Duruşma Haberleri

Onur Yürüyüşü’nün gazeteci tanığı: 'Hastanelik etmeselerdi karşınızda tanık değil, sanık olacaktım'

Onur Yürüyüşü’nün gazeteci tanığı:  'Hastanelik etmeselerdi karşınızda tanık değil, sanık olacaktım'

SİBEL YÜKLER

5 Temmuz 2022’de yapılan 2. Ankara Onur Yürüyüşü’nde darp edilerek gözaltına alınan 42 kişinin yargılandığı davanın dördüncü duruşması, bugün (15 Kasım) Ankara 52. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.

Adliyedeki büyük salonda yapılan duruşmayı Kaos GL, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi, 17 Mayıs, Pembe Hayat, ÜniKuir dernekleri ve İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi takip etti.

Duruşmada sanıklar ifade verdi, KaosGL.org muhabiri Aslı Alpar ve gazeteci Emel Vural tanık olarak dinlendi, sanık avukatları savunma yaptı. Gazeteci tanıklar gün boyu devam eden polis şiddetinin hem eylemcileri hem de kendilerini hedef aldığını söyledi. Sanık avukatları ise Onur Yürüyüşü düzenlemenin anayasal bir hak olduğunu, yürüyüş günü LGBTİ+'lara saldırmak için buluşan grupları koruyan polisin LGBTİ+'lara saldırdığını belirtti, sanıkların beraatini talep etti.

Dava, 31 Ocak 2024 saat 14.00'e ertelendi.

Gazeteciler tanıklık etti

Duruşma, henüz ifade vermemiş sanıkların ifadeleri ile başladı, ardından tanıkların ifadeleriyle devam etti. İlk tanık, KaosGL.org muhabiri Aslı Alpar, yürüyüş günü yaşananları aktardı. Kendisinin de gazeteci olmasına ve haber takibi yapmasına rağmen polis saldırısında bacağından yaralandığını belirten Alpar, Onur Yürüyüşü’nde şahit olduklarını şöyle özetledi:

“Gazeteciyim, gazetecilik yapıyorum. 5 Temmuz 2022 tarihinde saat 16 sularında Kuğulupark’taydım. Gözlem yapmak için erken gitmiştim. Hiç aktivist yoktu, iki yüze yakın polis vardı. Polisler, parkta çocuklarını oynatan ebeveynleri çok sert bir şekilde alandan uzaklaştırıyordu. Kuğulupark’ta aynı zamanda daha sonra LGBTİ+’lara hakaret ettiklerini göreceğim, sivil giyimli birkaç kişinin sık sık polisin yanına gidip polisle konuştuklarını gördüm. O sırada polisin daha eylem başlamadan, bir kişiyi üzerindeki kıyafetten dolayı LGBTİ+ varsayarak onu alandan uzaklaştırdıklarını gördüm.

“Bacağıma on dikiş atıldı”

“Yirmi kişilik bir grubun etrafını saran polis görüntü almamıza izin vermedi. Bizi sürekli ittirdi. Basın kartımızı gösterdiğimiz halde bizi alandan uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Bu sırada Kennedy Caddesi’nde yoğun trafik akışı vardı. Bizi trafiğe doğru ittikleri için araba çarptı bana ve başka bir muhabir arkadaşımıza. Polis halkası içinde kalan kişiler ise halkadan çıkıp dağılmak istiyordu ancak polis, hem hakaret ediyor hem de alandan çıkmasını engelliyordu. Biber gazı da sıkılınca ben biraz geri çekildim, o sırada yoldan geçen birisi ‘bacağınız kanıyor’ dedi. Beni ittikleri sırada bacağımdan yaralanmışım. O günün akşamı hastaneye gittiğimde on dikiş atıldı o yaraya.

“Akan trafiğe atılan insanlar gördüm”

Gazeteci Emel Vural da tanık olarak dinlendi. Vural, “Anayasal hakkını kullanmak için bir araya gelmek isteyen kişiler daha toplanamadan polis müdahalesi ile karşılaştı” dedi. Polis engellemeleri nedeniyle eylemin gerçekleşemediğini belirten Vural, gün boyu şahit olduklarını aktardı:

“Akan trafiğe atılan insanlar gördüm. İnsanların kıyafetleri üzerinden polisin saldırdığına şahit oldum. Görüntü almamız engellendi. Çekmek için ısrarcı oldum. Mesleki görevim o anları kayıt altına almaktı. İnsani olarak da gördüğümüz manzara çok korkunçtu. Gencecik insanların yüzüne biber gazı sıkıldığını, ters kelepçeyle yerlerde sürüklendiğini gördüm. Çekim yapmak istediğimde doğrudan yüzüme biber gazı sıkıldı. Bir saate yakın nefes darlığı yaşayıp hastanelik oldum. Muhtemelen bu yüzden şu an karşınızda sanık değil tanık olarak yer alıyorum. Eğer hastanelik etmeselerdi, beni de gözaltına alacaklardı. Gazeteci arkadaşım Aslı Alpar yardımcı olarak hastaneye gitmemi sağladı. Aslı’nın da yaralandığını fark etmemişim bile. Çok kötü bir durum vardı. Günün özeti gazetecilerin şiddete uğraması değil ama işkence vardı ve onu göstermek istediğimiz için şiddete uğradık.”

Avukatlar: LGBTİ+ karşıtları toplanırken polis LGBTİ+’lara saldırdı”

Tanık beyanlarının ardından Av. İlayda Doğa Karaman, LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü hedef alan sosyal medya paylaşımlarını mahkemeye sunarak “Onur Yürüyüşü’nün yapılacağından haberdar olan bir grup ‘insan fıtratı’ diyerek bir çağrıda buluştu. Herkesi Hacı Bayram Camii’nde toplanmaya davet etti. Yeniden Refah Partisi Gençlik Kolları Başkanı Melih Güner ise LGBTİ+’ları hedef alarak Kuğulupark’a çağırdı. Fezleke içerisinde LGBTİ+’lara ilişkin çok fazla görüntü varken, LGBTİ+’ları tehdit eden İslamcı gruplardan hiç bahsedilmemesini anlayamadık” dedi.

Av. Karaman, aynı gün aynı saatte LGBTİ+’ları hedef gösteren, nefret söyleminde bulunan, tehdit eden yürüyüşler polis koruması altında yapılırken LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne polisin saldırmasını eleştirerek, “İşkence, gözaltı sonrası hastaneye giderken de hastaneden dönüşte de devam etti. Polisler, biz avukatların beyanda bulunmasını da engelledi ve adil yargılanma hakkı ihlal edildi. Anayasa ve AİHM kapsamında ifade özgürlüğü engellendi” dedi.

“Polis fezlekesinden kopyala yapıştır iddianame”

Av. Nergiz Görnas ise, “Hukuki bir metin olmaktan çok uzak bir iddianame görüyoruz. Polis fezlekesinden kopyala yapıştır yapıp, başlığına iddianame yazmışlar. Objektiflikten uzak, hangi eylemin hangi sebeple suç olduğu tariflenmeyen bir metin. İddianamede Onur Yürüyüşü’nü doğrudan hedef gösteren, Kuğulupark’ta toplanan Cihatçı grubun toplanmasına ‘tepki’ denilirken; sanıkların lehine olabilecek herhangi bir delile yer verilmedi. Adil bir soruşturma sürecinin yürütülmediğini iddianameye bakarak anlayabiliyoruz. Tüm sanıkların derhal beraat etmesini talep ediyorum" diye konuştu.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.