Haberler

Caruana Galizia: Bir gazetecinin öldürülmesini konuşuyorsak geç kalmışız demektir

Caruana Galizia: Bir gazetecinin öldürülmesini konuşuyorsak geç kalmışız demektir
BARIŞ ALTINTAŞ
Malta'da 2017 yılında öldürülen Daphne Caruana Galizia'nın oğlu ve annesinin adını taşıyan Daphne Fund kurumunun direktörü olan gazeteci Matthew Caruana Galizia, faili meçhul gazeteci cinayetlerine, bu cinayetlerden önce gelen taciz ve tehditlere yönelik sessizliğin yol açtığını söyleyerek, “Bir cinayetten bahsediyorsak geç kalmışız demektir” dedi. 10 Ekim’de Berlin’de Heinrich Böll Stiftung tarafından organize edilen “Baskı altında Basın ve Medya Özgürlüğü” panelinde konuşan Caruana Galizia, “Annem, cinayetten önce yargısal olarak, finansal olarak tacize uğruyordu” diyerek, gazeteci cinayetlerinin öncesinde gelen dava, baskı ve tehditlere sessiz kalmanın sonucu olduğunu söyledi.  Bir Alman siyasi vakfı olan Heinrich Böll Stiftung’un Berlin’deki binasında düzenlenen “Baskı altında Basın ve Medya Özgürlüğü” panelinde Avrupa ve dünyanın her yerinde basına yönelik artan baskılar, ve gazetecilere yönelik cinayetler tartışıldı.

‘Kurumların suç ortaklığı’

16 yıl önce Çeçenya’da yürüttüğü gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hayattan koparılan ve Novaya Gazeta için yazan araştırmacı gazeteci Anna Politkovskaya’nın eşinin, cinayet davası süresince “adalet alarmı” çaldığını söylediğini hatırlatan Caruana Galizia, “Bu adalet alarmları gazetecilerden çok hepimiz için çalıyor. Gazeteci cinayetlerinde karşılaştığımız cezasızlık onlardan çok bizim sorunumuz” diye konuştu. Caruana Galizia, annesi gibi yolsuzlukları ortaya çıkarmaya yönelik çalışan gazetecilerin savaş muhabirlerinden daha çok öldürüldüğünü ve Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) verilerine göre yolsuzluk odaklı finans gazeteciliğinin dünyanın en ölümcül mesleklerinden biri haline geldiğini belirtti. Gazeteci cinayetlerinde mutlaka “kurumsal suç ortaklığı” bulunduğun altını çizen Caruana Galizia, Küresel Cezasızlık Endeksi verilerine göre yalnızca %4’ünün falilerinin bulunduğunu söyleyerek, faili meçhul gazeteci cinayetlerinin soruşturulmasında uluslararası denetim ve gözetim mekanizmaları kurulması gerektiğini söyledi. 

Avrupa’da basın özgürlüğünde aşınma

Panelin açılış konuşmasını yapan Heinrich Böll Stiftung Avrupa Birliği ve Kuzey Amerika’dan sorumlu Başkanı Bastian Hermisson, Avrupa Birliği’nde basın özgürlüğünün iyi durumda olarak görüldüğü ülke sayısının yalnızca yedi olduğunu söyleyerek, Avrupa’da gazetecilere yönelik baskının birçok ülkede arttığının altını çizdi. 2021 yılında öldürülen ve suç örgütlerini araştıran Yunan gazeteci Giorgos Karaivaz, 2018 yılında öldürülen Slovak gazeteci Jan Kucak ve 2017’de öldürülen Caruana Galizia cinayetlerini hatırlatan Hermisson, basına yönelik baskıların yargısal taciz ve bağımsız medyanın yok olması gibi farklı katmanları olduğunu söyledi. Panelde moderatörlük görevini üstlenen Avusturyalı gazeteci Nina Horaczek, Avusturya'nın Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) hazırladığı basın özgürlüğü sıralamasında 16. sıradan 31. sıraya düştüğünü söyledi. Horaczek, Polonya ve Macaristan gibi ülkelerin listede çok daha alt sıralarda olduğunu söyledi. Paneldeki konuşmacılardan biri olan Almanya Meclis Sözcüsü Katrin Göring-Eckardt, dünyaya geldiği Doğu Almanya topraklarında hiçbir zaman basın özgürlüğü olmadığını söyleyerek, demokrasi için hayati önemdeki özgür medyanın artan tehditlerle karşı karşıya olduğunu söyledi. Eckardt, “Biz, siyasetçiler olarak gazetecileri koruyacak yasalara destek olmalıyız” dedi. Caruana Galizia, Daphne Fund kurumunun Avrupa’da gazetecileri korumak için hazırlanan “Medya Özgürlüğü Yasası” teklifinin arkasında olduğunu söyledi.  Yasa tasarısı, Eylül ayında Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilmişti. AB Komisyonunun teklifinin yasa haline gelebilmesi için Avrupa Parlamentosu ve üye ülkeler tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Avrupa ülkelerinde basın özgürlüğünde düşüş olduğuna katıldığını söyleyen RSF temsilcisi Christian Mihr, “Yine de bardağın dolu tarafına bakacak olursak, Avrupa’nın genelinde gazeteciler dünyaya kıyasla en güvenli konumda bulunuyor” dedi. Panelde konuşan ukraynalı gazeteci Maria Kurima, 24 Şubat’ta Rusya işgaline uyanan Ukraynalı gazeteciler için, savaşın bir sürpriz olmadığını söyledi. Avrupa basınının haber başlıklarında savaşa “kriz,” “çatışma” veya “Ukrayna’daki durum” gibi sözcükler kullanarak Rus devlet propagandasına farkında olmadan prim verdiklerini söyleyerek meslektaşlarına bundan kaçınmaları çağrısında bulundu.  Meclis Sözcüsü Göring-Eckardt, basın özgürlüğüne yönelik olarak Avrupa genelinde ortak bir yaklaşım için çaba göstereceklerini söyleyerek, Macaristan ve Polonya gibi basın özgürlüğüne yönelik baskıların daha yüksek olduğu üye ülkelerle de ortak bir dil bulmak zorunda olduklarını dile getirdi.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.