Arşiv

Yargıtay, sanıksız kalan Lice Katliamı Davası’ndaki beraat kararını bozdu

Yargıtay, sanıksız kalan Lice Katliamı Davası’ndaki beraat kararını bozdu
DENİZ TEKİN*
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 1993 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 14 sivilin, bir askerin ve Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesinde sorumlu oldukları gerekçesiyle dönemin kamu görevlileri hakkında açılan davada verilen beraat kararını bozdu. Mağdur avukatlarının temyiz taleplerini reddeden Yargıtay, geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden davanın tek sanığı dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu’nun ölümü konusunda gerekli araştırmalar yapılarak, kamu davasının düşürülmesi gerektiğine karar verilmesini istedi. Sanıksız kalan davada yerel mahkemenin Türk Ceza Kanunu’nun 64. maddesi uyarınca düşme kararı vermesi bekleniyor.  Eşref Hatipoğlu Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993 tarihinde 14 sivilin, bir askerin ve dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesiyle sonuçlanan askeri operasyonla ilgili yürütülen soruşturma, olaydan 20 yıl sonra davaya dönüşmüştü. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı yıllar sonra hazırladığı iddianame, zaman aşımına bir gün kala Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti. İddianamede,  dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu’nun “Birden Fazla Kişiyi Aynı Sebeple Öldürme”, “Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik”, “Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturmak”; Üsteğmen Tünay Yanardağ’ın ise “Taammüden Öldürme”, “Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik”, “Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturmak” suçlarından yargılanmaları talep edilmişti. Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır’dan İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesine nakledilen davanın görülmesine 2014 yılında başlanmış, 7 Aralık 2018 tarihinde de davada karar çıkmıştı.  

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bozulmasını talep etmişti 

Mahkeme, sanık Tünay Yanardağ’ın ölmüş olması sebebi ile hakkındaki davanın düşürülmesine karar vermişti. Mahkeme, sanık Eşref Hatipoğlu yönünden ise üzerine atılı suçları işlediğinin sabit olmadığına karar vererek, hakkında beraat kararı vermişti. Mağdur avukatlarının sanık hakkında verilen beraat kararını taşıdığı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunu 2019 yılında esastan reddetmişti. Bunun üzerine mağdur avukatları davayı Yargıtay’a taşımıştı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının mağdur avukatlarının temyiz talebine dair hazırladığı tebliğnamede, yerel mahkemenin eksik inceleme ile hüküm tesis ettiği gerekçesiyle sanık hakkında verilen kararın bozulması talep edilmişti. 

Bozma gerekçesi, davanın tek sanığının temyiz sürecinde hayatını kaybetmesi olarak gösterildi 

Katılan avukatlarının temyiz taleplerini inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi, oybirliği ile verdiği kararla davanın bozulmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verdi.  Yargıtay’ın bozma kararının gerekçesinde, ceza süresi yönünden yasal şartlar oluşmadığından temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması yönündeki katılan avukatlarının talebinin reddedilmesine karar verildiği belirtildi. Sanık Eşref Hatipoğlu hakkında atılı suçlar yönünden verilen beraat kararı yönünden yapılan temyiz incelemesine dair Yargıtay şu değerlendirmeyi yaptı: “Sanığın UYAP'tan alınan ve dosya içerisine konulan nüfus kayıt örneğine göre 07.08.2022 tarihinde öldüğü ve bu hususun kayıtlara işlendiği görülmekle, sanığın öldüğüne ilişkin kayıt araştırılarak TCK'nın 64/1. maddesi gereğince hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiş olup sair yönleri incelenmeyen hükmün öncelikle bu sebepten dolayı CMK'nın 302/2 maddesi uyarınca bozulmasına…”  Davanın avukatlarından İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ve Yunus Muratakan kararı MLSA’ya değerlendirdi. 

Zeytun: Katliam davasının esas failleri ortaya çıkarılmadan davanın üstü kapatıldı

Mağdur avukatlarından Abdullah Zeytun,  geçmişle yüzleşme, hesaplaşma iddiası ve beklentisi ile açılan bu davanın sanıklar hakkında verilen beraat kararıyla kapatılmak istendiğine işaret etti. Zeytun, davanın yargı sürecini ve Yargıtay kararı için şu değerlendirmeyi yaptı: ”Bir katliam davasının esas failleri ve bağlantıları ortaya çıkarılmadan davanın üstü kapatılmaya çalışıldı. Lice Katliamı yargılaması faillerin beyanları dışında bir işlemin olmadığı, döneme ilişkin resmi ve gayri resmi kayıtların incelenmediği, keşif ve diğer delillerin araştırılmadığı hukuksuz bir süreç oldu.  Kovuşturma aşamasında mağdur ve katılanların taleplerinin reddedilmesi bu amaç ile açıklanabilir. Temyiz aşamasında verilen kararlar, aslında bu yargı tutumunun devamı oldu. Güncel siyasi gelişmelerin yargı düzeninde işlerliğini gösteren, pozisyonunu ifade eden bir karar oldu. Sanıkların eylemleri ve bağlantıları araştırılmadan verilen beraat ve düşme kararı, temyiz mahkemesince değerlendirilmedi. Temyizde de sadece ölü olarak belirtilen sanıkların durumuna ilişkin bir bozma kararı var. Davada böylelikle düşme yönünde hüküm verilmesinin önü açıldı.” 

Muratakan: Mağdurların adalet arayışlarına ve toplumsal barışa vurulmuş bir darbedir 

Mağdur avukatlarından Yunus Muratakan ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, delillerin toplanmadığını, olay yerinde keşif yapılmadığını ve tanıkların dinlenmediğini belirterek dosyanın bozulmasını istediği dönemde davanın tek sanığı olan Eşref Hatipoğlu’nun öldüğünün basına yansıdığını hatırlattı. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin dosyanın esasına girmeden sanığın ölmesi nedeniyle davanın düşürülmesinin gerektiğine karar vererek, beraat kararını bozduğuna dikkat çekti. Muratakan, yerel mahkemenin bozma ilamı doğrultusunda sanığın öldüğünü tespit ederek davanın düşmesine karar vereceğini söyledi. Lice’de yaşananları dünya savaş tarihinde bile rastlanmayacak bir katliam olarak tanımlayan Muratakan, Lice Katliam Davası’nın dünya hukuk tarihine geçecek şekilde 20 yıllık hareketsiz bir soruşturma sürecinden sonra davaya dönüştüğüne dikkat çekti.  Soruşturma aşaması 20 yıl süren Lice Katliamı’nın kovuşturma aşamasının ise 10 yıl sürdüğünü hatırlatan Muratakan, “Davanın nakli, davanın durdurulması, sanığın mahkeme huzuruna çıkarılmaması, delillerin toplanmaması, sanıklar hakkında herhangi bir tedbirinin uygulanmaması; esasında Türkiye’de geçmişle yüzleşme, hakikatin araştırılması ve adaletin sağlanmasına ilişkin bir çabanın olmadığını, tersine faillerin cezasızlık ile ödüllendirildiğinin açık bir örneğiydi. Kuvvetle muhtemelen dava süreci de 10 yıl bekletilerek 90’lı yıllarda gerçekleştirilen katliam dosyaları gibi zamanaşımına uğratılması hedeflendi. Ancak Eşref Hatipoğlu’nun ölmesi ile birlikte bu süreç hızlandı ve davanın düşmesi yoluna gidilerek katliamın üzerinin yargı eliyle kapatılması sağlandı” dedi. Muratakan, Lice’de devlet gücünü eline alıp sivil yerleşim yerlerini bombalayan, içinde bebeklerin olduğu onlarca yurttaşı öldüren, ev ve işyerlerini yakıp yağmalayan faillerin bu şekilde cezasızlık ile ödüllendirilmesinin Türkiye’de hukukun kurumsallaşmasına, mağdurların adalet arayışlarına ve toplumsal barışa vurulmuş bir darbe olduğunu vurguladı.  Bu davadaki cezasızlık pratiğinin, benzer suçları suç işleyen veya işleyecek olanlara hukuki koruma zırhına sahip olacaklarına dair bir mesaj, bir teminat olduğuna işaret eden Muratakan, son olarak “Lice halkı bu katliamın üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen unutmadı ve unutturmayacak. Bu katliamın zihniyeti ile yaşayanlarla mücadele etmeye devam edecektir” dedi. 

Dava hakkında 

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993'te dönemin Jandarma Komutanı Bahtiyar Aydın bir suikast sonucu hayatını kaybetti. İlçede yaşanan olaylarda Bahtiyar Aydın, uzman Çavuş Yüksel Bayar ile Bayram Yıldız, Emine Kıraç, Zana Çakır, Mustafa Çakır, Saniye Boğan, Ali Şanlı, Ali Canpolat, Kudret Ergün,  Hüseyin Cantürk, Mizgin Cantürk, Dilbirin Cantürk, Abdullah Akçakmak ve Muhyettin Güler isimli siviller hayatını kaybetti. Olaylarda, 35 kişi yaralanırken ilçede 402 ev ve 242 işyeri yakıldı veya hasar gördü.  Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olay tarihinde Lice’de operasyonu yöneten dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında “Taammüden öldürme”, “Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik”, “Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma” suçlarından yargılanmaları talebiyle dava açtı.  İddianamede, Bahtiyar Aydın’ın PKK tarafından öldürüldüğüne ve ilçede çatışmanı çıktığına dair bir delil elde edilmediği, ilçede yaşananların operasyona katılan askerler tarafından yapıldığı belirtildi.   İddianameyi kabul eden Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın Diyarbakır’da görülmesinin 2014 ve 2015 yılında yapılacak seçimlerde “halkın iradesini etkileme açısından kullanılabilecek” olması ve güvenlik gerekçesiyle davanın Eskişehir’de görülmesine karar verdi. Eskişehir’de TMK ile görevli mahkeme olmaması nedeniyle dava bu kez İzmir’e nakledildi.  Yurt dışında yaşayan sanık Tünay Yanardağ’ın öldüğünün tespit edilmesi üzerine Eşref Hatipoğlu davanın tek sanığı olarak kaldı.   Davaya ilişkin ayrıntılı bilgiye, insan hakları davaları izleme sitesi Faili Belli üzerinden erişilebilir.   *Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.