Duruşma Haberleri

‘Vazo davasında’ yedi kişiye 5’er bin TL para cezası

‘Vazo davasında’ yedi kişiye 5’er bin TL para cezası

 Gazeteci Alkış’ın da yargılandığı davada, sanıklar üç suçlamadan beraat ederken “mukavemet” suçlamasından ceza aldı

 

ELİF AKGÜL

Aralarında gazeteci Şehriban Alkış'ın da bulunduğu 7 kadın ve LGBTİ+'nın, "2911 sayılı Kanuna muhalefet ettikleri", "görevi yaptırmamak için direndikleri", “kamu kurumunun faaliyetlerini engelledikleri” ve “kamu malına zarar verdikleri” iddialarıyla yargılandıkları davada ceza çıktı. İstanbul 23. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen MLSA’nın takip ettiği davada Şehriban Alkış, Tülay Korkutan, İlayda Tuana Öztunçel, Türkan Sıla Akkuş ve Sıla Öztürk ile avukatları hazır bulundu.

Savcı bu duruşmada da esas hakkında görüşünü yineledi. Bir önceki celsede duruşma savcısı Mehtap Çolak Şal, delil yetersizliği nedeniyle “kamu malına zarar” suçlamasından; suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle "2911 sayılı Kanuna muhalefet” suçlamasından tüm sanıklar için beraat talep etti. Savcı Şal, müşteki polisler Muhammet Polat, Süleyman Çelik ve Eren Tenekeci’nin, “basit tıbbi müdahale gerektirecek şekilde yaralandıkları” gerekçesiyle ise “kamu görevlisine görevini yaptırmamak için direnme” ve “kamu kurumunun faaliyetlerinin engelleme” suçlarından tüm sanıklar için mahkûmiyet talep etmişti.

Alkış: “Tanık olmam gerekirken, sanık olarak buradayım”

Savcının görüşüne karşı beyanda bulunan Alkış, “Ben gazeteciyim ve gazeteci olarak orada bulunuyordum” diyerek şöyle devam etti:

“Gazeteci ülke ve dünyada yaşananları halka aktarmakla mükelleftir. Ben de kadın ve LGBTİ+’ların yaptığı eylemi topluma aktarma görevimi yerine getirmek için orada bulunuyordum. Asıl kolluk bana görevimi yaptırmadı. Tanık olmam gerekiyorken, sanık olarak buradayım.”

Öztürk: “Asıl kolluk bizim hürriyetimizi engelledi”

Sıla Öztürk ise “O gün sorumlu izinli olduğu için bulunduğumuz odada kamu faaliyeti gerçekleşmiyordu. Kapı bizim tarafımızdan kapatılmadı. Sivil polislerin bizi darp edip kapıyı kapatması nedeniyle dışarı çıkamadık. Bu bizatihi kolluğun bizim hürriyetimizi engellediği bir durumdu” diyerek savcının, “kamu görevlisine görevini yaptırmamak için direnme” ve “kamu kurumunun faaliyetlerinin engelleme” suçlarından ceza istemesine itiraz etti.

Türkan Sıla Akkuş da “herhangi bir dağılma uyarısı yapılmadan, kapının kapatıldığını” belirterek kamu görevlisine mukavemet suçunun oluşmadığını belirterek beraat istedi.

“Direnme suçunun unsurları oluşmadı”

Akkuş’un avukatı Engin Deniz Ergin da tanık ifadelerinde fiziksel bir direnme olmadığının aktarıldığını hatırlattı. Direnme suçunun oluşması için kanuni unsurları karşılaması gerektiğini, cebir ve şiddetin olması gerektiğini ancak polislerin elinde silah, cop ve biber gazı gibi araçlar varken sanıklarda böyle bir durum olmadığını kaydeden Ergin tüm suçlardan beraat istedi.

“Polisler her fırsatta mukavemet iddiasında bulunuyor”

Bir kısım sanıklar müdafii Ayşe Özdemir ise müvekkillerinin turnikeden hiç zorlanmadan geçtiklerini, boş buldukları bir odada beş dakikada basın açıklaması okumak istediklerini ama kolluğun basın açıklaması okutmamak için işkence uyguladığını kaydetti.

Polisler tarafından kapının kapatıldığını ve dağılmanın engellendiğini kaydeden Özdemir “Kolluk suç işlemiştir” dedi.

Müvekkillerinin cinsel şiddet ve işkenceye maruz kaldığının ancak, bu hususun savcılık görüşünde olmadığının altını çizen Özdemir, “Polisler işledikleri suçu gizlemek için her fırsatta mukavemet iddiasında bulunuyor” dedi. Özdemir, “Bu dosyadan ceza çıkması müvekkillerin özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlali olacaktır, zira Anayasal bir hakkın kullanımı söz konusudur” diyerek tüm atılı suçlardan beraat talep etti.

Kararını açıklayan hâkim tüm sanıkların,  "2911 sayılı Kanuna muhalefet", “kamu kurumunun faaliyetlerini engelleme” ve “kamu malına zarar verme” suçlamalarından beraatlarına hükmetti.

Hâkim tüm sanıklara, “görevi yaptırmamak için direnme" suçundan 8 ay 10 gün hapis cezası verdi. İlayda Tuana Öztunçel ile Türkan Sıla Akkuş yönünden yargılamada karar öncesi kabul ettikleri için hükmün açıklanması geri bırakılırken, 5 sanığın cezası 5 bin TL adli para cezasına çevrildi.

Hâkim gazeteci Şehriban Alkış yönünden ise önceki yargılamasında HAGB aldığı için karar kesinleştiğinde ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına hükmetti.

Ne olmuştu?

7 kadın ve LGBTİ+ protestocu, 7 Temmuz 2020’de, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için İstanbul Aile ve Çalışma Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne girerek, müdürlük binasının dış cephesine üzerinde, “Artık Yeter, Kadınlar Yaşam Güvencesi İstiyor” yazılı pankart asmıştı. Polisler ise protestocular ile protestoyu izlemek için olay yerinde bulunan gazeteci Şehriban Alkış’ın üzerine kapıları kapatmış, odada bulunanları darp ederek gözaltına almıştı. Haklarında dava açılan yedi kişi, gözaltına alındıkları sırada kırılan bir vazo nedeniyle de “kamu malına zarar vermek”le suçlandı.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.