Duruşma Haberleri

Gazeteci Eylül Yaşar’ın ‘propaganda’ suçlamasıyla yargılandığı davada ‘basın kartı’ araştırılacak

Gazeteci Eylül Yaşar’ın ‘propaganda’ suçlamasıyla yargılandığı davada ‘basın kartı’ araştırılacak
SİBEL YÜKLER*
Gazeteci Eylül Deniz Yaşar’ın, beş yıl önceki bir eylem ve daha önce kendisine ait olduğuna dair yeterli delil olmayan bir sosyal medya hesabından yapılan paylaşımlar gerekçe gösterilerek “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması, Yaşar’a ait herhangi bir basın kartı bulunup bulunmadığının araştırılması ve haber takibi yaptığına dair görüntülerin incelenmesi için ertelendi. Gazeteci Eylül Deniz Yaşar hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma kapsamında  4 Ocak 2023 tarihinde iddianame hazırlandı. Savcı, IŞİD ile savaşırken hayatını kaybeden Ulaş Bayraktaroğlu için Ankara’daki Yüksel Caddesi’nde 11 Mayıs 2017 tarihinde yapılan basın açıklamasına Yaşar’ın da katıldığını iddia etti.  Terörle Mücadele Kanunu (TMK) madde 7/2 uyarınca “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.  Hakkındaki suçlamalara ilişkin savunma yapan Yaşar, “Söz konusu eylem yıllar önce yapılmıştı. Bir gazeteci olarak katılıp takip ettim. Polis müdahalesi bile olmadı, gözaltı gerçekleşmedi. Barışçıl bir eylemdi. Ben o zaman da serbest gazeteciydim ve telefonumla çekim yaptım. Bu eylemi haber yapmak suç değil. Yıllardır gazetecilik yapıyorum. Sokakta, kamusal alanda haber konusu olacak her şeyi çekmeye devam ediyorum. Bu bir suçsa suç işlemeye devam ediyorum, çünkü hala haber çekiyorum. Basın açıklaması şahsında propaganda suçlamasını kabul etmiyorum” dedi.

Takipsizlik verilen sosyal medya hesabı yeniden delil oldu

Gazeteci Yaşar’a iddianamede yöneltilen suçlamaya Seyri Sokak isimli sosyal medya hesabından 23 ve 25 Nisan 2018 tarihlerinde yapılan iki paylaşım da delil olarak gösterilmişti. Daha önce Seyri Sokak isimli sosyal medya hesabının gazeteci Yaşar tarafından kullanıldığı iddiasıyla ve “örgüt üyeliği” şüphesiyle başlatılan soruşturmada delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verildiğini belirten savcı, buna rağmen söz konusu paylaşımları Yaşar’a karşı delil olarak sunmuştu. Söz konusu suçlama ve delillere ilişkin de savunma Yaşar, “Ben kullanmadığım, paylaşmadığım bir şeyden suçlanıyorum. Ben zaten video muhabiriyim, görüntülerimi herkes kullanabiliyor. Ana akım da çektiğim görüntüleri kullanıyor. O hesap üzerinden atılmış tweetlerle neden ilişkilendirildiğimi anlamış değilim. Üstelik daha önce takipsizlik de verildi” diye konuştu.

‘28 dakikalık görüntüde slogan yok, haber takibi var’

Daha önce Yaşar’ın görüntü tutanaklarında iddia edilen kişi olduğuna dair “yeterli delil olmadığı” gerekçesiyle reddedilen iddianameyi tekrar mahkemeye sunan savcı, söz konusu görüntülerde “burun ve çene yapısı olarak kısmi benzerlik” olduğunu öne sürmüştü.  Hakimin söz konusu eylemden fotoğraf gösterdiği Yaşar, fotoğraftaki kişinin kendisi olduğunu söylerken, “Herhangi bir slogan attınız mı, gazeteci olarak mı takip ettiniz?” sorusuna ise “Slogan atmadım, bu eylemi gazeteci olarak takip ettim” diye yanıt verdi. “Basın ve fikir hürriyeti kapsamında değerlendirilmesini, haber yapmanın suçlama konusu olmamasını talep ediyorum” diyen Yaşar, beraatini talep etti. Avukat Teoman Özkan da, “Müvekkilin yaptığı gazetecilik faaliyetidir. Yaklaşık 28 dakikalık görüntüde müvekkilim eylemi görüntüye almaktadır. Herhangi bir slogan atmamıştır, yaptığı gazetecilik faaliyetidir. Suçlamanın maddi ve manevi unsurları oluşmamıştır” diyerek, Yaşar’ın beraatini talep etti.

Basın kartı soruşturulacak, görüntüler TEM’den istenecek

Hakim, Yaşar’a söz konusu dönemde SGK kaydı olup olmadığını sordu. Freelance çalıştığı için SGK kaydının o dönem yapılmadığını söyleyen Yaşar, Google aramasında imzasıyla çıkan haberlerin bulunacağını ve aynı zamanda Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi olduğunu belirtti. Mahkeme, Yaşar’a ait herhangi bir basın kartı bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa bir örneğinin mahkemeye sunulması ve suçlama konusu görüntülerin mahkemeye gönderilmesi için Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne (TEM) yazı yazılmasına karar vererek davası 22 Haziran tarihine erteledi.

Gazeteci Şahinli ve hak savunucularına da aynı suçlamayla dava açıldı

İddianame savcısı, 2017 tarihli aynı basın açıklamasını gerekçe göstererek ve aynı şekilde sonradan sosyal medya paylaşımları da ekleyerek gazeteci Ceylan Şahinli ve hak savunucusu Aslı Saraç hakkında da aynı suçlamalarla davalar açmıştı.  Aynı savcı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin (PSAKD) önceki dönem Başkanı Gani Kaplan hakkında da beş sene önceki başka bir eylemden “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla dava açmıştı. Savcının Kaplan hakkındaki davanın iddianamesine sonradan ve Kaplan’ın savunmasını almadan 2017 tarihli sosyal medya paylaşımlarını da eklediği ortaya çıkmıştı.  Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve belgesel yönetmeni Sibel Tekin hakkındaki iddianameleri ile TTB konsey üyeleri hakkındaki davaname de aynı savcı tarafından hazırlanmıştı. *Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.