Yüsra Batıhan
130 gündür tutuklu bulunan savunmanlığını MLSA'nın üstlendiği gazeteci Vedat Örüç, örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşmasında yurt dışına çıkış yasağı tedbiriyle tahliye edildi. Davanın ikinci duruşması 16 Eylül saat 17.00’ye ertelendi.
Gazeteci olarak gözaltına alındı, örgüt üyesi olmakla suçlandı
Vedat Örüç, 17 Ocak’ta altı gazeteciyle birlikte gözaltına alındı, 20 Ocak’ta “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı. 130 günün ardından ilk kez hâkim karşısına çıktı. Duruşma, Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Örüç duruşmada hazır bulund.. Duruşmada MLSA avukatları, ailesi ve basın meslek örgütleri de hazır bulundu.
İddianame: SGK kaydı ve birlikte yürüme ‘örgüt üyeliği’ delili sayıldı
İddianamede, Örüç’ün KCK’nin basın yapılanmasında yer aldığı öne sürüldü. Medya Haber adlı televizyon kanalında SGK kaydının olması, bu iddiaya dayanak gösterildi. Ayrıca gazeteciler Eylem Babayiğit ve Bervian Karatoprak’la sokakta birlikte yürümesi, “örgütsel birliktelik” delili olarak sunuldu.
“Ben prodüksiyon şirketinde çalışıyorum, kanala bağlı değilim”
Örüç, Medya Haber’de doğrudan çalışmadığını, SGK kaydının bu kanala içerik sağlayan Güncel Medya Prodüksiyon şirketine ait olduğunu açıkladı. Şirketin haber, belgesel ve kültür-sanat içerikleri ürettiğini belirtti. Kendisinin 4 yıllık gazetecilik mezunu olduğunu, halen yüksek lisans yaptığını ve bağımsız gazeteci olarak çalıştığını söyledi.
“Telefon konuşmaları tahrif edildi”
İddianamede suç olarak gösterilen bir telefon görüşmesine de değinen Örüç, bu görüşmenin gönül ilişkisi yaşadığı kişiyle yapıldığını belirtti. Filistin-İsrail çatışması üzerine yapılan fikir alışverişinde, İsrail’in sömürgeci tutumunu eleştirdiğini, Kürtlerin ise benzer bir talebi olmadığını ifade ettiğini söyledi. Görüşme metninin eksik ve çarpıtılarak mahkemeye sunulduğunu vurguladı:
“Ben ‘Kürt süreci’ dedim, metne ‘Kürt sınırı’ diye geçirilmiş. Bu haliyle hukuka aykırı bir delil oluşturuyor.”
“Gazetecilerle yürümek suç değildir”
Eylem Babayiğit’i tanıdığını, DİSK Basın-İş üyesi olduğunu belirten Örüç, birlikte kahve içmeye gittiklerini ve kamusal alanda yan yana yürümenin suç sayılamayacağını ifade etti:
“Gazetecilerle birlikte yürümek örgüt üyeliğine delil olmaz.”
Jinoloji sorusu da yöneltildi
Mahkeme heyeti, Örüç’e “Jinoloji nedir?” sorusunu da yöneltti. Örüç, bunun kadın bilimi olduğunu söyledi. Ayrıca İstanbul’a kaç defa gittiği ve şirketteki kitapların kendisine ait olup olmadığı da soruldu. Örüç, gazeteci olduğu için sık sık seyahat ettiğini, ekoloji ve çevre konularında haber yaptığını belirtti.
MLSA’dan savunma: “Gazetecinin çalıştığı kurum onu bağlamaz”
MLSA avukatlarından Hazal Sürmeli, müvekkilinin bağımsız gazetecilik yaptığını, SGK kaydının bağlı olduğu prodüksiyon şirketine ait olduğunu, içeriklerin nereye satıldığını kendisinin belirlemediğini vurguladı.
“Bir gazetecinin çalıştığı kurumun yayın politikası, gazeteciyi bağlamaz. Bu hukuken sabittir.”
Ayrıca dava dosyasındaki “Kürdistan” ifadesinin suçlama konusu yapılmasını da eleştirdi:
“Kürdistan ifadesi, bugün coğrafi bir tanım olarak kullanılmaktadır. Bu kelimenin suçlama konusu yapılamayacağı Yargıtay kararlarında da sabittir.”
Sürmeli, aynı şirkette çalışan Velat Ekin’in ve birlikte yürüdüğü diğer gazetecilerin benzer suçlamalardan beraat ettiğini hatırlatarak, Örüç’ün de tahliyesini ve beraatini talep etti.
Tahliye kararı: Yurtdışı yasağı uygulandı
Savcılık tutukluluğun devamını istese de mahkeme, Örüç’e ait dijital materyallerin incelenmesine karar verdi. Yurt dışı çıkış yasağı konularak tahliyesine hükmedildi. Dava 16 Eylül saat 17.00’ye ertelendi.
