Haberler

Mahkeme, yüzde 99 engelli olan Demirel’in cezai ehliyetinin ‘tam’ olduğunu savundu

Mahkeme, yüzde 99 engelli olan Demirel’in cezai ehliyetinin ‘tam’ olduğunu savundu

 

DENİZ TEKİN

Bakûr belgeselinin yönetmenleri Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel'e verilen cezaların gerekçeli kararı açıklandı. Belgesel için “sözde belgesel film” diyen mahkeme, yönetmenlerin savunmalarını da “itibar edilmez” buldu. Mahkeme gerekçeli kararında, yüzde 99 engelli raporlu ve bakıma muhtaç olan Çayan Demirel’in cezai ehliyetinin tam olduğunu ve bu konuda yapılan itirazlara itibar edilmeyeceğini savundu. Belgesel yönetmenlerinden Ertuğrul Mavioğlu, “Yönetmenlere verilmiş olan bu ceza bir ibret cezasıdır. Hiç kimsenin de bundan ibret almamasını ve sözünü eksiltmemesini istiyorum” dedi.

Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Bakûr (Kuzey) belgeselinin çekim ve yönetmenliğini yapan gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve yönetmen Çayan Demirel’e ” basın yayın yoluyla örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla verdiği 2 yıl 1’er ay hapis cezasının gerekçeli kararını açıkladı.

Yönetmenlerin savunmalarını ‘suçtan kurtulmaya yönelik’ bulundu

Mahkeme gerekçeli kararının birçok yerinde Bakûr belgeseli için “sözde belgesel film” ifadesini kullanılırken, Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü tarafından kayıt tescil ve eser işletme belgesinin olmadığı belirtildi. Belgeselin içeriğindeki görüntüler, konuşmalar ve yazıların suç unsuru olarak gösterildiği kararda, PKK üyelerinin yaşamlarının belgeselde “rahat” ve “eğlenceli” olarak gösterilmeye çalışıldığı savunuldu.

Kararda, Mavioğlu ve Demirel ile avukatlarının belgesel gösteriminin ifade özgürlüğü kapsamında olduğu, görüntülerin örgütün geri çekilme ve barış sürecinde çekildiği, filmin cebir ve şiddete yönlendirmediğine dair savunmalarına “suçtan kurtulmaya yönelik” olduğu gerekçesiyle itibar edilmediği belirtildi.

Kararda, belgesel çekimi sonrasında geçirdiği kalp krizi sonucunda beyninde olan hasar nedeniyle yüzde 99 engelli raporu bulunan, görme, konuşma, hareket etme becerilerinde hasar oluştuğu için sürekli bakıma muhtaç olan Çayan Demirel’in ceza ehliyetinin olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapıldı. Demirel’in tedavi kayıtları, ATK raporu birlikte değerlendirildiğinde çalışma gücünün yüzde 60’ını kaybettiği ve engel durumunun kronik olduğunun tespit edildiği belirtilen Kararda şu ifadeler yer aldı:

“Sanıkların filmin gösterime girmesi ile ilgili olarak değil filmin içeriğinin terör örgütü propagandası oluşturduğu iddiası ile yargılanıyor olmaları. Sanık Çayan'ın engel durumunun zihinsel olmaması gözetildiğinde filmin çekimlerinin yapıldığı ve cezai ehliyetinin tam olduğu kanaatine varıldığından bu hususa temas eden itirazlara itibar edilmediği.”

Belgesel içeriğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre değerlendirmesi yapıldığında, belgeselin örgütsel bir amaç ile hazırlandığı ileri sürerek, düşünce ve örgütlenme kapsamında değerlendirilmesinin söz konusu olamayacağı savunuldu.

Mahkeme: Filmin yasaklı olup olmaması ceza vermeye engel değil

Kararın devamında şu değerlendirmede bulunuldu: “Sanıkların çekmiş olduğu sözde belgesel filmi ile asıl amaçlanın da çözüm süreci ile güç kaybetmiş örgütü ayakta tutmak olduğu, filmdeki masumane görüntü ve ifadelerin bir araya getirilmesi ile başkaldırının teşvik edildiği. Bütün olarak filmin değerlendirilmesinde anlaşılır şekilde nefret söylemleri içerdiği, örgüt mensuplarının kahraman gibi gösterilip terörle mücadele eden askerin düşman olarak nitelendirildiği” iddia edildi.

Kararda, Bakûr filminin yönetmenlerinin fikir ve eylem birliği içerisinde örgüt propagandası yaptıkları savunularak, filmin içerik itibariyle ifade özgürlüğü kapsamı dışında kaldığı, filmin yasaklı olup olmamasının suçun sübutuna etki etmeyeceği, yasaklama kararına rağmen gösteriminin yapılmasının idari yaptırımı gerektirdiği” öne sürüldü. Mavioğlu ve Demirel’in belgeselin yönetmenleri olmaları nedeniyle cezai sorumluluklarının olduğu, üzerlerine atılı suçun sabit olduğu savunuldu.

Mavioğlu: Bakûr devletin göstermek istediği çizgi dışında olduğu için hedef gösterildi

Bakûr’un yönetmenlerinden Ertuğrul Mavioğlu, gerekçeli kararı ve belgesele yönelik baskılarla ilgili konuştu. Bakûr belgeselinin devletin göstermek istediği çizginin tamamen dışında olan bir çalışma olduğu için hedef gösterildiğini, sansüre maruz kaldığına söyledi. Mavioğlu, “Devletin bu kadar yüklenmesinin esas sebebi PKK’yi kendi gösterdiği gibi bu belgesel de görülmemesidir. O yüzden Bakûr belgeseli için ‘terör propagandası’ diyorlar, ‘sözde belgesel’ ifadeleri kullanarak aşağılamaya, karalamaya çalışıyorlar. Biz her şeyden önce bu film ile başkalarının da merak ettiğini varsayarak o meraklarını giderecek bir çalışmaya imza attık. Bağımsız film ekibi olarak bizim yaptığımız iş, orada yaşanan gerçekliğin belgelenmek, bunu kamuoyuna sunulmasından ibaret. Onun dışında başka bir niyet başka bir çaba yok. Bu çalışmanın bir propaganda filmi olmadığını altını çizerek söylüyorum. Ben bunu hakimlere de söyledim illa bir propaganda arayacaksa bu ancak bir barış propagandası olabilir” dedi.

‘Hangi sanat ürünün nasıl bir nitelik taşıdığına hâkimler karar veremez’

Mavioğlu, Devlet ile PKK yöneticilerinin görüştüğü çözüm süreci dönemde çekilen belgeseli “örgüt propagandası” yapmakla suçlamanın akla ziyan bir tutum olduğunu ifade etti. Mahkemenin belgesel için “sözde” ifadesini kullanması ve sanat ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmemesine tepki gösteren Mavioğlu şunları söyledi:

“Mahkemenin ‘sözde belgesel’ gibi ifadeler haddini aşmaktan öte başka bir anlam taşımıyor. Yani bu ülkede hangi sanat ürünün nasıl bir nitelik taşıdığına hâkimler karar veriyorsa zaten bu ülkede sanatsal faaliyetin gerçekleştirilmesi imkânsız hale gelir. Hakimlerin ve savcıların; hangisinin sanat, hangisinin belgesel, hangisinin haber veya hangi düşüncenin yararlı, hangi düşüncenin zararlı, hangi düşünce terör olduğuna karar verdiği bir yerde düşünce ifade özgürlüğünden zaten bahsetmek mümkün değil. Yargı, devlet, hükümetin muhalifler, sanat üretenler üzerinde kendi çizgilerinin dışında her tür cümleyi söyleyenleri dövmek için kullandığı sopa haline dönüşmüş durumda. Dünyanın pek çok prestijli festivallerinde ödül almış olan bir film, Türkiye’de ceza konusu oldu. Yani bu Türkiye'deki hukuk, adalet, devlet açısından başlı başına bir yüz karası bir durumdur.” 

‘Sözümüzü eksiltirsek ileride gelecekte bizi bekleyen tek şey karanlık olur’

Mahkemenin verdiği kararla Türkiye’de ifade özgürlüğünün olmadığını bir kez daha gözler önüne serdiğine işaret eden Mavioğlu, “bu karar İfade özgürlüğünün gerektirdiği her alana yönelik bir tehdit olarak karşımızda duruyor. Yani bu haberciye de gazeteciye de bu televizyon programcısına da bu belgesel yapımcısına da yönetmenine de bu kurgu sinema yapana da roman yazarını da herkese yönelik bu tehdit. Yani başkalarına, benzer şeyler yaptığınızda, hakikati kurcaladığınızda gerçeği ortaya çıkartmak için çaba sarf ettiğinizde hapse girersiniz diyorlar. Devlet diyor ki benim çizdiğim sınırların içerisinde hareket edebilirsin ancak sanatsal ifade özgürlüğü diye bir şey tanımam. Bu anlamda Bakûr yönetmenlere verilmiş olan bu ceza bir ibret cezasıdır. Sözümüzü eksiltmememiz gerekiyor. Hiç kimsenin de bundan ibret almamasını istiyorum. Kimsenin sözünü eksiltmemesini istiyorum. Yani ben dahil sözümüzü eksiltirsek ileride gelecekte bizi bekleyen tek şey karanlık olur. Başka hiçbir şey değil.”

Ne olmuştu?

Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ile yönetmen Çayan Demirel'in yönettiği, yapımcılığını Ayşe Çetinbaş'ın üstlendiği 92 dakikalık "Bir Gerilla Belgeseli: Bakûr" (Kuzey) belgeseli 21 Mart 2013 Diyarbakır Newroz'unda Abdullah Öcalan'ın PKK'ye geri çekilme çağrısıyla başladı.

2013 yılında başlayan belgesel hazırlıkları iki yıl sürdü ve eser 2015 yılında seyirciyle buluştu. Belgesel 34. İstanbul Film Festivali'nde yarışma dışı kategorisinde gösterilecekti. Ancak İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), belgeselin gösterimini iptal etti, gerekçe olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 11 Nisan'da gönderdiği "kayıt tescil belgesi" konusundaki uyarı yazısını gösterdi.

Belgeselin gösteriminden iki yıl sonra, filmin iki yönetmeni Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel’e "terör örgütü propagandası" suçlamasıyla dava açıldı.

Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Temmuz 2019’da Mavioğlu ve Demirel’i ayrı ayrı 4 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin verdiği hükmü esastan bozdu.

 

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.