Duruşma Haberleri

Özgürlükçü Demokrasi davasında dört gazeteciye 5 ay hapis cezası

Özgürlükçü Demokrasi davasında dört gazeteciye 5 ay hapis cezası
İstanbul - Gazeteciler Aziz Oruç, Selman Keleş, Özgür Paksoy, Kenan Kırkaya, İshak Yasul ve Ersin Çaksu’nun KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde 21 Ekim - 1 Kasım 2016 tarihleri arasında yayımlanan haber ve köşe yazıları gerekçe gösterilerek “Türkiye Cumhuriyeti Devletini, hükümetini, yargı organlarını, askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılama” suçlamasıyla yargılandıkları davada bugün karar çıktı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteciler İshak Yasul, Kenan Kırkaya, Özgür Paksoy ve Selman Keleş’e TCK 301 gereğince 5 ay hapis cezası verdi.  Aziz Oruç ile Ersin Çaksu’nun dosyalarının ayrılmasına hükmeden mahkeme, İshak Yasul, Kenan Kırkaya ve Özgür Paksoy hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verirken, Selman Keleş’in cezasını ise erteledi. Sanıkların katılmadığı onuncu duruşmada esasa ilişkin savunmasını yazılı olarak sunan avukat Özcan Kılıç, savunmasında şu ifadelere yer verdi: “Müvekkiller hakkında açılan dava ile gazetecilik faaliyetleri kapsamındaki davranışlarının suç sayılması ve cezalandırılmalarının istenmiş olması,  basın ve ifade özgürlüğünü sınırlandırmaya ve/veya ortadan kaldırmaya dönük, Anayasa ve AİHS ile temel içtihatlarda belirlenen kriterlere, ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesine aykırı bir uygulama olarak değerlendirilmelidir. 

“Haberler, basın ve ifade özgürlüğü çerçevesindedir”

Müvekkiller gazeteci, muhabir ve sorumlu yazı işleri müdürü olarak,  gazetecilik görevini yerine getirmiş, haber ve yazıları, basın ve ifade özgürlüğü çerçevesinde yayımlamışlardır.  Bu davranışları gerekçe gösterilerek kasıtlı bir suç işleme amacıyla hareket ettikleri, devletin kurum ve organlarını aşağılama yönünde özel bir kasıt taşıdıklarına  iddiası ile açılan dava hukuki açıdan temelsizdir.

“Gazetecilerin suç işleme kasıtları yoktur”

Müvekkiller  herhangi bir suç işleme amacı ve kastı  ile değil, temel hukuk kurallarında ve içtihatlarda belirtildiği üzere  ‘demokrasinin bekçi köpeği’ olarak topluma ve kamuoyuna karşı gazetecilik görevlerini yerine getirmeyi amaçlamışlardır. 

“Haberler, cımbızlama yöntemiyle suç sayılıyor”

Davaya konu iddianamelere konu yapılan yazı ve haberler, kendi bütünlükleri içerisinde ele alınarak değerlendirilmemiş, cımbızlama yöntemi kullanılarak seçilen kelime, deyim ve/veya cümleler suçlamalara gerekçe yapılmıştır. Söz konusu haberler,  bireylerin, iç ve dış kamuoyunun, haber alma, bilgi edinme, farklı-aykırı olan görüş ve haberleri iletme, yayma, paylaşma, bilgi dolaşımını sağlama hakkını kullanmak amacıyla yapılmıştır. AİHM ve AYM kararlarında açıkça belirtildiği üzere; Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğüne ilişkin bireysel başvurularda  “ifadelerin bağlamlarından kopartılarak” incelenmesi Anayasa'nın 13., 26. ve 28. ve AİHS’nin 10. maddelerinde yer alan ilkelerin uygulanmasında ve elde edilen bulguların kabul edilebilir bir değerlendirmesinin yapılmasında hatalı sonuçlara ulaşılmasına neden olabilir.

“Amaç, toplumu bilgilendirmektir”

Davaya konu yapılan haberlerin gazetede yayınlanmış bulunması, toplumu ve kamuoyunu bilgilendirmeye yöneliktir. Söz konusu yazı ve haberlerde ifade edilen görüşler, kullanılan kavramlar, yapılan değerlendirmeler, düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde eleştiri sınırları içerisinde değerlendirilmelidir. AİHM, devlete, hükümete ve siyasi yöneticilere yönelik olarak yapılan eleştirinin kabul edilebilirlik sınırının,  bir şahsa yapılandan daha geniş olduğunun her zaman altını çizmektedir. Demokratik bir sistemde, bir Hükümet'in faaliyetlerinin veya ihmallerinin, yalnızca yasama ve yargı erklerinin değil, aynı zamanda medya ve kamuoyunun ihtimamlı denetimi altında olması gerekmektedir. Bu bağlamda; müvekkillere yönelik iddialar doğrultusunda mahkumiyet kararı verilmesi durumunda; Anayasanın 10. ve 38.  maddelerinde düzenlenen “Kanun önünde eşitlik”, “suç ve cezada kanunilik” ilkeleri ile, Anayasanın 26. ve 28. ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesinde yer alan basın ve ifade özgürlüğünü kullanma hakları ihlal edilmiş olacaktır. Unsurları yönünden oluşmayan  suçlamadan dolayı müvekkillerin beraatlerine; aksi yönde bir karar verilmesi durumunda, verilecek cezanın paraya  çevrilmesine ve/veya ertelenmesine, lehe olan hükümlerin uygulanmasına karar verilmesini talep ederim.”

Gazetecilere 5 ay hapis cezası

Esasa ilişkin savunmanın ardından kararını açıklayan mahkeme, dört sanık hakkında TCK 301 gereğince 5 ay hapis cezasına hükmetti. Üç gazeteci hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, bir gazeteci hakkında cezanın ertelenmesine karar verilirken, iki gazetecinin dosyaları ise ayrıldı.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.