki, yapılacak şeyin ceza almayacağını düşünmek insanları bir şekilde rahatlatıyor. Bu durum da failleri daha da cesaretlendiriyor.” İstanbul Sözleşmesi’ne de değinen Arıhan, “İstanbul Sözleşmesi, devlete daha çok sorumluluk yükleyen şiddet olmadan önce neler yapılabilir, devletin ne gibi sorumlulukları olur üzerine bir sözleşme. Bu nedenle bu alanda çalışan insanların da elini güçlendiriyor. Olmayan şeyleri talep etme hakkınız var yani. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması hukuki olarak bambaşka bir boyuttu” diye konuştu.

6284 Sayılı Kanun kapsamındaki haklar

Şiddet olduktan sonra ya da şiddetin olma tehlikesi durumunda 6284 Sayılı Kanun’un  devreye girdiğini belirten Arıhan, “6284, sadece evden uzaklaştırma yasası olarak biliniyor. Bu durum bizim bu alanda kazanılmış haklarımıza yaptığımız en büyük darbe” dedi. 6284 Sayılı Kanun hakkında detaylı bilgi veren Av. Aslı Koçak Arıhan, hukuki bazı ayrıntılara hakim olmanın önemine de dikkat çekerek şunları söyledi: “30 yıla yakın avukatım, meslek hayatıma başladığımda 6284 sayılı bir yasa olacak ve bu tarz kazanımlarımız olacak deselerdi gerçekten inanamazdım. Bize kanun kapsamında, adres kimlik bilgilerinin gizlenmesi, kadının iş yeri değişikliği, nafaka bağlanması, çocukların velayet talebi, silahın alınması, sağlık tedbirlerinin istenmesi ve bunlarla sınırlı kalmamak şartıyla tamamen duruma uygun talepte bulunma hakkımız var. Ama sadece kişinin uzaklaştırılmasını ya da eve yaklaşmamasını talep ediyoruz. Ayrıntılı bir talebimiz varsa mutlaka ayrıntılı bir dilekçe yazıp bunu mahkemeden talep etmeliyiz. Neyi, nerede, ne zaman, kimden talep edeceğimizi mutlaka bilmemiz lazım. Örneğin, zorlama hapsi talebiniz varsa karakoldan ya da savcılıktan değil, hangi aile mahkemesinden koruma tedbiri aldıysanız oradan istemeniz lazım. Böyle hukuki bazı ayrıntılara da hakim olursak alanda daha etkili bir savunma yapabiliriz.”

“Kadınlar, 6284 ile ilgili haklarını talep etmeli”

Şiddet gören kadınların izlemesi gereken yollar konusunda da önemli açıklamalarda bulunan Arıhan, “Şiddet gören kadınlar, savcılıklara, karakollara, kaymakamlıklara, valiliklere başvurulabilir. Yine, belediyelerden ve STK’lardan da destek isteyebilir. Bulundukları illerdeki barolara da müracaat edebilir. Bunlar tabii ki zorlu süreçler ama biz bunları talep ede ede daha uygulanır hale getirmek zorundayız. Bu neslin kadınları, şiddet gördüğü zaman hukuki taleplerde bulunmak zorunda. Böyle bir şeyin mağduruysak en azından örnek kararlar çıkarılması için bile bunları yapmalıyız. Şiddet gören kadınların 6284 ile ilgili haklarının olduğunu, bu hakları mutlaka talep etmeleri gerektiğini altını çizerek söylememiz lazım. Verilmediği zaman bununla ilgili şikayetleri yapmamız lazım. Dosyalar da takip edilmeli. Dosyada bir şekilde yanlışlık varsa onun da sonuna kadar takibi, itirazları ve şikayetleri yapılmalı” ifadelerini kullandı. Avukat Aslı Koçak Arıhan, “Bu alan mücadele alanı. Her zaman mücadele ederek bu aşamaya geldik. Biz Ankara’da kadına tahsisi yapıldıktan sonra elektrik, su ve kiranın şiddet gösteren tarafından ödenmeye devam edilmesi konusunda kararlar alıyoruz. Bu kararları daha da artırmamız lazım” diye konuştu. *Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.