Duruşma Haberleri

Gazeteci Fırat Can Arslan ilk duruşmada tahliye edildi

Gazeteci Fırat Can Arslan ilk duruşmada tahliye edildi

DENİZ TEKİN

Diyarbakır’da 16 gazetecinin iddianamesini hazırlayan savcı ve yargılamayı yapan heyette yer alan eşinin başka bir şehre tayin edilmesi haberini paylaştığı için, “Terörle mücadele görev almış kişileri hedef gösterme” iddiasıyla tutuklanan gazeteci Fırat Can Arslan ilk duruşmada beraat etti. Arslan, 100 gündür tek kişilik hücrede tutuluyordu. 

Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve yaklaşık 3 saatlik gecikmeyle başlayan duruşmaya Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan ve avukatı Şevin Kaya Ankara Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Arslan’ın avukatları Resul Temur ve Çiğdem Kazan ise duruşma salonunda hazır bulundu. MLSA Hukuk Birimi avukatı Muhammed Ünsal’ın yanı sıra Dicle Fırat Gazeteciler Derneği yöneticileri ile çok sayıda gazeteci de duruşmayı izledi. Duruşma salonunun önünde çok sayıda Çevik Kuvvet polisi “güvenlik önlemi” aldı.

“Ben size gazeteciliğin neden yargılandığını anlatacağım”

Duruşma başında mahkeme başkanı, davada “müşteki” sıfatıyla yer alan hâkim S.K’nin, gazeteci Arslan hakkında şikâyetçi olmadığı ve davaya katılma talebinin bulunmadığına dair celse arasında gönderdiği dilekçeyi tutanağa geçirdi. Hâkimin eşi olan savcı M.K’nin ise şikâyetinin devam ettiği dair dilekçe yolladığı belirtildi. 

İddianameye karşı savunmasını yapan gazeteci Arslan, savcı M.K’nin yazdığı iddianameyle haklarında dava açılan 15 tutuklu gazetecinin, “adil yargılama haklarının ihlal edildiğine” dair haber yazdığı için şimdi haberlerini yaptığı gazetecilerle aynı mahkemede tutuklu olarak yargılandığını belirtti. Arslan, “bu trajik bir kısır döngü” dedi.  

Yargılanmasının temel nedeninin gazetecilik olduğunu, bu nedenle iddianamedeki suçlamalara karşı savunma yapmayacağını belirten Arslan, “Gazeteciliğin neden yargılandığına dair savunma yapacağım. Burada gazetecilik neden yargılanıyor onu anlatacağım” dedi. 

“Kürtlerden susmaları isteniyor”

Türkiye’de gazetecilerin yaptıkları haberlerden dolayı geçmişten beri baskı altında olduğunu söyleyen Arslan, Kürt basınınsa geçmişten beri iktidarların “doğal hedefi” olduğunu, “düşmanca saldırılara” maruz kalındığını, basının “bertaraf edilmesi gereken” bir kurum olarak görüldüğünü dile getirdi. Kürtlerin kendilerine yönelik hak ihlallerine ilişkin haber yapmamaları ve susmalarının istendiğini söyleyen Arslan, “Filistin’de katledilen siviller için direnişçi ama Rojava’da bombalan hastane için ‘terör yuvası’, öldürülen Kürt çocukları için ‘terörist’ diyelim istiyorlar. Kürt gazeteciler olarak biz bunları soracağız, yazacağız. Bizim hakikate karşı sorumluluğumuz var. Toplumun haber alma hakkını savunacağız” dedi. 

 “100 gündür ağırlaştırılmış tecritteyim” 

Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 6/1. maddesinde düzenlenen, “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” iddiasıyla tutuklanan ilk gazeteci olan Arslan, yargılanmasına neden olan bu maddenin basın özgürlüğüne aykırı olduğunu belirtti. AKP yanlısı yayın yapan medya kuruluşları ile devlet kanalları olan Anadolu Ajansı (AA) ve TRT’de yayımlanan haberlerde birçok savcı ve hâkimin isminin açık olarak yer aldığını söyleyen Arslan, uygulamadaki farklılıklara vurgu yaptı. Arslan,  savunmasına şöyle devam etti:

“Herkese açık olan bir davaya dair haber yaptım. Haberde gazetecilerin hangi örgütten yargılandıklarını yazmadım. Savcı ve hâkimi kime hedef gösterdim? Bu paylaşımın yapıldığı tarihte hâkim ve savcı TMK ile görevli değil.  Bu dava kamuoyuna ilgilendiren bir dava tabii ki haberini yazacağım. Bu haberi bilgi verme amacıyla yaptım. İddianameye dair söyleyeceğim bir şey yok. Savcı, haberde geçen ‘tutuklu gazeteciler’ ibaresinden bile rahatsız olmuş. Gazeteciye gazeteci demek de suç. Tutuklu olduğu cezaevinde TMK6/1 suçundan tutuklu olan tek kişi olmam, bu davanın ve soruşturmanın bir özetidir. Ben 100 gündür ağırlaştırılmış bir tecrit altındayım. Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsünün infaz koşullarında kalıyorum. Haber yazmaya, gazetecilik suç değildir, demeye devam edeceğim. Bir suç işlemedim ki kaçayım. Beraatımı istiyorum.”  

Temur:  Maddede personel tanımı belirsiz

Avukat Resul Temur, müvekkilinin yargı muhabiri olduğunu, yargılanan gazetecilerin haberini takip ettiğini, iddianame savcısı ve dava hâkiminin tayinine ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kararnamesine hiçbir çaba sarf etmesine gerek olmadan ulaştığını ve bunun ekran görüntüsünü paylaştığını anlattı. Gazeteci olarak Arslan’ın herkese açık bir tayin kararı ve duruşmanın haberini yaptığını, “aleni” bilgileri kullanarak müvekkilinin kimseyi hedef göstermiş olamayacağını belirtti.  

Temur ayrıca TMK6/1 maddesinde “terörle mücadele görev almış personel” tanımının belirsiz olduğunu söyledi ve Terörle Mücadelede Görev Alan Personelin, Bu Görevlerinin İfasından Doğduğu İddia Edilen Suçlardan Dolayı Yapılan Soruşturma ve Kovuşturmalarda Müdafi Olarak Belirlediği Avukat veya Avukatların Ücretlerinin Ödenme Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik’te de “personel” tanımı içinde savcı ve hâkimlerin yer almadığını hatırlattı. 

Bu davada şikâyetçi olan savcının, müvekkili hakkında gözaltı kararı veren ve soruşturmayı yürüten savcı odasına gidip geldiğini söyleyen Temur, “bu bir savcı dayanışması ve savcı husumeti davasıdır” dedi. 

 Savcı, tutukluluğun devamını istedi 

Duruşma savcısı esas hakkındaki görüşünde Arslan hakkındaki suçlamanın suçun Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 103. maddesinde yer alan ‘katalog suçlar’dan olması nedeniyle, Aslan’ın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Savcının görüşüne karşı söz alan Arslan beraatını isterken, avukatlar savcının görüşüne karşı çıktı. 

Mahkeme heyeti, gazeteci Fırat Can Arslan’ın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmadığına karar vererek, beratına ve tahliyesine karar verdi. 

Ne olmuştu? 

Diyarbakır’da 2022 yılının Haziran ayında tutuklanan 15 gazetecinin iddianamesini hazırlayan savcı M. K. ile gazetecilerin yargılandığı mahkemenin heyetinde yer alan eşi S.K’nin, Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK) kararnamesiyle başka bir şehre tayin edilmesi haberi yazan gazetecilere yönelik Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.

Bu kapsamda 25 Temmuz’da Ankara, İstanbul ve Diyarbakır’da yapılan ev baskınlarında MA muhabirleri Fırat Can Arslan, Delal Akyüz, T24 editörü Sibel Yükler, Bianet Kadın ve LGBTİ+ hakları editörü Evrim Kepenek ile gazeteci Evrim Deniz gözaltına alındı. Fırat Can Arslan tutuklanırken, diğer dört gazeteci yurtdışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. 

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, tutuklu gazeteci Fırat Can Arslan hakkında “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı. İddianamede, gazeteciler tarafından hedef gösterildiği iddia edilen savcı M. K. ve S. K.’nin isim ve soy isimleri ve görev yerleri açık olarak yer aldı. 

İddianamede, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla yargılanan 16 gazetecinin, örgüte yakın olduğu iddia edilen basın ve yayın organlarınca “tutuklu gazeteciler” olarak haberleştirildiği öne sürüldü. İddianamede, Fırat Can Arslan’ın “kamuoyunu bilgilendirme amacı dışına çıkaraktığı”  savunuldu.

Arslan’la birlikte gözaltına alınarak serbest bırakılan dört gazeteci hakkındaki soruşturma halen devam ediyor.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.