Haberler

Gazeteci Nazan Özcan: ‘Artık hiçbir şeyde özgür değiliz

Gazeteci Nazan Özcan: ‘Artık hiçbir şeyde özgür değiliz

Dava haberi girdiği için, iftira ve hakaret suçlamasıyla yargılandığı davadan birkaç ay önce beraat eden gazeteci Nazan Özcan, Türkiye'deki ifade ve basın özgürlüğünü anlattı.

DİDEM ÇAM*

Gazetecilere açılan bir davayı haberleştirdiği için yargılanan ve birkaç ay önce beraat eden gazeteci Nazan Özcan, Türk hukuk sisteminin problemli olduğuna dikkat çekerek “Artık hiçbir şeyde özgür değiliz. Sokakta aldığımız nefes bile neredeyse özgür değil” dedi.

Bianet’in Genel Yayın Yönetmeni olduğu dönemde başlayan yargı sürecini anlatan Özcan şunları söyledi:

“Gazeteci Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun “Cendere” adlı kitabında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal hakkında rüşvet iddiaları yer alıyordu. Avukat İnal, iddiaları haberleştiren İleri Haber çalışanları İzel Sezer ve Doğan Ergün’e dava açtı.

İzel Sezer ve Doğan Ergün’e açılan dava, bianet de 7 Aralık 2021 tarihinde, ‘Erdoğan’ın avukatının rüşvet iddialarını haberleştiren gazetecilere dava’ başlığıyla haber oldu.

Bianet, bütün ifade ve basın özgürlüğü davalarını takip eder. Bu konuda çok hassas. İfade ve basın özgürlüğü konusunu son derece önemsemediği için de tabii ki bu dava konusunu da haberleştirdi. Bianet, onlara dava açıldığı için bu davanın neden açıldığını haberleştirdi. 2 gazeteciye dava açılıyorsa bunun bir sebebi olmalı değil mi? Biz de o sebebi yazdık ve haberi yayımladık.

Akabinde bir celp geldi, emniyete davet edildik ve sorgu oldu. Sorguda, haber içeriğinin basın ve ifade özgürlüğü olduğunu, bunu dünyanın neresinde olursa olsun bir haber olduğunu anlattık. Aslında normalde düşmesi gereken sorgu süreciydi. Ancak Türkiye’de hukuk ve adalet meselesi çok problemli olduğu için bu bir davaya dönüştü. Arkasından da dava süreci başladı ve 4 celse sürdü. 4’üncüde de beraat aldım.”

 ‘Ceza alsam şaşırmazdım’

Türkiye’deki hukuk sistemini eleştiren gazeteci Özcan, yargılanma sürecinde beraat kararının aksine bir karar çıkması halinde şaşırmayacağını belirterek, “Bunun bilerek ve isteyerek yapılmış bir kötülük olduğunu bilirdim” dedi. Özcan “Türkiye’deki hukuk sisteminde o kadar acayip şeyler görüyoruz ki… İşlemeyen bir hukuk, kötüye kullanılan bir hukuk… Bugün hakkı olduğu halde, seçilmiş bir milletvekili salınmıyorsa daha ne görebiliriz? Gezi tutukluları hala içerdeyse daha ne göreceğiz?” diye konuştu. 

‘Artık hiçbir şey özgür değil’

Artık hiçbir şeyin özgür olmadığının altını çizen Özcan, “Sokakta aldığımız nefes bile neredeyse özgür değil. Ülkeyi öyle bir ikiye ayırdılar ki… Ya bizdensin ya değilsin! Bizden değilsen zaten her türlü hukuksuzluğu, adaletsizliği, yoksulluğu hak edersin gibi bir kafayla yönetiliyor ülke. Bunun yanında ifade ve basın özgürlüğü zaten lüks kalıyor. Son 10 yılda anayasal haklarımız bile son derece rahatlıkla çiğnenir oldu. Tabii ki bu durumun ülkedeki yozlaşma, adalet sisteminin çökertilmesi ve yoksulluğun artırılmasıyla birebir ilişkisi var” diye konuştu. 

‘Yaşayan ölüler haline getiriliyorsunuz’

Mesleğe 1997 yılında başladığını dile getiren Nazan Özcan, basın ve ifade özgürlüğünün o döneme kıyasla bugün daha ağır olduğunu vurguladı. Özcan,  “Onlarca tutuklu gazeteci var. İşini gerçekten ‘gazeteci gibi’ yapan gazeteciler de tutuklanabiliyor bu dönem. Başka tür bir baskı oluyor. Öldürülmüyorsunuz ama ölmüşten de beter ediliyorsunuz. Yaşayan ölüler haline getiriliyorsunuz” dedi.

Gazeteciler, neyi nasıl yazmaları gerektiğini bildiğini ve bu gerçeği yazmanın bir yolunu bulduğunu söyleyen Özcan, “Hep umuda dair bir şeyler yaratabilme kapasitesine de sahibiz. Bir taraftan bu sayede ilerleyebiliyoruz. Korkmuyoruz! Demirden korksaydık, trene binmezdik. Başımıza ne gelirse gelsin, biz o trene bindik. İçeridekilerin direnişini görünce, dışardakiler olarak fazla mızıldanmaya hakkımız olmadığını da düşünüyorum” dedi.

Gazeteci Nazan Özcan, gazetecilerin daha ‘cesur’ gazetecilik yapmaları adına da şunları kaydetti:

“Mesleğimiz; hakikat ve doğruyu yazmak. Bunu yapmazsanız, bari gazetecilik yapmayın. Korkunun ecele faydası yok. O zaman kendinize ‘gazeteci’ demeyin. Kenara çekilin, başka bir iş yapın. Bu işi gerçekten doğru, düzgün, bütün etik ve ahlaki kurallarla yapmaya can atan o kadar yeni insan var ki… Bırakın onlar yapsın. Gazetecilik temel olarak zaten doğruyu dile getirmektir. Bunu yapmıyorsanız zaten gazeteci değilsinizdir. O yüzden bırakın yeni arkadaşlar, yeni gençler gelsin. Bu işi gerçekten ‘sessizlerin sesi’ olma niyetiyle yapmak isteyen insanlar yapsın. Çünkü bir şekilde yapmadığınız işi, gün gelir dostlarınız ya da çocuklarınız, ‘Niye sen bunu yapmadın?’ diye sorar. Utandırmayın kendinizi.”

*Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.