İstanbul merkezli bir soruşturma kapsamında 20 Ocak’ta “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanan gazeteci ve program sunucusu Reyhan Hacıoğlu, Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün ilk kez hâkim karşısına çıktı. Hacıoğlu, yurt dışına çıkış yasağı ve imza yükümlülüğünden oluşan adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Bir sonraki duruşma 9 Ekim'de görülecek
Furkan Tunçdemir
17 Ocak’ta kaldığı eve yapılan polis baskınıyla gözaltına alınan Hacıoğlu, üç gün sonra tutuklanarak Van T Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderilmişti. İddianamede yer alan tape kayıtları ve diğer deliller, Hacıoğlu’nun gazetecilik faaliyeti kapsamında gerçekleştirdiği televizyon programlarında yapılan konuşmalardan, haber kaynaklarıyla yaptığı görüşmelerden ve mesleki temaslardan oluşuyor.
Mahkeme iki saat gecikmeyle başladı
Saat 09.00’da başlaması beklenen duruşma, cezaevinden Reyhan Hacıoğlu yerine başka bir tutuklunun getirilmesi nedeniyle yaklaşık iki saat gecikmeyle 10.50’de başlayabildi. Duruşmayı, MLSA, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği, Mezopotamya Ajansı, Jinnews, çok sayıda gazeteci ve siyasetçi takip etti.
Kimlik tespitinin ardından söz alan Reyhan Hacıoğlu, hakkında hazırlanan iddianamede yalnızca belli ifadelerin cımbızlandığını söyledi. “Yaklaşık iki yıl boyunca yaptığım onlarca programdan sadece on tanesi seçilmiş, bunlardan da bazı kelimeler alınmış. Sadece bu programları yapmadım, ekoloji, kadınlar ve gençlerin sorunları gibi konuları da işledim” dedi.
‘Kürdistan demek suç değil, tarihsel bir gerçekliktir’
İddianamede suçlama konusu yapılan kavramlardan biri olan “Kürdistan” ifadesine de değinen Hacıoğlu, bu kelimenin tarihsel ve sosyolojik bir arka plana sahip olduğunu vurguladı. “Sümer yazıtlarından Evliya Çelebi’ye, Yavuz Sultan Selim’den Atatürk’e kadar bu coğrafya Kürdistan olarak anılmıştır. Aynı ifadeyi AKP’nin Diyarbakır mitinglerinde de duyduk. Bir gazeteci olarak bu ifadeyi kullanmam doğal ama bana suç olarak lanse edildi” ifadelerini kullandı.
‘Tecrit bir insan hakları ihlalidir’
İddianamede suç unsuru olarak yer verilen ifadelerden birinin “tecrit” olduğunu söyleyen Hacıoğlu, bu kavramın yalnızca basit bir tanım olmadığını, cezaevlerinde yıllardır süregelen sistematik hak ihlallerine işaret ettiğini belirtti. Tecrit uygulamasının hem ulusal hem de uluslararası insan hakları raporlarında açıkça yer aldığını hatırlatan Hacıoğlu, “Bu gerçekleri gündeme getirmem, ülkenin itibarını zedeliyormuş, Gazetecinin bu gerçekleri gündeme getirmesi değil, bu uygulamaların kendisi ülkenin itibarını zedeler” dedi.
Daha önce cezaevindeyken açlık grevlerine tanıklık ettiğini anlatan Hacıoğlu, o dönemde dokuz kişinin yaşamını yitirdiğini vurgulayarak, bu süreci haberleştirmenin mesleki bir görevden öte insani bir sorumluluk olduğunu söyledi.
Merdan Yanardağ’ın tecrit ile ilgili sözlerinin ardından kısa süreli tutukluluğunu hatırlatan Hacıoğlu, “Yanardağ, ‘Ben sadece hükümete anayasayı hatırlattım’ demişti. Keşke bugün de bu anayasa hepimiz için geçerli olsaydı” ifadelerini kullandı.
‘Haber sadece 5N1K değildir, ahlaki ve vicdani bir sorumluluktur’
Gazeteciliğin yalnızca teknik bir faaliyet olmadığını belirten Hacıoğlu, haberin aynı zamanda ahlaki ve vicdani bir boyutu olduğunu söyledi. Anadolu Ajansı’nın 85 yaşındaki bir kadının pazarda çalışmasını romantize eden haberine atıfta bulunan Hacıoğlu, “Biz o haberde şunu sorarız: Ne oldu da o teyze 85 yaşında çalışmak zorunda kaldı?” diye konuştu.
Savunmasını, “Yaptığım her programın, söylediğim her sözün arkasındayım. Ötekinin sesi olmak, örtbas edilenleri açığa çıkarmak suç da değildir, teröristlik de değildir; bu gazeteciliğin ta kendisidir” diyerek tamamladı.
Avukat Özkaplan: Suç yaratma çabası var
Hacıoğlu’nun ardından söz alan avukatı Jiyan Özkaplan, 46 sayfalık iddianamede somut bir delil bulunmadığını belirtti. “Bu iddianame ile hukuku tartışamıyorum, delilleri tartışamıyorum, mantığı anlamaya çalışıyorum. Gazetecilik faaliyetlerinden örgüt üyeliği suçu çıkarılmaya çalışılıyor. Savcılık, programlardan bazı ifadeleri cımbızlayarak iddianame hazırlamış. Örneğin, müvekkilimin ikamet etmediği bir evde bulunan bazı kitaplar delil olarak ele alınmış. Müvekkilim gazetecidir ve tahliye edilmelidir” dedi.
Savcı tutukluluğun devamını istedi, mahkeme tahliye kararı verdi
Savunmaların ardından görüşünü açıklayan savcı, Reyhan Hacıoğlu’nun tutukluluğunun devamı yönünde mütalaa sundu. Ancak mahkeme heyeti, Hacıoğlu’nun adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 9 Ekim'de görülecek.