Haberler

Sedat Yılmaz: İddianamemi istedim bana parayla dosya sattılar

Sedat Yılmaz: İddianamemi istedim bana parayla dosya sattılar

MLSA - Tutuklu gazeteciler Sedat Yılmaz ve Dicle Müftüoğlu, MLSA Hukuk Birimi’ne cezaevinde maruz kaldıkları koşulları anlattı: Hapishane idarelerinin keyfi tutumlarıyla tutukluların yakınlarıyla görüşmesi veya hava alması gibi en temel haklar kısıtlanmış durumda. Yılmaz’a yargılanmasına sebep olan dava dosyası bile parayla satılmış.

Haklarında açılan soruşturma nedeniyle 185 gündür tutuklu olan gazeteciler Sedat Yılmaz ve Dicle Müftüoğlu, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi’nce düzenli olarak gerçekleştirilen cezaevi görüşmeleri kapsamında Sincan Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki koşullarını anlattılar.

Gazeteci meslektaşlarıyla konuşmaları, tanık ifadeleri, yurtdışına giriş çıkış ve otel kayıtları, banka hesap hareketleri, çalıştığı haber ajansları ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında, “örgüt kurmak yönetmek” ve “örgüt üyesi olmak” iddialarıyla 37 buçuk yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Sedat Yılmaz, iddianameye ilişkin şunları söyledi:

“İş arkadaşlarımızla, kardeşimizle, eşimizle, haber kaynağımızla, avukatlarımızla görüşmemiz suç unsuruymuş gibi gösteriliyor. İddianamede ‘hakkında işlem yapılmış kişiler’le yapılan iletişim de aynı şekilde… Yarın da aynısını benim için yapacaklar. Benimle irtibata geçen kişiler için ‘hakkında işlem yapılmış kişiyle iletişimi’ gerekçe gösterilerek ‘terör örgütü üyeliği’ suçlaması yöneltilecek. İddianamede ‘aynı yerden alınan baz istasyonu verileri’ gibi hiçbir somut dayanağı olmayan ifadeler suça delil olarak gösteriliyor. Hakkımda ‘2017 yılından beri herhangi bir havale/EFT yapmadığı’ gibi bir iddia var; hâlbuki kredi kartımı düzenli olarak kullanmışım. Eğitimlerine katıldığım dernekler,  ‘devleti kötüleyen dernek’ diye geçiyor iddianamede.”

“Bilgi alma hakkımız ihlal ediliyor”

Yılmaz, Sincan Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde maruz kaldığı hak ihlallerini anlattı: “TV kanallarından HalkTV ve Tele1’i izleyebilmeyi de talep ettim ancak henüz bir yanıt verilmedi. Evrensel ve Yeni Yaşam gazetesini okumak istediğim için talepte bulundum ama bu talebim de gazetelerin ‘bayide olmadığı’ gerekçesiyle reddedildi. Gazeteci olarak, farklı görüşlere ulaşmak istiyorum ama buna izin verilmiyor. Bilgileri mukayese etme özgürlüğü elimden alındı, haber ve görüş alma hakkım kısıtlanarak AİHS 10. madde ihlal ediliyor. Hem fiziksel bir tecrit altındayız hem de istediğimizi okuyamıyor, hükümetin seçtiği ve varlığımıza her gün hakaret eden yayınlara mahkûmuz ediliyoruz.”

Cezaevinde spor yapma haklarının kendilerine tanınmadığını söyleyen Yılmaz, ortak faaliyetlerin sadece birlikte aynı koğuşu paylaştığı üç kişiyle sınırlı olduğunu anlattı. Yılmaz, “Cezaevi yönetimine ilişkin talep ettiğim yönetmelik bana verilmedi ama bu arada talep etmememe dair iki tane Kuran verdiler” dedi. Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

“İngilizce veya başka dillerde kurs almak istediğime ilişkin başvuruma da yanıt verilmedi. Eşim cumartesi günleri çalıştığı için haftalık telefon görüşmesinin pazara alınmasına yönelik talebime de yanıt verilmedi. Bu durum çocuğumla konuşmama engel teşkil ediyor.”

Yılmaz, yargılanmasına ve tutuklanmasına sebep olan iddianameyi içeren dosyayı savunmasını hazırlamak için istediğini ancak, dosyanın kendisine parayla satıldığını söyledi: “Hakkımdaki iddialara ilişkin bilgiyi parayla satın aldım. Parasını verdiğim dosya da kendi dosyamdan bağımsız birçok evrakı içeriyordu, aslında bir kâğıtlar bütünüydü. Dosyamı avukatımdan alabildim.”

“Hava sisliyse havalandırma kapısı erkenden kapanıyor”

Gazetecilerle ve hak savunucularıyla yaptığı telefon görüşmeleri suç delili olarak gösterilen, “örgüt kurmak yönetmek” ve “örgüt üyesi olmak” iddialarıyla 37 buçuk yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu da Sincan Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde maruz kaldığı şartları anlattı. Müftüoğlu, hapishane idaresinin keyfi tutumu sebebiyle, İdari Gözlem Kurulu kararlarıyla tahliyelerin engellendiğini söyledi ve “Hatta disiplin cezaları uydurularak hak edişi gelenlerin dahi süreleri uzuyor” dedi.

“Cezaevinde hasta mahpuslarla ilgili üç gün yemek almama eylemi, bir ay iletişim cezasıyla sonuçlandı. Dosya infazda, henüz kesinleşmedi” diyen Müftüoğlu, beyninde tümör olan Özge Özbek ile görme oranı yüzde 15 olan Selver Yıldırım’ın, kelepçelerinin çıkarılmadığı için doktor muayenelerinin yapılmadığını anlattı. Müftüoğlu, “Doktorların kelepçeye ilişkin tutumları, konuya ilişkin inisiyatifi İnfaz Koruma Memuru veya jandarmaya verecek nitelikte. Jandarmanın kola girmeye çalışması, avukat görüşüne dahi belge, kâğıt, kalem alınmasına ilişkin infaz koruma memurlarının keyfi tavrı; havalandırma kapısının, sisli günlerde durumlarında aynı havaalanlarındaki gibi bir sistem uygulanarak erkenden kapatılması gibi keyfi uygulamalar mevcut” dedi. 

 

 

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.