EYLEM SONBAHAR
Geçen yılki 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkmak isterken gözaltına alınan 62 kişi hakkında açılan davanın görülmesine başlandı.
İstanbul'da, 2024 yılındaki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde gözaltına alınan 62 kişi hakkında "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Sanık sayısının fazla olması ve salon kapasitesinin yetersizliği nedeniyle duruşmaya İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda devam edildi. Avukatlar savunmalara başlamadan önce derhal beraat kararı verilmesi talebinde bulundu.
Savcının talebin reddine karar verilmesini istemesinin ardından hakim de 'hazır olan sanıkların dosya kapsamında dinleneceği, derhal beraat kararı tesisini gerektiren bir hal olmadığı' gerekçesiyle derhal beraat talebinin reddine karar verdi.
"'Eşkaliniz var' denilerek gözaltına alındık"
Duruşmada hazır bulunan sanıklardan Şahin Tümüklü, "Sendikalar, siyasi partiler, gençlik örgütleri 1 Mayıs kutlamaları için Taksim'e çağrı yaptı. Valilik Anayasa'yı çiğneyerek keyfi bir biçimde yolları, metroları, birçok ulaşım ağını kapattı. Taksim'e ulaşmak isteyen insanlar gözaltına alınmaya başlandı. Ben ve Hatice Deniz Aktaş Okmeydanı hastanesi önünde 'eşkaliniz var' denilerek durdurulduk. Ellerindeki fotoğraflarla kimliklerimizi karşılaştırıp gözaltına aldılar. Polis aracında işkence yaptılar. Anayasal hakkın kullanımına yönelik polis şiddetiyle karşı karşıya kaldık. Herhangi bir ihtar duymadık. Kimsenin saldırgan bir tavrı bulunmamaktaydı, kolluk görevlileri zor kullandı" diye konuştu.
Tümüklü'nün avukatı Özlem Gümüştaş da "Müvekkil toplantı çağrısının yapıldığı yere giderken daha olay yerine varmadan GBT uygulaması adı altında eşkaliniz var denilerek gözaltına alındı. Dolayısıyla görüntü izleme tespit tutanağında yer almamaktadır" dedi.
"Siyasi partilerin çağrısı üzerine 1 Mayıs'ı kutlamak üzere Taksim'e gitmek istedim" diyen Berdar Koçak, kolluk görevlilerinin uyarı yapmadığını, İstanbul Valiliği'nin yasaklama kararından da haberi olmadığını söyledi.
'Uyardığım için 'senin kelepçeni çıkarmayalım' dediler'
Suç oluşturacak bir eyleminin olmadığını ifade eden Cemil Aksu, "Sabah 10 civarında gözaltına alındık, akşam 6'ya kadar polis arabasında ters kelepçeli bekletildik. Polise yönelik bir eylemim bulunmamaktaydı" dedi.
Olay günü herhangi bir dağılın anonsu duymadığını belirten Çise Yıldız da şöyle konuştu: "Alana gelen herkes polis müdahalesiyle karşılaştı. Polis otobüsünde fiziksel şiddet ve psikolojik şiddete uğradık. Plastik kelepçe ile ters kelepçe yaptılar. Kelepçeler çıkarılırken makas bulamadılar, bıçakla kesmeye çalıştılar. Bıçak tenime değdiği için uyarınca da 'madem öyle senin kelepçeyi çıkarmayalım' dediler."
Başka bir dosya kapsamında tutuklu bulunan Okan Danacı SEGBİS aracılığıyla katıldığı duruşmada "Demokratik anayasal hakkımızı kullandık. Polis hiçbir gerekçe göstermeden önümüzü kesti, bir uyarı yapılmadan bize saldırdılar, ters kelepçe işkencesine maruz kaldık. Basını uzaklaştırıp görüntü alınmayacak bir ortam yarattılar, burada şiddet ve hakarete uğradık" dedi.
'Polis aracında otururken dahi yüzüme yumruk attılar'
Başka bir dosya kapsamında tutuklu olanlardan Mazlum Ortaç da "Sakarya Üniversitesi’nde öğrenciyim. Öğrencilerin birçok sorunu var, bu amaçla Taksim'e çıkmak istedim. Kolluk görevlileri tarafından yere yatırıldım, ters kelepçe taktılar.
Polis aracında otururken dahi yüzüme yumruk attılar. Suç unsuru oluşturacak bir eylemim olmadı. Atılı suçu kabul etmiyorum" diye konuştu.
'Hakkın kendisi meşrutiyetini tarihselliğinden almaktadır'
Sanıkların ardından avukat Diren Yeşil, "Olayın iki yönü
bulunmaktadır. 2911 sayılı yasa yönünden suçun oluşup oluşmadığı hususunda ayrıntılı savunmamızı dava dosyası ikmal edildikten sonra yapacağız. 1 Mayıs kutlamaları uluslararası alanda kabul görmüş, sistemi eleştiren, sistemle herhangi bir sorunu olan kişilerin sokakta kendisi gibi mücadele eden insanlarla bir arada bulunma amacı taşımaktadır. 1977'den gelen tarihi miras olan 1 Mayıs'ın Taksim kutlamaları meşru bir haktır. Yasalarla ve uluslararası
sözleşmelerle de güvence altına alınmıştır. Buna dahi gerek yoktur. Hakkın kendisi meşrutiyetini tarihselliğinden almaktadır" dedi.
'Valiliğin yasaklama kararı keyfi ve hesap verilebilirlikten uzaktır'
İstanbul Valiliği'nin 1 Mayıs gününe ilişkin yasaklama kararının alınmasını talep eden avukat Baran Elma, "Ayrıca mahkemenize emsal kararları sunacağım. Kolluk görevlileri tarafından temel hak ve özgürlükler idari işlem tesis edilirken hakkın özüne dokunarak sınırlandırılmaya çalışılmıştır. Sanıklar Anayasa'nın 25, 26. ve 34. maddelerinde düzenlenen ve AİHS madde 11'de düzenlenen haklarını kullanmak istemişlerdir. Valiliğin yasaklama kararı hakkın özüne dokunma yasağını ihlal etmektedir. Keyfi ve hesap verilebilirlikten uzaktır. Ayrıca bahse konu suçun unsurları da oluşmamaktadır" dedi.
Mahkeme, savunması alınmayan iki kişi hakkında zorla getirme emri düzenlenmesine, bir kişi hakkında da yakalama kararı çıkartılmasına karar verdi. İstanbul Valiliği'ne müzekkere yazılarak, iddanamede geçen olaya ilişkin ilçe ve mahalleler bakımından yasaklama kararı verilip verilmediği, verilmiş ise evrakın bir örneğinin mahkemeye gönderilmesini de isteyen mahkeme, duruşmayı 23 Ekim'e erteledi.