Gazeteci Murat Aksoy, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hak ihlali kararı sonrası “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçlamasıyla yeniden yargılandığı davanın ikinci duruşmasında beraat etti.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci duruşmada Murat Aksoy ve avukatı Ali Deniz Ceylan hazır bulundu. Bir önceki celse esas hakkında mütalaasını açıklayan savcı, Aksoy’un üzerine atılı “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçunu işlediğinin sabit olduğunu belirterek, Aksoy hakkında daha önce verilen hükmün onaylanmasını talep etmişti.
“Adil, özgür ve daha demokratik bir ülke için yazmaya devam edeceğim”
Kimlik tespitinin ardından mütalaaya karşı savunma yapan Murat Aksoy şunları söyledi: “Bu dava aslında benim için kapanmış bir davadır. Aldığım cezadan fazlasını yattım ve haklarım iade edildi. Bu dava 30 Ağustos 2016’da başladı. Terör örgütü üyesi olmamakla birlikte yardım suçlamasıyla 3 Eylül 2016’da tutuklandım. 5.5 ay sonra hazırlanan iddianamede örgüt üyeliği suçlaması yapıldı. İlk duruşma 210 gün sonra oldu ve savcılık suç vasfının değişebileceği, yattığım süreyi göz önüne alarak tahliyemi istedi. Mahkeme heyeti de tahliyeme karar vermiştir. Tahliye olmadan o gece Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs suçundan yeni bir soruşturma açıldı ve tahliye olamadan yeniden gözaltına alındım, 14 günlük gözaltı süresinin ardından yeniden tutuklandım. Üyelik suçundan da beraat ettim. Tüm bunlardan sonra 18 Şubat 2018 tarihinde yattığım ceza göz önüne alınarak terör örgütü üyesi olmamakla birlikte yardım suçlamasından ceza verildi. 30 yıllık gazeteciyim, halen yazmaya devam ediyorum. Hiçbir yazım ve konuşmamla ilgili herhangi bir dava açılmamıştır. Anayasa Mahkemesi de verdiği kararda benim cezalandırılmama neden olan yazı be konuşmalarımın suç olmadığına ve bunların gazetecilik faaliyeti olduğuna karar verdi. Ben de en başından beri bunu savunuyorum.
“Adil, Özgür ve daha demokratik bir ülkede yaşamak istediğimiz için yazdım ve konuştum” diyen Aksoy, “Çocuklarım ve tüm çocuklar daha adil ve özgür bir ülkede yaşasınlar istediğim için yazmaya ve konuşmaya devam edeceğim. Beraatımı talep ediyorum” dedi.
Ardından savunmaya yapan avukat Ali Deniz Ceylan, “Dosyadaki tüm deliller müvekkilin yazıları ve tweetleridir. Aynı iddialarla 309 ve 312 maddelerinden yargılandı ve beraat etti. Müvekkil ifade ve basın özgürlüğü hakkını kullanmıştır. Bu dosyada 2016’fan bu yana hiçbir delil değişikliği yoktur. Bu yargılamanın artık bir yerde bitmesi gerekiyor” dedi.
“Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararına uyulsun”
Savcının yeniden bir önceki mütalaasını tekrar ederek Aksoy hakkında ceza istemesine ilişkin de Ceylan şunları söyledi: “Geçen celse müvekkil hakkında yargılama faaliyetleri yapılmamış, Anayasa Mahkemesi kararı yokmuş gibi önceki mütalaa tekrar edilmiştir. Bizce mütalaa hukuki değildir. Anayasa Mahkemesi bu dosyada doğrudan esasa girmiştir ve dosyadaki delillerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir. Dosyada 10 senedir yeni bir delil yoktur. Nasıl cezalandırma talep edildiğini anlamak mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi’nin esasa girdiği ihlal kararı çerçevesinde beraat kararı dışında bir karar ile ihlal giderilemeyecektir. Somut olayda ne TCK 220/7, ne de yeniden yargılama üzerine isnat edilmiş diğer suçların oluşması mümkün değildir. TCK 220/7 ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararına uyulmasını ve yeni olmayan dosya kapsamında müvekkilin beraatını talep ederiz.”
Aksoy’un son sözleri ve verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Aksoy hakkında temyiz yolu açık olmak üzere beraat kararı verdi.
Dava hakkında
AYM, gazeteci Murat Aksoy’un köşe yazısı, sosyal medya paylaşımı ve televizyon konuşmaları nedeniyle “hiyerarşik yapısına dâhil olmamakla birlikte terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan 1 yıl 13 ay hapisle cezalandırılması nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verdi. Ayrıca Aksoy’un yeniden yargılanmasına hükmedildi. 55 bin TL de tazminat ödenecek. Aksoy, bu dava nedeniyle 15,5 ay tutuklu kalmıştı. Kararda, yerel mahkemenin Aksoy’un örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiğinin ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya koymadığını, ifade ve basın özgürlüklerine yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğundan bahsedilemeyeceği vurgulandı.
Kararda şöyle dendi: “Somut başvuru konusu olay değerlendirildiğinde ise derece mahkemesinin kararında oldukça düzensiz şekilde, yeterli bağlam ve arka plan sağlanmadan, ayrıca başvurucunun gazetecilik kariyerinde benimsediği genel çizgi konusunda yüzeysel dahi olsa herhangi bir bilgi verilmeden ve inceleme yapılmadan, hangi ölçütlere göre seçildiği veya dikkate alındığı da anlaşılamayan, başvurucunun alt alta sıralanan yazıları ve sosyal medya paylaşımlarının içeriğinden başvurucunun FETÖ/PDY’nin bir terör örgütü olduğunu bilerek ve bu örgüte isteyerek yardım etme kastıyla hareket ettiği sonucunu çıkarmak mümkün görünmemektedir. Başvurucunun bir gazeteci olarak o dönem çalıştığı ve henüz bir yargı kararıyla kapatılmamış olan medya kuruluşlarından telif ödemeleri alması veya beraber çalışmış olabileceği açık olan kişilerle olağan dışı bir özellik gösterdiğinden bahsedilemeyecek iletişimleri gibi -mahkemenin mahkûmiyette dikkate alıp almadığı dahi belli olmayan- hususların da (bkz. § 17) FETÖ/PDY bağlamındaki terör yargılamalarının kendine özgü zorlukları göz önüne alındığında başvurucunun terör örgütüne yardım etme kastıyla hareket ettiğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaktan oldukça uzak olduğu anlaşılmaktadır (kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı bağlamında benzer yönde değerlendirmeler için bkz. Murat Aksoy, §§ 71, 79). Gerekçede yer verilen, başvurucunun FETÖ/PDY’ye ait TV kanalında terör örgütünü halk nezdinde meşrulaştırma amacıyla yaptığı kabul edilen konuşmaların içeriğine ilişkin olarak ise ne soruşturma ne de kovuşturma dosyasında herhangi bir bilgi bulunmaktadır.”
